PKK henüz 15 Temmuz’un gerçek ‘’mahiyetini’’ idrak edemedi.Türkiye’de olabilecek en þiddetli terörist giriþim olan darbenin darbecilerle birlikte tarihin çöplüðüne yollanmasý, açýk bir sivil irade sayesinde gerçekleþti. Bunun anlamý nedir? Bunun anlamý þudur; Bundan böyle bütün terörist giriþimler devlet otoritesinden önce Kaf Daðýndan daha büyük ve Kaf Daðýndan daha öfkeli olan sivil halkýn demokrasi kalkanýna çarpýp, tuzla buz olacaktýr. PKK’nin terörist saldýrýlarý artýk sadece devletin sorunu deðil, ondan önce ve ondan daha kesin bir biçimde halkýn ilk öncelikli sorunlarýndan biridir.
Kürt sorununu terör sorununa indirgeyen PKK’nin muhatabý, artýk devlet ve dolayýsýyla güvenlik bürokrasisi, güvenlik güçleri deðil, bizzat bu durumdan birinci öncelikli olarak maðdur olan bütün halkýn kendisidir. Dolayýsýyla çözümün biçimi ve çözüm konusundaki yöntemsellik kapalý kapýlarýn ardýnda deðil, bizzat meydanlarda toplanan sivil iradenin açýk rýzasýyla þekillenecektir.
Bunun ilk adýmý da Kürtlerin yaþadýðý bütün kentlerde, PKK ve onun temsil ettiði terör ve þiddeti, olabilecek en açýk, en net ve en kesin biçimde mahkûm ederek atýlmalýdýr. 15 Temmuz’un ilham verdiði yüksek demokrasi bilinciyle ve bu bilincin somut siyasi sorumluluðuyla meydanlara inecek olan geniþ halk kesimleri, PKK’nin uzun zamandýr kendisiyle özdeþleþtirdiði ‘’Yapay Kürt sorununa’’ kesin bir dille son vererek, hakikatten bir sorun olan Kürt sorununun çözümüne giden yollarý yeniden açacaktýr.
Evet, bizim adý Kürt sorunu olan bir sorunumuz var ama bu PKK’nýn büyük bir yalan ile kendi iktidarý için içini boþaltýp kenara attýðý ve her fýrsatta aðzýnda bir sakýz gibi çiðnediði sorun deðil. Kürt vatandaþlarýmýzýn ontolojik varlýðýndan kaynaklanan demokratik, kültürel ve dilsel sorunlardýr bu sorunlar. Hem uzun vadede çözülecek yanlarý var bu sorunun, hem de yarýndan baþlamak üzere çözüme tabi tutulacak yaný olan da var. Ama meselenin kilit taþý olan terör ve þiddet halk nezdinde ve halkýn eliyle mahkûm edilmeden yeni bir iklime yeni bir atmosfere adým atýlamaz.
PKK sorumsuz bir biçimde sadece kendisi için iktidar aradýðýný, her fýrsatta, baþka da bir delile ihtiyaç duyulmayacak bir açýklýkla ispat etmiþtir. Hem ‘’devlet istemeyen’’ hem de elinde ýsrarla ‘’silah bulunduran’’ bir örgüt, açýk ki sadece kendisi için bir iktidar alaný talep ediyordur. Hafýzalarýmýzý tazeleyelim; çözüm süreci neden yürümedi? Neden akamete uðradý? Çünkü PKK hem silah býrakmayý reddetti hem de geri çekilmedi. Bunu neden yaptý? Çünkü ayrý bir ajandasý vardý. Hala da var.
Parlamentoya 80 milletvekili sokmayý baþaran bir güç, eðer demokratik, meþru, siyasi zeminlerde hak arayýþýný sürdürmüyor ve elinin tersi ile bu büyük imkaný kenara itip, hiç tereddüt etmeden þiddet ve teröre tekrar baþvuruyorsa, bu davranýþýyla halk için bir þeyler istemiyor demektir. Bu sadece kendisi için kan dökmeye devam ettiði/edeceði anlamýna geliyor .
Peki PKK ne istiyor? Ýktidar. Hiç bir þeyden sorumlu olmayacaðý, hiçbir þeyin sýnýrlamayacaðý, sadece kendi varlýðýna hizmet edecek keyfi bir iktidar alaný istiyor. 40 yýllýk pratiðinde üç kazýn bile siyasi sorumluluðunu almamýþ, bu sorumluluk için siyaset üretmemiþ, bu sorumluluðu korumak amacýyla geriye adým atmamýþ, uzlaþmaya yanaþmamýþ bir melez gurup, ancak paþa keyfi için kýlýný kýpýrdatýr. PKK aslýnda böyle bir yapýlanmadýr ve ona verilecek küçücük bir çakýmýz bile yoktur.
Ya silahlarý gömer ve üstüne betonu döker ya da halkýn meydanlarýnda siyasi varlýðýna mertçe demokratça son verilir. Meydanlarda PKK’nin siyasi hegemonyasýna son verilmeden, onun askeri varlýðýna son verilemez. Meydanlar bizi bekliyor. Gidelim ve istediðimizi alalým.