PKK elebaþýsý Murat Karayýlan’ýn Kandil’de yaptýðý açýklamalarý Cuma akþamý iki televizyon programýnda deðerlendirdim. Baþarýlý bir þekilde devam eden çözüm sürecinin tarihi bir aþamaya geldiðini, örgütün ‘Türkiye’yi terk’ kararý almasýnýn büyük önem taþýdýðýný, Kandil’de bulunan farklý kanatlarýn süreci sabote etme riskinin düþük olduðunu, yapýlan açýklamalara bakýnca silahlý mücadeleyi býrakma fikrinin olgunlaþtýðý izlenimi edindiðimi söyledim ve ‘her açýklamada eleþtirilecek cümleler olabilir, bunlara takýlýp kalmadan büyük resme odaklanmalýyýz’ dedim.
Karayýlan’ýn ‘normalleþme tamamen bittikten sonra silah býrakmayý deðerlendirebiliriz’ mealindeki sözlerini de eleþtirerek bu konuyu tam olarak anlamadýðýný düþündüðümü söyledim. PKK canibi bu sözlere ‘süreci sabote edecek sorumsuz yaklaþýmlar’ þeklinde feveran ederken, PKK muhipleri ise eleþtiri oklarýný bize çevirdi. Bizim bazý duayen köþe yazarlarýmýzýn avam gazete okurlarý seviyesinde meseleleri (baþlýklar düzeyinde) takip ettiðini biliyoruz. Bazý televizyonlar, ‘Karayýlan yanlýþ anlamýþ’ baþlýðýný atýnca, bu zevat da ne dendiðine, altýna üstüne bakmadan hemen atlayýp hamilik rolünü üstlendiler.
Karayýlan’a göre süreçte belirtilen ‘normalleþme aþamasý’ tamamlanmadan örgüt silah býrakmazmýþ. Peki Öcalan’ýn gönderdiði mektuptaki aþama gerçekten böyle mi? Eðer bu normalleþmeden kasýt, örgüt üyelerinin ‘topluma kazandýrýlmasý’ veya ‘hayata döndürülmesi’ ise elinde silah olan adam nasýl sisteme katýlacak? Böyle bir durum ancak silahýn býrakýlmasý ardýndan deðerlendirilebilir. Nitekim Öcalan da ikinci aþamanýn ardýndan örgütün silah býrakmasýndan ve sonra bir normalleþmeden bahsediyor...
***
Eðer normalleþme kavramýna genel olarak bakarsak, sürecin her aþamasýnda bir ‘rahatlama’dan, bir ‘normalleþmeden’ söz edilebilir. Daha geçen haftaki yazýmda bunu iþlemiþ, “Doðu ve Güneydoðu Anadolu bölgelerinde yaþanacak normalleþme, sadece silahlarýn býrakýldýðý son aþamadan sonra deðil, süreç boyunca kendisini hissettirecek” demiþtim.
Süreç içinde ‘toplumsal normalleþme’, ‘siyasi normalleþme’, ‘askeri normalleþme’ gibi hayatýn farklý alanlarýnda rahatlamalar yaþanacaktýr. Þu anki aþamada örgütün Türkiye’yi terk etmesi toplumsal normalleþmeye zemin hazýrlamýþtýr. Demokratik reformlar ve yeni anayasa gibi geliþmeler baþta ‘siyasi normalleþme’ olarak birçok iyileþme saðlayacaktýr. Ama örgüt üyelerinin (yasalar çerçevesinde) sisteme katýlabilmeleri ancak silahý terk etmeleri halinde deðerlendirilebilecek bir konudur.
Bunu çarpýtmanýn kimseye bir faydasý yoktur.
Ayrýca Karayýlan’ýn bir kýsým sözleri de ne sürecin muhtevasýyla örtüþmektedir, ne de sürecin hassasiyetlerine uygundur. Bunlarýn eleþtirilmesi ‘süreç karþýtlýðý’ deðildir.
‘Öcalan özgür olmadan silahlarý býrakmayýz’ lafýný Kandil, süreç baþlamasýn diye daha ilk günlerde ‘Öcalan özgür olmadan süreç baþlamaz’ þeklinde gündeme getirmiþti, Öcalan ise bunu reddetmiþti.
Eðer süreci sýkýntýya sokacak bir sorumsuzluk aranýyorsa bu tür laflarda aranmalýdýr.
Eðer Karayýlan’ýn bazý söylemleri süreci sýkýntýya sokacaksa, toplumsal tedirginliði artýracak ve soru iþaretleri oluþturacaksa, asýl onu eleþtirmemek sürece zarar verir.
Bu vesileyle iki farklý hususa vurgu yapmakta fayda var:
1. PKK’yý eleþtirmek, sürece karþý olmak deðildir.
2. PKK’yý eleþtirmek adýna sürece karþý olmak da doðru deðildir.
PKK’ya güvenmeyen ve farklý sebeplerle kavgalý olan birçok kesim var. Bu kavganýn süreç üzerinden verilmesi ve sürece duyulan güvenin sarsýlmasý büyük yanlýþ olur.
Korku ve vehim üretmek, kendimizi ademe (yokluða) mahkum etmek anlamýný taþýr. Muhtemel riskleri, sýkýntýlarý, güvensizlikleri bilelim ve tedbirli olalým, ama bunlarý odaða yerleþtirip ‘reddiyeci’ davranmak, sorunu daha da derinleþtirir.