Prandelli sadece Prandelli değildir

Şu büyük takımlarımızın durumuna bir bakın. 4 büyüklerden (!) ikisi, Galatasaray ve Trabzon, Süper Lig’in başlayalı daha on hafta olmuş iken teknik direktörlerini değiştirdi. 

Halilhodziç’i Trabzonspor gönderdi, hemen arkasından da, Trabzonspor’a nazire yapar gibi, Galatasaray da Prandelli’yi gönderdi.

Fener’de geçen sene çok çirkin bir üslupla Ersun Yanal’ı gönderdi.

Beşiktaş şimdilik mevcut teknik direktörü ile iyi ilişkiler içinde ama onlar da Del Bosque’yi şutlamış, arkasından da Beşiktaş’ın şutladığı Del bosque İspanya milli takımının başında Dünya Kupasını kaldırmış idi.

Ben bu duruma, Beşiktaş adına, büyük öngörü, büyük sezgi yeteneği hatta kehanet, insandan anlama derim.

Yazımın başlığını Prandelli sadece Prandelli değildir diye koydum.

Bu yaşananlardan sonra Türkiye’ye nitelikli, uluslararası başarılara imza atmış yabancı teknik direktör getirmek kolay olmayacaktır. Unutmayalım, Prandelli senelerce İtalya milli takımının teknik direktörlüğünü yapmış bir teknik adam. Böyle bir kişinin illaki de her yerde, Türkiye’de başarılı olacak diye bir kural yok.

Ama, şayet bu çapta bir teknik direktör getirmiş iseniz, kulüp olarak teknik direktörle yolları ayırmak için sezon sonunu beklemek gibi bir moral angajmanınız da olmalı.

Yola çıktığı bir teknik direktörle yolları onuncu haftada ayırmak, açıkça söylüyorum, Galatasaray gibi bir camiaya yakışmamıştır.

Ancak yukarıda belirttiğim gibi, mesele bir yakışma, yakışmama sorununun da ötesinde, bundan sonra Türkiye nitelikli yabancı teknik direktör getirmenin zorlaşması meselesidir.

Futbol, profesyonel futbol, özünde bir spordur ve fair play kuralları bu alanda geçerli olmalıdır.

Bir teknik direktöre, üstelik uluslararası başarılara imza atmış bir teknik direktöre, Galatasaray bu muameleyi yapmamalı idi, bu da bir tür fair play kuralları ihlali. Üstelik kimse de “Peki, bu kararı kim almış idi, bu karar yanlış ise, bu yanlış kararı alanın sorumluluğu, uygulanacak müeyyide ne olacaktır? diye sormuyor.

Unutmayalım, 12 sene önce aldığımız dünya üçüncülüğü sonrası ne milli takım ne de kulüp takımlarımız düzeyinde önemli bir başarımız yok, İzlanda’dan üç yemişliğimiz var. Bu noktaya da, Prandelli örneğinde olduğu gibi,  ufak hataların birikmesi sonucu geldik muhtemelen.