PKK’nýn Brüksel müsameresi

BDP Eþbaþkaný Selahattin Demirtaþ, Brüksel’de yapýlan Kürt Konferansý’na katýlarak ilginç mesajlar vermiþ. Hükümetin, müzakereye ikna edilmesi gerektiðini; Kürtleri halk, PKK’yý ise bunu temsil eden taraf olarak kabul etmenin zorunluluk olduðunu söylemiþ.

Lise müsameresi gibi geçen toplantýda en komik olan sözleri ise þöyle: “Þartlarýn eþitlenmesi gerekir. Bundan kast ettiðim Tayyip Erdoðan’ýn Ýmralý’ya konmasý deðil, Öcalan’ýn Ýmralý’dan çýkarýlmasýdýr. Þartlar ancak böyle eþitlenebilir”. Yani Demirtaþ, PKK ile hükümeti iki eþit taraf olarak görüyor ve Öcalan ile Erdoðan’ý terazinin iki kefesine koyuyor.

Bu kasýtlý bir provokasyon mudur, yoksa sadece bir þuursuzluk hali midir bilmiyorum. Ancak sürekli müzakereden bahseden BDP’nin olmazý göstermek, oluru engellemek gibi bir misyonu olduðu anlaþýlýyor. Bu misyon kendilerine Kandil’deki farklý odaklarýn taþeronu olan ve çözüm sürecini sabote eden kanatlar tarafýndan mý verilmiþtir, yoksa bir kifayetsizlik ve algý probleminin sonucudur onu da bilmiyorum.

Bir terör örgütü ile demokratik bir hükümeti eþit görmek, bunun üzerinden örgüte meþruiyet ve masumiyet oluþturmaya çalýþmak ancak þuursuzluk olabilir. Bu tür örgütlerle görüþmeler yapan hiçbir ülke bu örgütleri mazur ve meþru görmemiþ, onlarla kendilerini eþitlememiþtir. Hatta deðil devletler, bu örgütlerle iliþkili olan partiler bile bu örgütlerin eylemlerini tasvip etmemiþ, onlarý meþru gibi göstermeye kalkmamýþtýr. BDP, kendisini Kürtlerin asli temsilcisi ve Öcalan’ý da Kürtler adýna her türlü kararý alabilecek lideri gibi lanse ediyor; hükümete de üst perdeden bir edayla roller biçiyor. Bu öyle bir þaþkýnlýk hali ki, karþýdaki akýllarý donduruyor...

***

Þunu açýkça ifade etmek gerekir: Devletin ilgili kurumlarýnýn ihtiyaç duyulmasý halinde Ýmralý ile görüþmesi, hiçbir zaman örgütü meþrulaþtýrmaya, masumlaþtýrmaya yönelik bir konumlandýrma içermeyecektir. Çünkü buna kimsenin hakký olmadýðý gibi, hükümetin de böyle bir zihniyeti yoktur. PKK, bir terör örgütüdür ve görüþmeden kasýt bu örgüte silah býraktýrmak ve nihai çözüme yönelik daðdan indirmeyi saðlamaktýr. Konferansta sýralanan maddelerin birinde, PKK’nýn silahlý unsurlarýnýn özerk bölge yönetimlerinde güvenlik görevlisi olarak istihdam edilmesinden bahsediyor. Bu þu anlama geliyor, PKK hiçbir zaman silah býrakmak istemiyor, silahlý gücüyle Kürtlere tahakküm kuracaðý bir siyasi otorite tesis etmeye çalýþýyor.

BDP’lilerin KCK ve PKK’lýlarla Brüksel’de bir araya gelip ‘ütopyalarýný’ konuþmalarý teröristle kucaklaþmanýn salon versiyonudur. KCK yürütme kurulu üyesi olan Zübeyir Aydar ve PKK’nýn Avrupa ayaðýndaki uzantýlarýnýn bulunduðu bu toplantýnýn ana fikri, PKK’nýn Avrupa’daki ‘terörist’ vasfýný kaldýrmaktýr... Sürekli dediðimiz gibi BDP siyasi hayatýný PKK’yý meþrulaþtýrmaya adamýþ durumda... Bu toplantý da bu misyona hizmet ediyor.

Sürekli devlete çaðrý yapan bu zevat terör örgütüne yönelik tek bir cümle edemiyor...

***

Hakkýný yemeyelim, Demirtaþ daha önceki diyalog sürecinde üzerlerine düþen katkýyý yapmadýklarýný, BDP’nin çözüm sürecinde etkisiz kaldýðýný, demokratik siyaseti güçlendirecek sorumluluklarý yerine getiremediðini falan da söylemiþ... Toplantýnýn geneli ise tam da bu özeleþtiriye örnek olacak þekilde, nasýl sürece zarar verilebileceðini gösterecek mahiyette geçmiþ...

En komik olaný ise konferansýn önerileri içinde geçen “Kürt bölgelerinde bir ekonomik kalkýnma seferberliði baþlatma kararlýlýðý ortaya konulmalý ve devlet destekli yatýrýmlar baþlatýlmalý” maddesi... Devletin yýllardýr yaptýðý iþler öneri diye sunuluyor, hem de terör örgütünün bugün bile buna engel olmak için yaptýðý sabotajlar düþünülmeden...