Son bir kaç ay içinde Türkiye’nin içinde ve çevresinde olan pek çok þey toplumsal fay hatlarýnýn gerilmesine, ekonominin zorlanmasýna, siyaset alanýnýn daralmasýna yol açtý. Gezi Parký ilintili sorunlar, Suriye’de bitmeyen iç savaþýn bize yansýmalarý ve derken Mýsýr’da gerçekleþen darbe hepimizi ciddi þekilde etkiledi.
Türkiye dünya medyasýnca çöken bir ekonomi, sallantýda bir demokrasi imajýyla takdim edildi. Taksim savaþ alaný gibi gösterildi. Türkiye son 10 yýlda kazandýðý prestiji bir ay içinde büyük ölçüde yitirdi.
Artýk hem içeride yaralarý sarmak, hem de dýþarýdaki imajý düzeltmek için “iyi þeyler” konuþmamýz, toplumsal alandaki gerilimi düþürmemiz gerekiyor. Türkiye için “Pozitif Ajanda” vakti geldi. Zaman yeni atýlýmlar, yeni balkon konuþmalarý yapma zamaný.
***
Siyasetçiler geçmiþin muhasebesini tarihçilere býrakabilirler. Sebep sonuç iliþkisini de sosyal bilimciler ve komplo teorisyenleri zaten büyük bir keyif ve meslek aþkýyla yapacaktýr. Onlar lobiler, dýþ güçler yerine yeni anayasaya, çözüm sürecine, komþularla olan sorunlarýn aþýlmasýna yoðunlaþmalýlar.
Son on yýlda Türkiye’yi Türkiye yapan, AK Parti’yi defalarca iktidara taþýyan, dünyada emsal olarak gösterilmesini saðlayan taþýyýcýsý olduðu sorun çözücü gündemdir. AK Parti kendi gündemine geri dönmek, hak üstünden siyaset yapmak, kavrayýcý ve kucaklayýcý olmak zorundadýr.
Saflarý sýklaþtýrmak için yapýlan her konuþma toplumsal kutuplaþmasýnýn derinleþmesine, Türkiye’nin bir bütün olarak zarar görmesine neden olmaktadýr. Bugün sadece toplumsal fay hatlarýnda deðil günlük hayatýn içinde dahi kýrýlmalar görülmekte, protestocular ile protestolardan maddi-manevi zarar görenler arasýnda kavgalar çýkmaktadýr.
Neyse ki Baþbakan Erdoðan’ýn son bir kaç gündür yaptýðý konuþmalar eski gündeme geri dönüleceði izlenimi vermektedir. Özellikle anayasa yapým süreciyle ilgili söyledikleri, gelin anlaþalým ve üstünde uzlaþtýðýmýz maddeleri gece-gündüz çalýþýp çýkartalým çaðrýsý böylesi bir gündemin, yapýcý siyaset anlayýþýnýn nüvelerini içinde taþýmaktadýr.
Gerçekten de Türkiye’nin daha demokratik bir anayasaya sahip olmasý toplumu rahatlatacak, Kürt sorununun çözüm sürecini güçlendirecektir. Türkiye’nin çevresini saran türbülanstan etkilenmemesi için kendi içindeki sorunlarýný çözme iradesini daha yüksek sesle dillendirmesi, demokrasi açýðýný kapatmasý, insan haklarý sorunlarýný çözmesi gerekmektedir.
Gezi Parký olaylarý sýrasýnda ABD ve AB’de oluþan abartýlý duyarlýlýk da dikkatle okunmalý, önyargý ya da þu-bu lobisi deyip geçiþtirilmemelidir. Batý algýsýndaki seçiciliðin kaynaðýnýn eksen kaymasý tartýþmasýna dayandýðý, bunun da özünde Ýsrail ile olan iliþkilerin olduðu görülmeli, lobiler suçlanacaðýna onlarla iþbirliðinin yollarý aranmalýdýr.
Beklenen özür sonrasýnda Ýsrail ile yakýnlaþmanýn biçimi ve içeriði üstünde düþünülmeli. Azerbaycan’ý kýrmadan Ermenistan ile iliþkileri normalleþtirmenin yöntemleri masaya yatýrýlmalý. Ankara’dan Brüksel’e giden yolun sadece Diyarbakýr’dan deðil Lefkoþa’dan da geçtiði görülmelidir. Kýbrýs sorununun bir þekilde çözümü AB ile yaþadýðýmýz týkanýklýðý Almanya istemese de büyük ölçüde açacaktýr.
***
Türkiye 2000’li yýllarýn baþýndaki sorun çözücü yaklaþýmýný tekrar benimsediði takdirde sorunlara deðil çözümlere taraf olacaktýr, sorunlar üstü kalacaktýr. Benimsenmesi gereken politika geçmiþin hatalarýný eleþtirmek yerine geleceði þekillendirmek olmalýdýr. Türkiye’nin bölgesinde taraf tutuyor gibi görünmesinin maliyeti iyi hesaplanmalýdýr.
Ne kadar zor olursa olsun AK Parti iktidardaki parti olarak tüm bunlarý kendi baþýna yapmak durumundadýr. Ne Meclis içi muhalefetten ne de sokaktaki muhalefetten mucize beklememesi gerekmektedir. Anayasa yapýlýrken de, çözüm sürecinde ilerlenirken de, komþularla olan sorunlar aþýlýrken de iktidar yalnýzdýr. Muhalefet, sorunlarda da çözümlerde de muhalefet olarak kalacaktýr.