PKK, HDP’den korkuyor

Kandil’in çatýþmayý yeniden baþlatmasýnýn bir deðil birkaç sebebi var ama Etyen Mahçupyan’ýn yazdýðý gibi barýþ korkusu bu sebeplerin baþýnda geliyor. PKK barýþtan korkuyor. HDP’nin 6 milyon oy alarak 80 milletvekiliyle meclise gelmesi, PKK’nýn korkularýný tetikledi. Çünkü çok tecrübe edildi ve görüldü ki  PKK  sivil siyasetin güçlenmesini ister gibi davranýr ama bu somutlaþýnca, biz fark ederiz ya da etmeyiz. PKK’nýn bu defa ‘kendi sivil siyasetiyle’ yani sivil alanda kurduðu partilerle içsel mücadele ve çatýþmasý  baþlar. 

PKK barýþa ikna edilebilir mi? Þimdiye kadar yaþanan deneyimler, bunun çok zor olduðunu gösterdi. Öcalan denedi, ve baþaramadý. Kaldý ki, Türkiye’de öyle bir iklim var ki barýþa Kandil’den önce, Hasan Cemal’leri, Cengiz Çandar’larý, yalýlarda oturanlarý  filan ikna etmeniz gerekir. Bu çevrelerin toplumun içine yaydýðý, ‘ þiddete ve silahlý mücadeleye liberal/sol tolerans’  fikri olmasa, Türkiye Kürt hareketi bu kadar uzun yýllar Kandil’den yönetilemezdi.  Hasan Cemal, kaleme aldýðý yazýlarýnda, seçimlerden önce iyi ki silahsýzlanma kongresi toplanmamýþ diye seviniyor ve bunu açýkça yazýyor. Çünkü Cemal’e göre, böyle bir þey olsaydý, Erdoðan güçlenecek ve AK Parti yeniden iktidar olacaktý. Bir barýþ eðer Erdoðan’a yarýyorsa barýþ deðildir!.. Türkiye öyle bir barýþ aramalý ki bu asla ve katiyen Erdoðan ve partisine siyasi fayda saðlamasýn!..

PKK Öcalan’a ikna olup seçimlerden önce kongre toplasaydý, bu, barýþ düþmanlarý için bir felaket olurdu ama Türkiye’nin barýþa giden yolu açýlýrdý. 

PKK, seçimlerden önce bir silahsýzlanma kongresi toplayýp, güçlerini çekseydi, HDP barajý yine aþar, belki de hükümet seçime gitmeden barajý düþürür ve bugün çok güçlü bir olasýlýkla AK Parti HDP koalisyonunu veya siyasi iþbirliðini konuþur olurduk.

Ama olmadý. Böyle bir þeyin olmasýný, yani demokratik  entegrasyonun ve entegrasyona dayalý siyasetin güçlenmesini , ne Kandil ister ne Kandil’in arkasýndaki uluslararasý güçler..

Çözüm Süreci’nin tecrübeleri þu gerçeði bir kez daha gösterdi ki barýþ ve demokrasinin güçlenmesi PKK’yle deðil, PKK’ya raðmen mümkün olur ancak.

Barýþ bu anlamda, Türkiye’de, taraflar arasýnda bir müzakere süreci olmaktan öte, toplumsal bir süreç, toplumun her defasýnda içinden güçlenerek çýkmasý gereken bir tecrübe, bir zorlu mücadeleler alaný  olmak zorunda. Þimdi yaþadýðýmýz gibi... Türkiye barýþý yeniden kazanmak için zorlu bir mücadeleye girdi. Talihsizlik bu mücadelenin hala güçlü bir toplumsal zeminle buluþmamýþ olmasý. Ve bu mücadelenin  sadece AK Parti’nin milli vazifesi olarak görülmesi, bu vazifeye , diðer siyasi partilerin en ufak bir katký sunmamasý, hatta iþi zorlaþtýrmalarý...

