Hem PKK’nýn hem de son yýllarda can havliyle PKK’ya musallat olan sol-liberal kalemlerin sýkça seslendirdiði bir soru var: PKK niçin silah býraksýn? Bu elbette bir merak sorusu deðil. Yerine göre tehdit yerine göre ise müstehzi bir yaklaþýmýn ürünü. Soruyu bu þekilde sormanýn neticesinde, Kürt meselesinde, içinden çýkýlmayacak marazlý ‘sorunlar hiyerarþisinin’ oluþmasý saðlanýyor.
PKK da hem kendisini avutmak hem de eski Türkiye ve Ortadoðu düzeni içerisinde durarak mezkur suale cevap vermeyi çok seviyor. Zira siyasal bir eþ zamanlama krizini sorun etmedikleri sürece, derin bir anakronizm içerisine düþmek pahasýna, yanlýþ suale en az sorusu kadar yanlýþ ama kendilerince tatminkar cevaplar vermeleri mümkün oluyor.
PKK ve Kürt siyaseti her geçen gün biraz daha sert yüzleþtikleri anakronizm sancýlarýný taþýyamadýklarý her baþlýkta ise ya siyaset dýþý bir aktör görüntüsü vererek anlamsýzlaþýyorlar ya da kurucu siyasi tercihler yaparak anlamlý bir aktör görüntüsü veriyorlar. Anlamlý olduklarý sahnelerin zeminini ise büyük ölçüde çözüm süreci ve Öcalan’ýn kritik müdahaleleri saðlýyor.
Eski Türkiye’de silah PKK’ya inanýlmaz konforlu bir alan saðlamaktaydý. Yeni Türkiye’de, eski konfor her geçen gün biraz daha ortadan kalkýyor. Türkiye’nin yapýsal anlamda en fazla demokratikleþtiði 2007-2012 arasýnda en fazla silaha sarýlan aktör olmayý baþaran PKK’nýn sancýlarý sahici bir siyasallaþma kararý vereceði güne kadar devam edecek. Ýronik bir þekilde, PKK’nýn siyasallaþmasýndan korkan ulusalcý damar kadar ‘siyasallaþmaktan’ korktuðuna þahitlik ediyoruz. Çünkü PKK ‘ne zaman silah býrakýrsam kazançlý çýkarým?’ sualinden vazgeçmediði sürece siyasallaþma sürecini baþlatmasý varoluþsal olarak imkansýz görünüyor. Zira bu sorunun PKK açýsýndan cevabý ‘hiçbir zaman’ olmaya devam edecektir.
PKK’nýn silah býrakmasý için ‘uygun þartlarýn oluþmasý’, ‘uygun zamanýn ortaya çýkmasý’ birer anlamsýzlýktan baþka bir þey deðildir. Bizatihi uygun þartlarýn ve zamanýn ortaya çýkmasýnýn ‘silahsýzlanmaya’ baðlý olduðu anlaþýlmadýðý sürece de bu kýsýr döngü devam edecektir. Kürt meselesinde gelinen aþamada, ‘PKK’nýn netice mi yoksa sebep mi’ olduðu tartýþmasýna hala katlanabilecek olanlar muhakkak vardýr. Bu yaklaþýmýn ürettiði kýsýr döngü anti-siyasal ve maksimalist sol-liberal yaklaþýmýn elinde ila nihaiye devam edecek olan ‘Kürt meselesi dünyasý’ ortaya çýkarmaktadýr. Hal bu olunca da, mesela bu yüzyýl içerisinde, PKK’nýn silah býrakmak için tatmin olacaðý baþý sonu belli zeminin oluþmasý imkansýz görünmektedir.
Bu türden sýkýþmalarýn yaþandýðý durumlarda, özellikle silahlý örgütlerin, ilk refleksleri, kendilerini güvende hissedecekleri eski düzeneklerine hýzla dönme arzusudur. Gezi’den bu yana, Kürt hareketinin bazý elit kesimlerinin ‘eski düzen özlem ve arzularý’ açýk bir þekilde hissediliyor. Bu arzunun son günlerde bölgede yaþanan sýradan olaylarý bile mümkün olan en üst düzeyde bir krize dönüþtürme çabasýnda açýkça görmek mümkün.
Çözüm sürecinin nihai neticeye ulaþmasý için adýmlarýn atýlmasý gerektiði muhakkak. Lakin bu adýmlarýn hiçbirisi PKK’nýn silahsýzlanmasýndan daha hayati deðil. Hepsinden önemlisi, hiçbir adým PKK’nýn silah býrakmasýný tatmin edecek zemini hazýrlama gücüne ve cazibesine sahip deðil. Bugün için PKK’nýn silahsýzlanmasýnda PKK’nýn kendisinden daha etkili bir karar alýcý bulunmuyor. Lakin çözüm süreci PKK tarafýndan geçmiþte olduðu gibi inkýtaa uðratýlsa bile PKK bugün sahip olduðu eþsiz pozisyonu muhtemelen bir daha elde etmemek üzere kaybedecek. Zira çok etkili aktör sýralamasý milletin sürece dahil olmasý ve büyük bir destek vermesiyle deðiþmiþ durumda. Ezcümle ‘PKK niçin silah býrakmalý?’ sorusuna millet özellikle de Kürtler çok berrak bir cevap vermeye baþladýlar bile. Bundan sonrasý gerçekten PKK’nýn cevabýna baðlý.