Darbe giriþiminin dýþ destek aldýðýna, hatta teþvik gördüðüne þüphe bulunmuyor. Ancak bu desteðin kimler tarafýndan verildiðinden her durumda emin olmak kolay deðil.
Türkiye’deki darbecilerin, ki henüz tam olarak arkasýný göremiyoruz, son derece geleneksel bir darbe giriþiminde bulunduklarýný belirtmek lazým. Halk sokaða inmeseydi, muhtemelen de epeyce baþarý kaydedecekler, en azýndan resmi kurumsal taraftar sayýlarý artacaktý.
Uygulanan yöntem, Pakistan, Afganistan, Irak, Ýran, Suriye, Mýsýr gibi çok sayýda devlette uygulanan yöntem. Müslüman çoðunluða sahip ülkelerde, öncelikle Ýslami gelenekten gelen darbeciler seçiliyor. Ancak bu kiþilerin genel olarak da etnik bir referanslarý oluyor. Anlaþýlmasý açýsýndan ifade edelim, bizler Türkiye’de kime “Beyaz Türk” diyorsak, diðer ülkelerde de benzer kesimler muhatap alýnýyor.
Hedefe konan iktidarýn lideri, hemen öldürülmek yerine bir süre ya yargýlama yöntemiyle ya basýn yoluyla ya da yurt dýþýna çýkarýlarak itibarsýzlaþtýrýlýyor; böylece yeni yönetimin meþrulaþtýrýlmasýna çalýþýlýyor.
Klasik yöntem, Türkiye’ye özgü deðil
Hemen tüm örneklerde, yeni bir anayasa yapýlýyor, göstermelik seçimlere gidiliyor, dini duyarlýlýklar ile milliyetçi refleksler canlý tutuluyor; ama katiyen demokratik bir sistem kurulmuyor. Bu arada eski sistemin kadrolarý tasfiye ediliyor, onun yerine “ýlýmlý Ýslam” denen ve ne anlama geldiði açýk olmayan eðilimdeki kiþiler yerleþtiriliyor.
Yeni kadrolar, ülkelerinin sadece iç deðil, dýþ iliþkilerini de yeniden düzenliyorlar. Düzenleyemezlerse, onlara da darbe yapýlýyor ve yeni bir ekip iþ baþý yapýyor.
Darbeciler, dýþ iliþkilerinde öncelikle “güvenlik” konularýna eðiliyorlar. Ülkelerini yakýn çevrelerindeki radikal eðilimlerden, aþýrý ideolojik rejimlerden gelecek tehditlerden koruma çabalarý artýyor. Tabi bu ülkelerin kendi olanaklarý bu denli büyük bir “korunma”ya yetmeyeceðinden mutlaka geliþmiþ ülkelerin geliþmiþ olanaklarýndan yararlanýlýyor.
Bu arada, geliþmiþ ülkelerin geliþmiþ araçlarý sadece darbe yapanlarýn hizmetine sunulmuyor. Ne hikmetse, muhtemelen darbeci kadroyu her daim teyakkuz halinde tutmak için, adý geçen tüm ülkelerde bir de teröre, þiddete baþvuran, kiminde ayrýlýkçý kiminde baþkaldýrýcý kesimler oluyor. Onlar da destekleniyor.
Bu model, çok sayýda ülkeye farklý tarih dönemlerinde uygulandý. Yakýn tarihte Türkiye’de de epeyce zemin yoklandý. Anlaþýlan þartlarýn olgunlaþtýðýna karar verilmiþ.
Demode yöntem baþka yerde tutabilir
Ýþte en anlaþýlmaz nokta burada. Þartlar bir darbe için olgun deðildi. Üstelik çaðýmýz daha çok “post-modern” darbe dönemiydi. Söz konusu klasik ve demode darbe yönteminin Türkiye’de tutacaðý kanaati nasýl oluþtu acaba?
Tahminlerimiz, darbenin tutacaðýna inananlarýn sadece Türkiye’de olduðu yönünde. Diðer ülkelerdeki istihbarat birimleri, yöneticiler ya da kendi “derin devletleri”, ya tutarsa þeklinde bir strateji izlemiþ olmalýlar. Darbenin baþarýlý olmasý yönünde çaba sarf eden kurum-kuruluþ ya da kiþiler muhtemelen bekle-gör diyenlerden daha etkili olmuþ.
Ancak unutmayalým, Türkiye’de olanlar ayný zamanda bu ülkelerdeki “darbe destekleyicilerini” de deþifre etti.
Belki de Türkiye’de olanlar, daha büyük bir projenin parçasýydý; esas büyük darbe daha büyük bir devlet için planlanýyordu. Nasýl Rusya en klasik ve demode yöntemle Ukrayna’yý bölüp Kýrým’ý ilhak ettiyse, belki ona karþý bu yöntem tutardý. Putin’in aniden Türkiye’ye bu denli destek vermesinin nedeni ne acaba?