Kandil’den “10 örgütü ile Türkiye’de ortak eylem konusunda anlaþtýk” açýklamasý yapýlmýþtý.
“Bunlarýn içinde DAEÞ var mý?” diye sorarsanýz, ben de “Bu ne biçim soru?” derim...
Öyle ya... PKK, dünyadaki bütün terör örgütleriyle iþbirliði yapabilir ama DAEÞ ile asla!..
Býrakýn iþbirliðini, kýyasýya savaþýyorlar!..
Avrupa, ABD ve Rusya neden PKK’ya ve Suriye versiyonu olan PYD’ye barýþ gücü muamelesi yapýyorlar.
DAEÞ ile karada mücadele ettikleri için deðil mi?..
Görüntü farklý, gerçek farklý
Yukarýdaki algý operasyonunu sürekli beynimize sokuluyor ama Suriye’de yerine oturmayan o kadar çok parça var ki...
Türkiye’nin bütün uyarýlarýna raðmen ABD neden göstere göstere DAEÞ’e silah yardýmý yaptý?
Madem PYD/PKK, DAEÞ ile savaþýyor da DAEÞ neden o koridordaki en kritik bölgeleri boþalttýktan sonra PYD’ye teslim etti?
Sürekli gözümüze sokulan Kobani Operasyonu’nda asýl hedef neydi?
O dönemde Türkiye Kobani’deki Kürtleri korumak ve DAEÞ’i bertaraf etmek için Peþmerge’ye yol açmak dahil her türlü desteði vermeye çalýþýrken PKK ve siyasi uzantýlarý neden güneydoðuyu savaþ alanýna çevirdi?
Kurban eti daðýtýrken canice öldürülen Yasin Börü DAEÞ militaný mýydý?
Ya Suruç...
“DAEÞ teröristi kendini patlattý, 30 kiþi hayatýný kaybetti...”
Bu kadar basit mi?..
Aradan bu kadar zaman geçti ama o gün sýraladýðýmýz sorularýn tamamý askýda duruyor.
En basiti de “O patlama esnasýnda bizzat HDP’nin organize ettiði bu kalabalýk arasýnda neden hiçbir HDP’li yoktu” sorusudur.
Ve en büyük soru iþaretlerinden biri de bu netameli katliamý bahane eden PKK’nýn “Çatýþmasýz dönem sona erdi” diyerek katliamlarýna yeniden baþlamasýdýr.
Ýmece usulü terör...
22 Temmuz’dan bu yana bu soru iþaretleri daha da çoðaldý.
Güya Suriye’de birbiriyle savaþan bu iki terör örgütü nasýl oluyor da Türkiye söz konusu olunca ayný çizgide buluþuyor.
Suriye’de birbirlerini yok etmek için savaþan (!) iki örgüt Türkiye’de adeta terör nöbeti tutuyorlar. Ayný tarz, benzer mekanlar ve birbirini bütünleyen stratejiler...
“Sen Gar’ý patlat ben Merasim Sokak’ý, ben Kýzýlay’ý vurayým sen Ýstiklal Caddesi’ni...”
***
Birileri “Yok böyle bir þey” diyebilir...
Hadi yok sayalým. Hatta Ýstiklal Caddesi katliamýndan sonra “Silahsýz Kuvvetler” tarafýndan baþlatýlan, “Ankara’daki patlama ile bunu eþleþtirerek buradan “PKK DAEÞ ile iþbirliði yapýyor türü bir çýkarým son derece yanlýþ olur” feveranlarýný da gerçekçi bulalým!
Peki Allah aþkýna normal zeka sahibi bir kiþi bana Ýstanbul’daki katliam ile Ankara’daki katliamýn veya Tren Garý’ndaki vahþet ile Merasim Sokak’takinin arasýndaki farký izah edebilir mi?
Bu katliamlarý birbirinden nasýl, neye göre ve en önemlisi de niçin ayýracaðýz?..
***
Artýk herkes meselenin vehametini anlasýn lütfen.
Nitekim dün de Brüksel peþ peþe patlamalarla sarsýldý.
Türkiye’nin herhangi bir yerindeki can kayýplarý kadar üzüldük.
Ama herkes teröre karþý bu kesin tavrý takýnmalýdýr.
Aksi taktirde “farklý” gördüðünüz terörist de bir gün sizi hedef alabilir. Çünkü teröristin ilkesi olmaz...
Brüksel’deki patlamalarý DAEÞ üstlendi.
Belçika, “Bu patlamalarla Ankara’daki patlamalar arasýnda hiçbir fark yoktur” diyebiliyorsa mesele bitmiþtir.
O durumda biz, dün attýðýmýz manþetten dolayý Brüksel’den özür dileriz.
Ama Belçika, “DAEÞ’in dün yaptýklarý çirkin bir terördür ama Brüksel’in göbeðindeki PKK çadýrý ifade özgürlüðüdür. PKK’nýn Türkiye’deki katliamlarý da özgürlük mücadelesidir” diyorsa o zaman biz de bütün Belçikalýlara baþsaðlýðý dileriz ama peþinden de ilan ederiz...
Belçika da DAEÞ kadar teröristtir...