PKK bitecek. Artýk hiç þansý yok. PKK’yý Türkiye’nin elinden kimse alamaz.
Türkiye çözüm süreci ile ona bir kurtuluþ alaný açtý. “Silahý býrak, gel, rehabilitasyon programýna tabi ol, daha fazla ölüm istemiyoruz” dedi. Ama o bu imkaný, merhameti maraza dönüþtürmek için kullandý. “Daha çok ölüm”e yatýrým yaptý, þehirlere ölüm ekmek istedi ve bedelini ödeyecek. Ödüyor, ödeyecek.
PYD ne olacak?
Eðer o da PKK’nýn Suriye ayaðý olmaya devam ederse onun da akýbeti ayný olacak. Türkiye Amerika’ya “Ya ben ya o” dedikçe, onun orada PKK uzantýsý vasfýyla hayatiyetini devam ettirmesi imkaný bulunmuyor. Amerika, Türkiye’den vaz geçmezse -ki bu Amerikan aklýnýn peynir ekmekle yenmesi durumunu ifade eder- orada Amerikan desteðinde bir terör yapýlanmasý yaþayamaz. Amerika bunu bildiði için PYD’yi “Türkiye’nin kabul edebileceði” bir çerçeveye indirgemeye çalýþýyor. PYD adýna Salih Müslim de Türkiye’nin hassasiyetlerini dikkate alýyor izlenimi veren bir söylem geliþtiriyor. Bütün bunlar “Suriye’nin geleceði”ne iliþkin tasarýmlarla içiçe þekillenecek durumlardýr ve Türkiye orada her þeyi hassasiyetle deðerlendirecektir.
Tabii ki asýl mesele Türkiye’nin içinde neyin nasýl olacaðý ile ilgilidir.
“Siyaset ayaðý ne olacak?”, sorusu silahlý yapýnýn akýbeti kadar önemlidir. 7 Haziran’da yüzde 13, 1 Kasým’da yüzde 11, en alt seviyesinde yüzde 6’lýk bir oy tabanýndan söz ediyoruz. Bu tabandan oy alarak seçilenlerin en azýndan bir kýsmýnýn Türkiye’nin siyaset kurallarýndan çok terör örgütü eksenli tavýrlar içine girdiði gizli-saklý bir olay deðil. Bu bireysel sapkýnlýklardan öte, partinin bütün siyaset duruþu itibariyle terör örgütüyle ayrýþmaktan ziyade paralelleþmeyi tercih ettiði de bir vakýadýr. Türkiye, evet, parti kapatma dönemlerini aþtý ama, toplumun sadece milletvekili için deðil, sokaktaki insan için bile tahammül edilmez bulduðu davranýþlarý milletvekillerinden görmeye taphammül edemeyeceði de bir gerçek. O zaman HDP’nin de bir restorasyon geçirmesi kaçýnýlmaz oluyor.
Peki bu mümkün mü?
Ben, son vahþetten hemen yarým saat sonra, HDP Eþ Baþkaný Demirtaþ’ýn sýcaðý sýcaðýna “Terörü lanetlemesi”nin özel bir tavýr olduðunu düþünüyorum. Henüz üstlenen yokken, PKK baðlantýlý olduðunu tahmin ederek ve muhtemelen PKK üstlendiðinde açýklama yapmanýn zorluðunu düþünerek, terörü lanetleyen bir HDP lideri.
Bence bu, Demirtaþ’ýn farkýný hissettirmeye çalýþmasý anlamýna geliyor.
Þunu sorabiliriz: Acaba Demirtaþ bu tavrý, sadece kendi inisiyatifiyle mi gerçekleþtirdi yoksa daha geniþ bir “proje” çerçevesinde mi hareket etti?
Proje!.. Demirtaþ söz konusu olduðunda bu kelimenin son zamanlarda daha çok kullanýldýðý biliniyor. Son birkaç yýl içinde Washington’a, Brüksel’e, Moskova’ya gidip gelen bir Demirtaþ’tan söz ediyoruz. Türkiye’de ve bölgede yeni Kürt açýlýmlarý için üzerine oynanacak bir Kürt aktör! Demirtaþ böyle bir projenin ana elemaný olabilir mi?
Demirtaþ’ýn son dönemdeki söylemlerinde Batý’nýn tercihine “Ortadoðu’da Ýslamcý yapýlara mukabil laik Kürt hareketi”ni sunmasý boþuna deðildir. Böyle laik bir aktörün, “Kürtler’in dindarlýðý”ný da dikkate alarak Cuma namazlarýnda arzý endam etmesi projeyi tamamlayan bir fýrça darbesidir. Bu noktada Osman Baydemir, Demirtaþ’ý tamamlayan bir renk midir yoksa alternatif bir figür mü, belki de zamanýn akýþý içinde tercih edilecek bir durumu arzetmektedir.
Türkiye’nin “Ýslamcý Kürtler”i içinden Batý’da da üzerine oynanacak bir siyasi hareket çýkmadý. Ak Parti’deki Kürt temsili de, sayýsal aðýrlýða raðmen, bugüne kadar, “kimlik diriliði”ne tekabül edecek bir temsiliyete dönüþmedi. PKK’nýn etkisinin azaldýðý dönemde belki yeni yapýlar ortaya çýkabilecek ama, þu sýralar, HDP veya benzeri yapýlar daha geniþ bir zemini kontrol edecek gibi gözüküyor. Nasýl gideceði gözlenecek olan süreç
þu:
Demirtaþ kendini yenileyebilecek mi? PKK ile arasýna mesafe koymayý baþarabilecek mi? Terörü ama’sýz fakat’sýz lanetleyecek mi?
Devletin PKK’ya karþý operasyonlarý aslýnda ülke güvenliði yanýnda Kürt siyaseti üzerindeki silah vesayetini kaldýrmaya da hizmet ediyor. Tabii anlayana!