PKK’nýn cevabý

PKK bunu hep yapýyor... Ne zaman ‘barýþ’ ümitleri artsa anýnda sabotaj saldýrýlarýna baþlýyor... Son saldýrý da böyleydi, zamaný iyi ayarlanmýþ barýþ çabalarýný yok etmeye dönük bir giriþimdi. Saldýrý ayný zamanda Leyla Zana’ya da bir cevaptý... Örgüt silahsýz ve PKK’sýz hiçbir çözümün olamayacaðýný kanýtlamaya çalýþtý... Saldýrýnýn daha önceki pek çok saldýrý gibi Baþbakan Erdoðan’ýn yurt dýþý gezisine denk gelmesi de dikkat çekiciydi.

Kimilerine göre saldýrý PKK’nýn örgüt içi çekiþmesine de iþaret ediyor. Hatta bir gazetemiz saldýrýyý ‘Karayýlan’ýn tekzip edilmesi’ olarak okudu...

Sorumlusu PKK

Doðrudur, PKK tek parça deðil. Örgüt birkaç parçadan oluþuyor. Ýran ve Suriye baðlantýlý olanlar, ABD ve Ýsrail’e yakýn duranlar, Barzani ve Talabani ile dirsek temasýný hiç býrakmayanlar ve bir de kiþisel güçleriyle liderlik kovalayanlar var. Örgüt Öcalan’ýn doðrudan etkisini de kýrmýþ görünüyor. Artýk Ýmralý ‘out’, Kandil ‘in’. Ancak dediðimiz gibi o Kandil’de de kimin patron olduðu henüz þekillenmiþ deðil.

Peki, bu tabloya bakýnca Daðlýca saldýrýsýný PKK deðil de ona karþý çýkan içeriden bir grubun yaptýðýný mý düþüneceðiz? Hayýr, kocaman bir hayýr. Bu eylemin de, Silvan’daki saldýrýnýn da, Taksim intihar saldýrýsýnýn da ve daha birçok cinayetin de sorumlusu PKK’dýr... Çünkü ne Karayýlan, ne de bir baþkasý saldýrýlarý kýnamýyor... Hatta saldýrýlarý üstleniyorlar bile. Baþka bir deyiþle PKK içinde bir güç mücadelesi var, ancak bu mücadelenin bedelini hep barýþ ve Türkiye ödüyor.

PKK hazýr deðil

Bu saldýrý bir kez daha kanýtlýyor, ateþle oyun olmaz... Barýþ giriþimleri bu saldýrýlardan etkilenmeden tam hýz devam etmelidir, reformlar da sürmelidir, ancak görüþme yapýyoruz diye KCK davalarýnýn veya güvenlik önlemlerinin aksatýlmasý düþünülemez... PKK ile görüþmelerin bir tek gündem maddesi olabilir, o da silah býrakmadýr. Yani masaya oturulacaksa silah býrakmanýn þartlarý konuþulmalýdýr... Barýþ giriþimleri terörün güçlenmesi için zaman kazanma aracýna dönüþmemelidir. Barýþ görüþmelerinden yararlanarak örgütün sokaðý esir almasýna müsaade edilmemelidir...

Çeliþki gibi durabilir, ancak barýþýn yolu güvenlik güçlerinin, istihbaratýn, kolluðun ve mahkemelerin daha iyi çalýþmasýndan geçiyor. Birileri barýþ sürecini yasalar ve silahlar ile korumaz ise süreç tamamen örgütün insafýna kalýr, bu da terörü bitirmez, tam tersine azdýrýr... Baþka bir deyiþle meþru kuvvet kullanýmýnýn barýþ giriþimlerini korumasý ve kollamasý gerekiyor. Aksi takdirde kurþunlar arasýnda görüþme yapmaya çalýþýrýz, bunun da bedeli çok aðýr olur...

Sözün özü karþýmýzda silahlarýný býrakmaya hazýr bir örgüt yok. Aralarýndaki mücadeleye bakarak ümitlenmek de mümkün deðil. Türkiye teröristle mücadelede zaaflarýný sürdürdüðü sürece barýþ görüþmelerini devam ettirebilmek çok zor. Bakýnýz, Daðlýca’da þehit olan çocuklarýn hiçbiri profesyonel asker deðildi. Dünyanýn en tehlikeli mýntýkasýna zorunlu askerlerinizi dizmeye devam ederseniz terör örgütü de silahlarýn hâlâ etkili bir araç olduðunu düþünmeye devam eder... Siz sahada örgütü köþeye sýkýþtýramazsanýz, görüþmeler sadece zaman kaybýna dönüþebilir...

Silahsýz bir hiç

Meseleye iyi tarafýndan bakýldýðýnda ise reformlar PKK’nýn fikri alanýný daraltýyor. Yani silahlý alanda köþeye sýkýþtýrýlamayan örgüt, düþünce dünyasýnda çökertiliyor. Örgütün istismar alanlarý daraldýkça elinde silah dýþýnda bir araç kalmýyor... PKK’da gözlenen hýrçýnlýðýn bir sebebi de bu. Silahsýz bir ‘hiç’ olacaðýný düþünen militanlar her vesileyle kurulmaya çalýþýlan barýþ masasýný tekmeleyip daðýtýyor.