Popülizm ve demokrasi

Demokrasi sadece oy hesabýyla ve nicelikle ifade edilemez. Çaðdaþ demokrasinin anlam ve önemi ‘nitelik’inden yani hak, özgürlük, adalet gibi evrensel deðerleri ne ölçüde muhteva ettiðinden geçer. Halkýn oyu, milletin iradesi, toplumun beklentisi elbette demokratik rejimlerin temel parametresidir. Daha iyisi bulunana kadar da bu yönetim biçimi ideal olarak görünmektedir.

Bununla birlikte popülizm ile halk iradesi ayný anlama tekabül etmez. Halkýn iradesinden, efkar ve hissiyatýndan uzaklaþmak bir yönetim için ne kadar tehlikeliyse, popülizme kapýlýp kendisini suyun akýþýna býrakmak da o kadar tehlikelidir.

AK Parti iktidarýnýn 10 yýllýk baþarýsý hem milli iradeyi baþtacý yapmasýndan, hem de kýsa vadeli siyasi hesaplarla popülizme tevessül etmemesinden geliyor.

Bu çerçevede tutuklu vekiller etrafýnda dönen tartýþmayla ilgili bir konuya açýklýk getirmek istiyorum. Geçenlerde Zaman gazetesinde yayýnlanan bir beyanatýmda tutuklu vekiller konusunda AK Parti görüþünü açýklamadan mutabakat saðlandýðýnýn söylenemeyeceðini, muhalefetin uzlaþtýðý taslak metnin de doðurabileceði mahsurlar açýsýndan iyi deðerlendirilmesi gerektiðini belirtmiþtim. Ahmet Hakan Coþkun, “Tutuklu milletvekillerinin serbest kalmasý için toplumda güçlü bir beklenti yok” cümleme atfen devlet diline teslim olduðumu yazdý, hak ve adaletin toplumsal çoðunluðun görüþüne göre belirlenemeyeceði mealinde eleþtiriler getirdi.

***

Aslýnda tam da bu konuyu iþleyen bir yazýyý Açýk Görüþ’te kaleme almýþ, PKK’nýn siyasi çözüm beklentisiyle, demokratik çözümün birbiriyle örtüþmediðini anlatmýþtým. Yazýnýn ilgili bölümü þöyleydi:

“Demokratik yollarla bir soruna çözüm bulmak halkýn iradesini dikkate almayý gerektirir. Halkýn fikir, kanaat ve hissiyatýnýn çözüm sürecindeki etkisi ise iyi irdelenmelidir. Halkýn umumunun kabul etmediði bir çözüm önerisinin yaþama ve kalýcý olma þansý yoktur. Ancak halkýn iradesinin nasýl okunmasý gerektiði de önemli bir konudur. Halk-iktidar iliþkisi tek yönlü deðildir. Demokratik yönetimler halkýn beklentisini en önemli veri kabul ederler. Halkýn iradesinin yönetime en geniþ manada yansýmasý, o ülkedeki demokrasinin de bir göstergesidir. Ama bu iliþki tek yönlü etkilenmeyi deðil, karþýlýklý etkileþimi içinde barýndýrýr. Halkýn çoðunluðunun hemfikir olduðu bir konuda, siyasi alandaki (iktidar ve muhalefete ait) söylemler bu fikir birliðini bozabilir, siyasi tutum ve davranýþlarý deðiþtirebilir. Halkýn meselelere bakýþ açýsý, iç içe geçmiþ çok karmaþýk bir sorunda yüzeysellik taþýyabilir veya tek boyutlu bir bilgilendirmeyi içerebilir. Ýktidar sorumluluðu, halkýn çok yönlü ve daha derinlikli bilgilenmesini saðlamayý, toplumsal algýyý çözüm istikametinde þekillendirmeyi gerektirir. Kaba gerçekliði dizginleyemeyen, popülist temalardan kurtulamayan yönetimler halk baskýsýyla yanlýþ mecralara sürüklenebilecekleri gibi, halký umursamayan yönetimler de varlýklarýný koruyamazlar.Ýyi ve doðruyu yapmak ve bunu halkla birlikte yapmak meþakkatli bir uðraþtýr. AK Parti þu ana kadar muhalefete raðmen bunu baþarmaya çalýþmaktadýr. Demokrasilerde halkýn iradesi kadar, hak ve özgürlüklerin varlýðý da önemli bir parçadýr. Halkýn yüzde 98’inin oyunu alarak iktidarýný koruyan eski Demirperde ülkelerinde demokrasinin ideal þekline ulaþtýðý söylenemez. Bugün darbe anayasasý diye toplumun büyük kesiminin tepki gösterdiði 12 Eylül anayasasý yüksek oranda bir halk oyuyla kabul edilmiþti. ... Hükümetin halka acý ilacý içirmesini önerenler, bir yönüyle halký umursamayan dayatmacý bir tavýr telkininde bulunmuþ oluyorlar. Sorumlu ve vizyon sahibi iktidarlar doðru olaný yapma konusunda elbette cesur davranmak, oy hesabý yapmamak durumundadýr. Ama çözüm siyaset kurumundan ve siyasi iktidardan bekleniyorsa siyasi ve sosyal algýyý hesaba katmak da demokratik duyarlýlýðýn bir gereðidir. ... Hak ve özgürlüklerin varlýðý ve geliþimi demokratik rejimlerin en önemli öðelerindendir. Referandumla hak ve özgürlükleri sýnýrlandýrmak veya çoðunluðun iradesiyle ortadan kaldýrmak mümkün deðildir. Bu yüzden mesela baþörtüsü konusu referanduma götürülemez. Ama baþörtüsü konusundaki düzenlemeleri yapan bir iktidar, halkýn oyuna tabidir. Benzer þekilde Aleviliði veya Sünniliði tanýmlamak veya bir kýsým haklarý hayata geçirmek halkýn oyuna tabi olamaz. Ama halkýn iradesini umursamadan hareket etmek de demokratik yöntemle iktidara gelen bir partinin yapacaðý iþ olamaz.”

***

Tutuklu vekiller konusunda toplumsal algýyý önemsemek ve bu algýyý idare etmek siyaseten gereklidir. Vekillerin tahliye edilmesini salt bir demokrasi göstergesi olarak takdim etmek ise doðru deðildir. Ergenekon, balyoz veya KCK davalarýný sulandýrmaya yönelik kasýtlý bir giriþimi demokrasi mücadelesi olarak takdim etmek hiç inandýrýcý olmaz. Bu konuyu ne popülist beklentilerle ele almak, daha baþka ciddi hukuki ve siyasi sýkýntýlara zemin hazýrlayabilir. Siyasetçi elbette toplumsal algýyý dikkate almak, önemsemek ve yönlendirmek durumundadýr. Nitekim Baþbakanýmýz Erdoðan’ýn liderliði toplum üzerinde büyük bir tesir gücüne ve ciddi bir rehberlik potansiyeline sahiptir. Birçok konuda toplum onun görüþünden istikamet almakta veya pozisyon belirlemektedir. Ama bu etki gücünün temelini güven ve inanç oluþturmaktadýr. Tutuklu vekiller konusunda toplumun ne düþündüðünü dikkate almamak demokratik bir tavýr olamaz...