PKK’nýn çekilme kararý: Bir viraj daha alýndý

Abdullah Öcalan Kenya’da CIA tarafýndan Türk yetkililere teslim edildiðinde Türkiye terörü bitirmek için altýn kýymetinde bir þans yakalamýþtý. Batý, PKK’nýn tasfiyesine karar vermiþti ve Öcalan Türk hâkimlerinin karþýsýnda süt dökmüþ kedi gibiydi. Nitekim Öcalan’ýn talimatýyla PKK, kayýplarý da göze alarak Türkiye sýnýrlarýnýn dýþýna çekildi. Çekilenlerin bir kýsmý “bu iþ bitti” ruh hali içinde sivil hayata karýþtý.

Ýþte, Türkiye’nin terörü bitirmeye en çok yaklaþtýðý dönem bu dönemdir. Ne var ki militarist-darbeci generaller, siyasiler ve onlarýn üçüncü kolu olan bir kýsým medya silahlarýn susmasýný ‘terörün ezilmesi’ olarak gördü. Bu anlayýþa göre artýk Kürt Sorunu ve Güneydoðu Sorunu da biterdi. Bu nedenle dönemin hükümetleri bölgesel kalkýnma ve Kürt Sorunu ile ilgili pek az önlem aldýlar.

PKK, sýnýr dýþýna çýktý, ancak Türkiye’de baskýcý yönetim anlayýþý devam etti. Seçilmiþ siyasiler askerlerin direktifleriyle, bazen de kendi militarist tercihleriyle her türlü demokratik talebi yok saydýlar. 2000’lerin baþýnda bile Kürtçe konuþtu diye yargýlanan veya Kürtçe eðitim almak istediðini belirtir Türkçe dilekçe verdi diye sorgulanan insanlar oldu. Baþka bir deyiþle, Türkiye elindeki altýn deðerindeki fýrsatý adeta çöpe attý.

Doðrudur, Öcalan’ýn yakalanmasýndan Irak Savaþý’na kadar geçen sürede terör kâðýt üzerinde sýfýra indi, fakat bunun nedeni Ankara’nýn politikalarý deðil, uluslararasý konjonktürdü. Eðer ABD PKK’nýn ipini çekmemiþ olsaydý Türkiye’nin Öcalan’ý yakalamasý o yýllarda imkânsýzdý. Ýþ sadece Türkiye’ye kalsaydý Öcalan büyük ihtimalle Rusya’da, Yunanistan’da veya Batý’nýn iþaret ettiði bir üçüncü dünya ülkesinde olurdu.

PKK’nýn kaderini Irak Savaþý deðiþtirdi ve adeta ölü yeniden diriltildi. 2003 sonrasýnda hayata döndürülmesinde ABD ve Ýsrail’in çýkarý vardý. Arap Baharý ile birlikte ise PKK Ýran, Suriye ve müttefiklerinin çokça iþine yarayan bir araca dönüþtü.

Çekilme kararý

PKK’nýn Perþembe günü aldýðý sýnýr dýþýna çekilme kararý Türkiye açýsýndan bakýldýðýnda büyük bir baþarýdýr ve alkýþlanmayý hak etmektedir. Türkiye, bu sayede kucaðýndaki ateþ topunu sýnýrlarýnýn dýþýna atmaktadýr. Çekilme silahlý olacaktýr ve sorun tamamen çözülmüþ deðildir, bu doðru, ancak sorunu ötelemek ve baþkalarýnýn kucaðýna atmak da büyük bir baþarýdýr.

Türkiye bu kararla sorunlarýný halletmede zaman ve güç kazanmýþtýr. Terör baskýsý azaldýkça demokratikleþme hýzlanacaktýr ve Kürt Sorunu’nu daha bir zorlaþtýran ekonomik ve sosyal sorunlarý hafifletmek daha kolay bir hale gelecektir.

Sürecin bir çok riski olduðunu ben de kabul ediyorum. Ancak 4 aya yakýn bir süredir þehit haberi gelmiyorsa, teröristler sýnýr dýþýna çýkýyorsa buna sevinmemek de mümkün deðildir. Kaldý ki çatýþma ortamýnýn riskleri çözüm sürecinin risklerinden daha mý azdýr?

Türkiye, çözüm süreciyle yeni bir fýrsat yakaladý. Bundan sonra yapýlmasý gereken demokratikleþme sürecine hýz vermek, terör maðduru bölgeleri ülkenin geri kalanýna sosyal, kültürel ve ekonomik araçlarla baðlamanýn yollarýný bulmaktýr.

Sürecin önündeki en büyük riskler ise hala aynýdýr: acele etmek, aþýrý iyimserlik ve tedbiri elden býrakmak. Unutmamýz gerekir ki bu süreç uzun ve ince bir yoldur. Bu kýsa bir yarýþ deðil, uzun bir maratondur. Silahlar býrakýldýðýnda dahi iyimserliðimizin yanýnda ihtiyatý elden býrakmamak gerekir. Her þeye raðmen keskin virajlardan birinin daha aþýlmýþ olmasý ise sevindiricidir.