2006 yýlýnda NASA bir karar alarak Plüton’un artýk gezegen olarak kabul edilemeyeceðini açýkladý. Tam altý yýl olmuþ, hala adamakýllý bir tepki, eylem yok. Biz ne zaman bu kadar vicdansýz olduk?
Ýlkokuldan beri hepimizin severek takip ettiði bir gezegeni fütursuzca silmeye çalýþmak kamu vicdanýný yaralar. NASA burada ileri gitmiþtir. Haddini ve maksadýný aþmýþtýr. Böylesine bir karar utanç verici olduðu kadar gereksizdir de. Sanki en önemli sorunumuz buymuþ gibi, sanki bütün halk “Aman þu Plüton gezegenlikten çýkarýlsa da bi rahat etsek” demiþ gibi... Yok böyle bir þey!
Halkýn ihtiyacý bu deðil. Halk ekmek istiyor, aþ istiyor, iþ istiyor. Plüton’u gezegenlikten çýkarýnca çiftçinin, esnafýn yüzü mü güldü, emeklinin boðazýna fazladan bir lokma mý girdi? Tamamen keyfi olan bu karar ayrýca þunu da ortaya koydu: NASA’da adamýn varsa istediðin gök cismini gezegen, meteor yaparsýn.
NASA’nýn tek vukuatý bu deðil. Bakýn yýllardýr çeþitli yýldýzlar keþfediyorlar. Bu yýldýzlar kainata, dolayýsýyla hepimize ait. Ama ne acýdýr ki bu yýldýzlara isim verilirken dünyanýn ortak mirasý isimler koyulmuyor, yýldýzý bulan astronotun adý veriliyor.
TEKSASLI?YETÝMÝN HAKKI YENÝYOR
Peki ayný astronot birden fazla yýldýz bulursa ne oluyor? Hemen söyleyeyim, kedisinin, köpeðinin adýný, halasýnýn eniþtesinin ismini koyuyor yýldýza. Helen diyor, Wilma diyor, Lessie1013 diyor. Okuyucularýmýzýn daha net anlamasý için þöyle söyleyelim: Hayriye koyuyor yýldýzýn adýný mesela, Vildan1045 koyuyor, Haydut koyuyor. Ciddiyetsizlik diz boyu. Bilim bu kadar ayaða düþmemeli. Ayýptýr!
NASA’da bir yaðma düzeni hüküm sürüyor ve birilerinin artýk bunu görmesi lazým. Bakýn yýllardýr ABD’li kardeþlerimizin vergileriyle ayakta duran bir kurum bu. Teksaslý yetimin de hakký var burada, Harlemli öksüzün de. Peki bu NASA kurulduðundan beri kaç tane adam gibi, yaþanabilir gezegen buldu? Cevabýnýzý duyar gibiyim: Sýfýr. Evet, yazýyla da sýfýr, rakamla da sýfýr. Ne buldular peki? Yaþamla alakasý olmayan, yamuk yumuk gereksiz gök cisimleri... Buna raðmen bütün astronotlarýn maaþý, sigortasý, üç ayda bir çift maaþý týkýr týkýr yatýyor. Ticket’lar da cabasý.
Gezegen bulmayý da abartmýyorlar mý,sinirden duvarlarý yumruklayasým geliyor.
Allah’ýnýzý severseniz, bugün herhangi birimiz bir uzay aracýna atlasa, uzaya doðru þöyle bir açýlsa, illa bir gezegene denk gelmez mi zaten? Uzayýn sonsuz olduðunu söyleyen gene NASA deðil mi? Ýlla bulacaksýn gezegen. Uzayýn sonsuz olmasý astronotlarýn iþine geliyor tabii. Binlerce yýl boyunca birbirinden lüzumsuz gezegenler keþfedip maaþlarýný çatýr çatýr yiyebilirler. Uzay sonsuz nasýl olsa, ye babam ye. Haram olsun.
MARS’TA SU OLSA NE YAZAR?
Bakýn 30 yýldýr araþtýrma için Mars’a gidiyorlar. Hiç utanmadan çýkýp “Efendim çok küçük de olsa, Mars’ta su olma ihtimali var.” Bak sen! Mars’ta su olma ihtimali varmýþ. Yahu Mars’ta su olsa ne yazar, olmasa ne yazar? Su burada dolu var. Dünyanýn dörtte üçünün su olduðunu söyleyen gene siz deðil misiniz? Ne diye kalkýp küçücük bir ihtimalin peþinde koþuyorsunuz?
Ayrýca bulsan ne faydasý olacak? “Mars’ta su bulduk” deyip ortalýðý birbirine katarlar, bir sevinç dalgasý, heyecan olur. Hemen astronotlarýn katýldýðý bir parti verirler. Limitsiz yerli içki... Ertesi sabah herkes sorar: Ýyi güzel de, ne yapalým o suyu? Uzay mekikleriyle Keban Barajý’na mý aktaralým? Saçmalýk.
Eðer NASA’da torpille gelmemiþ bir yönetici olsa der ki: “Arkadaþlar bu Mars’tan iþ çýkmayacak, baþka gezegenlere odaklanalým.” Ama görünen o ki öyle biri yok ve 500 yýl araþtýrsan hiçbir numarasý ortaya çýkmayacak soðuk ve gereksiz bir gezegenin peþinde insanlarýn vergileri çarçur ediliyor. Yazýklar olsun.
Ýnsanlar artýk gülmüyor
GEÇEN gün bir iþyerini aradým, “Ahmet Bey’le görüþecem, orada mý?” diye sordum. Sekreterin cevabý: “Kim arýyordu?” En sevmediðim, en sinir olduðum sekreter lafý bu. Yani demek istiyor ki Ahmet Bey var ama herkese yok. Mecbur ismimi söyledim. Sekreter ismimi yüksek sesle tekrarlayarak muhtemelen o an içeride olan Ahmet’e mesaj göndermiþ oldu. Ondan gelen yanýt herhalde olumsuzdu ki þöyle dedi sekreter: “Ahmet Bey þu an toplantýda yalnýz.” Ýþte o an belki de son aylarda yaptýðým en iyi espriyle karþýlýk verdim: “E Ahmet Bey toplantýda yalnýzsa o toplantý bitmiþtir zaten” Telefonun öbür ucunda sessizlik oldu. Hiçbir tepki vermedi sekreter kýz. Son derece iyi kurgulanmýþ, bu kadar kaliteli bir espriye bile insanlarýn gülecek hali kalmadýysa modernizmin ve teknolojinin mutluluk getirip getirmediðini hep beraber tartýþmalýyýz. Kavga etmeden elbette. Uygar insanlar gibi.
Tuzlalýlar ne okuyacak?
TUZLA Belediyesi öðrenciler arasýnda bir iyilik þampiyonasý tertip ediyor. Çocuklar 180 bin gibi rekor bir sayýda kitap toplamýþ, Anadolu’ya gönderecekler. Peki soruyorum: O kadar kitap Anadolu’ya giderse Tuzlalý ne okuyacak? Evlerde kitap kalmadý, bir fasiküle muhtaç hale gelindi. Bu Tuzla’yý cahilleþtirme operasyonudur! Ýstiyorlar ki Tuzlalý okumasýn. Türkiye bu tarz kampanyalarla oyuna gelmemeli ve kitaplarýna sahip çýkmalýdýr.
twitter.com/beyinsiz_adam