Polis nedir, ne deðildir?

Gezi olaylarýndan sonra polisin ne olduðu ve ne olmadýðý konusunda akýllarda þüpheler uyandý. Aslýna bakarsanýz belli çevreler bu þüpheleri uzun bir süredir belli bir kampanya çerçevesinde toplumun aklýna sokmuþtu. Bu çabalar hak ve özgürlükler adýna ortaya konsa da, gerçekte demokrasi ve hukuk devleti hedef alýnmaktadýr. Demokrasiyi koruyan kolluk güçleri devre dýþý býrakýlarak savunmasýz rejim eski vesayet günlerine çevrilmek istenmektedir.

Kânun nâmýna

Sinema filmlerinden bilirsiniz, polis kovaladýðý suçluya “kanun nâmýna dur” der. Suçluyu yakalayýnca ise haklarý kânunlardan okunur. Çünkü polis (ve jandarma) kânunlarýn temsilcisidir. Nitekim ABD’de polisin bir sýfatý da ‘kânun adamý’dýr (lawman).

Kolluk güçlerin gündelik yaþamda devletin deðil, hukukun zorlayýcý gücünü temsil eder. Kim yasalara karþý geliyor, kim suç iþliyor bunun tespiti ve zanlýlarýn hukuk adýna yakalanmasý ve yargýya teslimi kolluk güçlerince gerçekleþtirilir. Bu süreçte polisin kullandýðý þiddet ulusal sýnýr içinde hukuk devletinde kabul edilebilir tek meþru þiddettir.

Bu anlamda kanunlar doðrudan þiddet kullanma hakkýný ne Cumhurbaþkanýna, Baþbakana, ne valilere ne de generallere vermiþtir. Hukukun üstünlüðüne inanan bir toplumda kolluk güçleri aldýklarý direktifler doðrultusunda kânun nâmýna suç iþleyen kim olursa olsun, makamýna, mevkisine, zenginliðine fakirliðine bakmaksýzýn herkesi yakalayabilir, direnen olursa ölçüsü dâhilinde þiddet kullanabilir.

Dünyanýn en güçlü polis teþkilatlarý dünyanýn en geliþmiþ demokrasilerinde vardýr. Güçlü ve geliþmiþ kolluk gücü kanunlarýn da gücünü de gösterir. Bu anlamda kolluk demokrasinin ve hukukun güvencesidir, koruyucusudur.

‘Polis devleti’ kavramý ise kanunlardan, hukuktan kopmuþ kolluk gücüne iþaret eder. Ýþine aslýna bakarsanýz hukuktan sapmýþ bir teþkilat gerçek anlamda bir polis teþkilatý deðil, otoriter bir rejimi koruyan militer bir yapýlanmadýr.

Kânunsuz güç zalim, güçsüz kânun ise âciz olur. Bu anlamda kânunsuz güç ne kadar yanlýþ ise, güçsüz kânunlar da o kadar âcizdir. Âciz bir demokrasi ise kendisini koruyamaz ve kýsa sürede zulmün hâkim olduðu bir ortamý doðurur.

Bu baðlamda Türk polisinin ve Türk Jandarmasýnýn güçlü, geliþmiþ, kanunlara baðlý ve demokratik olmasý Türk demokrasisinin geliþmiþliðini de gösterir. Bu noktada özellikle Jandarma’nýn askeri yapýlanmadan ayrýlarak gerçek anlamda bir kolluk haline gelmesi gecikmiþ ve hayati bir konudur. Bu konuda hala ciddi bir adým atýlmamýþ olmasý ise seçilmiþler açýsýndan eksi puandýr.

Suçlularýn telaþý

Orantýsýz güç kullanma meselesine gelince, orantý karþýdaki ile eþit düzeyde þiddet uygulamak anlamýna gelmez. Yani zanlýnýn elinde taþ vardý, sizde neden silah var denemez. Hukuk adýna zanlýya ‘dur’ diyen kolluk güçlerine direnmek yasalara direnmektir, hukuka meydan okumaktýr. Eðer bu kânun adamlarýyla çatýþmaya giriyor iseniz hukuk adýna kolluk güçleri sizi þiddet kullanarak durdurmak zorunda kalabilir.

Elbette polis de hata yapar. Suça bu kadar yakýn çalýþýp da hata yapmamak ve suça bulaþmamak imkânsýzdýr. Ýþte bunun da önlemli yine polistir, savcýdýr, mahkemedir. Türkiye bu konularda hâlâ sorunludur, ama kýsa zamanda alýnan yol muazzamdýr. Zaten polisten duyulan rahatsýzlýðýn en önemli nedeni de bu hýzlý ve olumlu geliþmedir. Bilgisizliði bir yana býrakýrsak telaþ, suçlularýn telaþýdýr.