Kürt Meselesi’nin doðurduðu yeni bir karakter var karþýmýzda. Dili, huyu, tabiatý ve aklý karýþýk olduðu kadar, ‘yabancýlaþmýþ’ da bir karakter.
En fazla müzakereden ve diyalogdan bahseden onlar. Lakin hangi dille ve nasýl bir müzakerenin yapýlabileceðine dair ortaya koyduklarý makul bir zeminin çerçevesini tarif etmek neredeyse imkânsýz. Diskurlarý oldukça debdebeli, zihinleri spekülatif, usulleri hileye müptela, akýllarý ergen ve ahlâklarý sýnýrlarý zorlayacak kadar oportünist. Hakikatten nefret ediyorlar. Reel-politik, bu karakter karþýsýnda çaresiz kalýyor.
Aylardýr ‘hendek stratejisi’ olarak ortaya konulan fenomenle muhatap olmanýn zorluðunun tam merkezinde, iþte bu karakter bulunuyor. Hülasa laf anlatýlamayan, akýl almaz bir siyasal körlüðe saplanmýþ halde ‘akan kandan da rahatsýz olmayan’ bir sapma.
Kehanetlerini gerçekleþtirmek üzere ütopyalarýnýn peþinden koþmalarý bir yere kadar hoþ görülebilir. Lakin ortada gerçekleþen bir kehanet olmayýnca, ayný ýsrarý sürdürmelerinin ne ideolojik ne siyasal ne de -süreç kanlý olduðundan- askeri bir anlamý kalmýyor.
Buna raðmen ayný çizgide ýsrar etmelerinin üç açýklamasý olabilir: Birincisi, bedeli çok aðýr olacak bir esaret iliþkisinden bahsedebiliriz. Ýkincisi, gerçeklikten kopmuþ bir yapý ile karþý karþýya olduðumuzu söyleyebiliriz. Üçüncüsü ise yaþananlarýn tamamýnýn farkýnda olmakla beraber, kinlerinin akýllarýnýn önüne geçmiþ olmasýdýr.
Esaret iliþkisi yeni bir durum deðil. PKK’nýn var olduðu ilk günden beri üzerinde oturduðu zeminin statiðini bu esaret durumu þekillendirdi. Ete kemiðe bürünmüþ haliyle Rusya ve uzantýsý Baas rejimi ile kurulan iliþki ve zaman içerisinde Avrupa’da serpilen diasporanýn, çok daha radikal bir þekilde yüzyýllýk bütün ‘Türkiye kinlerini’ içerisine boca ettiði bir sosyal ve siyasal muhayyile, kan akmasý için elinden geleni yapýyor. Ortadoðu’da kaos kanlý bir haldeyken, Türkiye’nin de belli ölçüde ayný dinamikle meþgul olmasý için kendilerinin içerisine düþeceði bütün sýkýntýlý pozisyonlarý göze almýþ görünüyorlar. Türkiye’nin ödediði bedel ile kendilerinin baþarý skalasý arasýnda doðrusal iliþki kurmuþ durumdalar.
Yaþanan kriz ile gerçeklikten kopuþ arasýnda oldukça kuvvetli bir ünsiyet var. Zira sadece PKK’yý deðil, ona müzahir ve sivil aktörleri de silahla bir yere gidilemeyeceði konusunda ikna çabalarý sonuçsuz kalýyor. 2009’dan beri ortaya konulan çözüm ve siyaset fýrsatlarý, bu akýl tarafýndan her seferinden reddedilmiþ durumda. Her kanlý süreç sonrasýnda bir siyasal aklýn ortaya çýkacaðý umut edilirken, en son demirledikleri yer özyönetim kamuflajý altýnda kurtarýlmýþ bölge inþa etmeyi amaçlayan kanlý hendek taktiði oldu.
Bu yeni karakterin en yoðun belirginleþtiði tip ise yaþananlarýn bütün dinamiklerine dair açýk bir farkýndalýða raðmen, oldukça bilinçli bir þekilde krizin baþta Kürtlere olmak üzere Türkiye’ye maliyet çýkarmasý için gayret edenler. Zira stratejik özel bir hedef tarifi bile yapmýyorlar. Bizatihi sürecin kanlý olmasý ve kýsýr döngü oluþturmasý, ana gayelerine dönüþmüþ durumda. Bu topraklardaki hiç kimseye ait olamayacak kadar yabancý bir kine sahipler ve bunu saklamayý da baþaramýyorlar.
Kürt Meselesi endüstrisinin de ana yatýrýmcýsý olan bu ‘karakter’, ilk kez son hendek taktiði sýrasýnda meþruiyet krizine girdi. Uzun yýllardýr sorunun çerçevesini belirleme gücünü elinde bulunduran ve adeta sorunun dili ve çözümüne dair hegemonik bir belirleyiciliðe sahip konumlarý sarsýlmaya baþladý. Bu çözülmeye verdikleri cevap ise akýl almaz bir dezenformasyona gömülmeleri oldu.
Bu yeni karakterle baþý en fazla dertte olanlar ise bizatihi Kürtler. Öyle ki, mezkûr karakterle Kürtçe konuþmalarý pek mümkün deðil. Zira ezici çoðunluðu dili bilmiyor. Türkçe konuþmalarý da söz konusu deðil, çünkü memleket vasatýnýn kullandýðý dili de kullanmýyorlar.
Rusya’dan Esed’e, Ýran’dan Amerika’ya, Brüksel’den ülke içerisinde her nevi eski-Türkiye bakiyesine kadar farklý baþkentler ve aktörlerle konuþmanýn ve anlaþmanýn yolunu muhakkak buluyorlar. Bir tek düþmanlaþtýrmaktan kendilerini alýkoyamadýklarý AK Parti hariç. Bu yeni karakterin tek rasyonel noktasý da burasý zaten. Zira AK Parti düþmanlýðýndan vazgeçtikleri göründüðü anda, küresel raf ömürleri de bitecek!