Eski Türkiye’de toplumun ne istediðinin bir önemi yoktu. Halk acý çeker yas tutardý. Onu da komþusundan bile gizleyerek yapardý. 90’lý yýllarda, PKK savaþ isterken, toplumun deðil, devletin ne istediði önemliydi. Maalesef eski Türkiye’nin devleti, PKK’yla bazen zýmni bazen ayan beyan, ortak bir mutabakatla savaþ isteðini onaylýyordu. Yoksa sadece PKK’nýn veya sadece devletin istediði bir savaþý 30 yýl sürdürmek asla mümkün olmazdý. Bizim ‘düþük yoðunluklu savaþýmýz’ aslýnda bir þike savaþýydý.

Þimdiki ‘düþük yoðunluklu savaþýn’ muhatabý ise doðrudan halktýr, halkýn Parlamentoya gönderdiði  seksen milletvekilidir.

Devlet, hükümet ve halk bu ‘savaþý’ istemiyor. Halkýn istemediði bir savaþý baþlatmak ve sürdürmek ise çok zordur. Halkýn istemediði bir savaþ sürdürmek için ama, savaþý çýkaranýn baþkasý  olduðuna halký inandýrmak çok stratejik bir amaç olur çýkar. Baraj, yol yaparsanýz sizinle yenden savaþýrým dediðinizde gülünç duruma düþersiniz. Çünkü barajý, yolu bahane edip savaþ baþlatmýþ hiçbir örgüt yok yeryüzünde. O zaman size daha kanlý  ortamlar  gerekir. Bu ortamý , ‘ideal düþmanlarýnýzýn’ (mesela DAEÞ) bir çýrpýda yaratmasý çok zor olmaz. . Diyarbakýr’da mitinge bomba koyarlar, oylarýnýz % 10-15 civarýnda artar. Suruç katliamýný yaparlar, bu defa kendi eylemleriniz için meþru bir alan elde ettiðinizi düþünür, saldýrýlarýnýzý arttýrýrsýnýz. Geldiðiniz yer, canlý ve hareket eden her þeye ateþ etmektir.

PKK, HDP’den korkuyor. HDP’nin barýþa giden yolda oynayabileceði misyonun yaratacaðý deðiþimden  endiþe  duyuyor. Duran Kalkan, HDP’yi bunun için, Ankara siyasetini terk edip, bölge merkezli bir siyasi inþaya davet ediyor. HDP’ye, Ankara’ya, Diyarbakýr’dan kaçmýþ yeni yetme genç  muamelesi yapýyor. Geri çaðýrýyor. Gözümüzün önünden fazla uzaklaþmayýn  demeye getiriyor.

Bu koþullarda HDP’yi , medyanýn  kurtarma TÝM’leri deðil, sadece Garry Adams tavrý kurtarýr ama hani nerde!

IRA’yý her sene birkaç defa ‘çalýþan’ bu çalýþmalarý Diyarbakýr’da ayda bir tekrarlayan zevat, ‘Ýrlanda deneyimi’  der durur ama bu deneyimin en önemli kýsmýndan , yani, Garry Adams’ýn, ÝRA’ya barýþ için meydan okumasýndan tek kelime söz etmez. Adams, þiddeti ve silahý en kritik safhada ve IRA’ya  raðmen ret etti. Ýrlanda deneyini çalýþan arkadaþlar buna pek temas etmezler. Çünkü böyle bir durum Selahattin Demirtaþ’ýn itibarýný sarsabilir. Onlar Selahattin Bey’i sazlý sözlü muhabbettin adamý, Erdoðan’a meydan okuyan ‘kahraman’ olarak bildiler, öyle de kalmasýný istiyorlar. Selahattin Demirtaþ ve partisi gerçekten zor durumdalar. PKK’nýn içine girdiði umutsuz yol, bu haliyle tolere edilebilecek gibi deðil. Ya Türkiye’yi terk edecek, HDP’nin ve çözümün  yolunu açacak ya da HDP’yi iyice zayýflatýp, siyasi alanýn kapýsýna kilit vuracak. Daðda silah, mecliste vekil ‘þakasýný’  bu ülke daha fazla taþýyamaz. HDP hele hiç taþýyamaz.