Aksiyon sinemasýnýn zekice yazýlmýþ, okunmaya deðer bir altmetni bulunan, ne türüne ihanet eden ne kendini fazlasýyla ciddiye alan iki örneðiyle salonlar þenleniyor. Total Recall ve Abraham Lincoln: Vampir Avcýsý, eðlence sinemasýnýn ille de apolitik zýrzopluktan ya da kaba bir propagandadan ibaret olmadýðýný bir kez daha hatýrlatýyor. Ýkisi de birer distopyanýn tersine çevrilmesi için verilen mücadeleyi ironik bir biçemle anlatýyor. Ýkisi de sömürüye karþý. Sömüren taraf bu dünyada çoook uzun bir süredir beyaz Batýlýlardan oluþuyor.
Distopyalarýn þahý totalitarizmdir. Kanlý savaþlarla baþka topraklarý istila eden ve halklarýný köleleþtiren geçmiþin askeri imparatorluklarýndan arta kalan derin bir korkudan doðar distopyalar. Bilimkurgu edebiyatýnýn ve sinemasýnýn karanlýk gelecek tasavvurunda tiranlar, ordularý ve geliþmiþ silahlarýyla herkes ve herþey üzerinde egemenlik kurmak isterler. Uzaylý da, vampir de, robot da olsalar, olaylar uzak bir galakside de geçse, dünyamýzý ve insanlarý temsil eder. George Orwell’in “1984”ünün tarihi erken vermiþ ama “alametleri belirmiþ” bir distopya olmadýðýný kim iddia edebilir?
***
Len Wiseman’ýn “Total Recall”ý da Orwellyen bir yaklaþýma sahip. Philip K. Dick’in kýsa öyküsü “Sizin için toptan anýmsayabiliriz”den uyarlanan “Total Recall” adlý filmin oldukça farklý bir yeniden yapýmý. Wiseman taa Mars’a gitmemiþ, istilacýlarý yeryüzünde bulmuþ. Savaþlar dünyanýn büyük bir kýsmýný yaþanmaz hale getirmiþ; Ýngiltere birkaç Batý Avrupa ülkesinden ibaret Birleþik Britanya Federasyonu ve Avustralya merkezli Koloni ayakta kalmýþ.
Tipik bir distopya: Nüfus yoðunluðundan kentler karýnca yuvasýna benzemiþ, kirlilik had safhaya varmýþ, bilim etik tanýmaz hale gelmiþ, teknoloji almýþ baþýný gitmiþ, robot polisler her yaný sarmýþ. Koloni ile Federasyon arasýndaki tek ulaþým arzýn merkezine seyahat! Jules Verne’e þapka çýkartan bir metro-asansörle iþçiler taþýnýyor. Hukuk hak getire, eþitlik ve özgürlük bir hayal Koloni’dekiler için... Federasyon dururken uzaylýlardan korkmaya ne hacet? Koloni’yi onlar iþgal edecek! Ama durun, bütün bunlar filme adýný veren “beyne yapay aný yükleme” iþleminin bir sonucu olarak kahramanýmýzýn kafasýnýn içinde cereyan ediyor olmasýn?
Timur Bekmambetov imzalý Abraham Lincoln: Vampir Avcýsý ise Kuzey Amerika’daki Britanya kolonisinin baðýmsýzlýk ilanýnda bir vampir yeniði olduðunu iddia ediyor! Avrupa’dan gelen yerleþimcilerin arasýndaki vampirlerin yerli halklarý katlettiði, sonra köleleri hem besin hem bedava iþgücü olarak kullanmaya baþladýðý ve kendi uluslarýný kurmayý amaçladýklarý bir fantezi kuruyor. Önlerindeki engel ise Lincoln’ýn ta kendisi. Aslen bir vampir avcýsý olan Lincoln, tek tek kelle uçurmak yerine köleleri özgürleþtirerek, eþitliðe dayalý bir sistem kurarak vampirlerden kurtulabileceðine inanýyor! Annesinin bir vampire kurban olmasýna yol açan sözleri “herkes özgür olana dek hepimiz köleyiz”. Ýç Savaþ “bu ideal” uðruna göze alýnýyor... Filmin ironik tonu da manidar:
Lincoln’ýn “Tarih savaþý hatýrlar, kaný unutur” sözü filmde iki üç kere tekrarlanýyor ve bir suikaste kurban gideceðinden habersiz tiyatroya yola çýkan Lincoln bize günlüðünde vampirlerin ABD’den temizlendiðini yazýyor! Son planda ise bir damla kan akmaya baþlayarak beyaz yüzeyde ABD haritasýný çiziyor!
Abraham Lincoln: Vampir Avcýsý uzun süredir biraz Freud’den biraz Jung’dan cesaret alarak vampirleri birer seks sembolü olarak iyice allayýp pullayan popüler sinemaya bu efsanenin tarihi kökenlerini hatýrlatýyor: Kan emici derebeyini, sömürücü aristokratý yeniden gündeme getiriyor. Unutmayalým ki Avusturya - Macaristan Ýmparatorluðu Balkanlara egemen olunca Doðu Avrupa’da vampirlik söylentileri ayyuka çýkmýþtý kollektif bilinçaltýnda yer etmiþ korkunun dýþavurumu olarak.