PKK ve Paralel Yapı için yolun sonu göründü

Tablo giderek netleşiyor; Temmuz 2015’ten itibaren intihar saldırılarını ve ilçelerde savaş halini başlatan PKK ile 17/25 Aralık’ta Erdoğan’a ve AK Parti’ye darbe teşebbüsünde bulunan Paralel Yapı artık alenen kol kola... Artık Türkiye’nin huzur ve kalkınmasının önündeki tek engel PKK ile Paralel Yapı’nın kirli beraberliğidir.

Başbakan Davutoğlu on gün önce çok net ifade etti: “Biz PKK ve Kandil’de toplanan 10 terör örgütü ile mücadele ederken, içeride bir başka terör örgütüyle daha mücadele ediyoruz. Bu, emniyete ve güvenlik birimlerimize sızmış, medya üzerinden algı operasyonları yapan bir terör örgütü... PKK’nın algı operasyonunu Paralel Örgüt yapıyor.”

Başbakan Davutoğlu, partisinin bu haftaki TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada da “Bizim gözümüzde Paralel Yapı ile bölücü terör örgütü arasında herhangi bir fark yoktur. Her ikisi de devlet düşmanıdır, millet düşmanıdır, demokrasi düşmanıdır. Her iki örgüt de Türkiye’yi tökezletmek isteyen odakların taşeron olarak kullandıkları birer kukladır” dedi.

Bu iki taşeron yapı da, Mısır’da Mursi’ye yapılanın, Türkiye’de Erdoğan’a yapılması için görevlendirildiler. ABD ve AB, Gezi olaylarından itibaren Erdoğan’ı yalnızlaştırmaya, AK Parti’yi bir koalisyona zorlamaya çalıştı. Gülen medyası ile Aydın Doğan medyası, savaş için cepheye sürüldü. Bu iki medya grubu, bir yerlerden kesin teminat almış gibi, tercihlerinde asla yanılmayacakları inancıyla basın özgürlüğü, demokrasi konularında filin züccaciye dükkânına dalması gibi davrandılar. Erdoğan düşmanlığından gözleri dönmüştü.

Pervasızlıkları ve cüretleri için 7 Haziran seçimleri öncesine ve sonrasına bakmak yeter. Bıkmadan usanmadan hatırlatacağım; Doğan medyasında HDP’ye barajı aştırmak için Selahattin Demirtaş parlatıldı, pazarlandı. HDP’yi Türkiye partisi ilan ettiler. (HDP, bu hafta Ermenistan’ın kınandığı Meclis Dışişleri Komisyonu Ortak Bildirisine imza atmadı. Dün HDP’yi pazarlayanlar bu tavrı iki satırla kınamadılar.) Gülen, bütün Türkiye’de bağlılarına HDP’ye oy verdirtti. HDP barajı aşıp AK Parti, tek başına iktidar olmaktan uzaklaşınca etekleri zil çalarak “Türkiye’nin Erdoğan’dan ve AK Parti’den kurtulduğunu” ilan ettiler. Hürriyet gazetesinde, Demirtaş’ın yeni bir lider olarak güneş gibi doğduğunu yazdılar. Fethullah Gülen Zaman gazetesinde ve Samanyolu yayınlarında “HDP’li bir hükümetin restorasyon hükümeti olacağını ilan ettirerek, CHP ve MHP üzerinde baskı kurmaya kalktı. Gülen’in ihanetini MHP lideri Bahçeli önledi.

Şimdi de Sayın Bahçeli, PKK ve Paralel Yapı için yolun sonunu gösteriyor, “PKK’nın Meclis’teki uzantılarına ilişkin dokunulmazlıkları acilen kaldıralım. Paralel konusunda da gereken ne ise yapılmalı, paralelin kökü kazınmalıdır” diyor.

Bu iki konuda Türkiye’nin kaybedeceği zamanı yoktur. Evet, şefkatli ve merhametli olmak müminin asli karakteridir. Ancak ihanet edenlere merhamet, ihanete ortak olmaktır. Onlara merhamet etmek, tedbiri elden bırakmak, gevşemek, terörle mücadeleyi savsaklamak ve milletin hukukunu çiğnemektir.

Bunca kayıplara rağmen, PKK’nın militanlarını ölüme göndermesi, F. Gülen’in bağlılarını “bitiyorlar, gübre olacaklar” diye hala devletle savaşa tahrik etmesi bir cinnet halidir. PKK da, Paralel Yapı da Üst Akıldan aldıkları vaatlere kandılar. Millet ikisini de yalnız bıraktı. İkisi için de yolun sonu göründü...