Prof. Dr. Nurşin Güney: Türk Akımı Projesi Amerika'ya goldür

TÜRKİYE ENERJİ SAVAŞININ TAM ORTASINDA

Madanoğlu cuntasını deşifre ettiği için deşifre edilen eski MİT ajanı Mahir Kaynak 2013’te yaptığımız röportajda “bölgedeki kaosun nedeni enerji ve Türkiye meselenin tam göbeğinde” demişti. Bölgenin yüzyıl sonra yeniden dizayn edilmesinde yine petrol yatakları ve doğal gaz nakil hatları var. Türkiye de kendi güvenliğini ve menfaatlerini korumaya, parçalanmanın karşısında durmaya çalışıyor. Tam olarak ne oluyor, bu savaş neyin savaşı? Denklemde kim nerede duruyor? FETÖ, PKK, DAEŞ kim için insan öldürüyor? Musul operasyonu nereye evrilir? YTÜ Uluslararası İlişkiler bölümü öğretim üyesi olan Prof. Dr. Nurşin Ateşoğlu Güney ile konuştuk. Prof. Güney özellikle Rusya ve enerji alanında uzman bir isim.

Prof. Güney: ABD Türkiye’nin potansiyelinden ürktü ve sıkıştırmak istedi. Ama Türkiye, Rusya ve İsrail’le ilişkilerini normalleştirerek elini güçlendirdi. Fırat Kalkanı ve Türk Akımı Projesi Amerika’yı epey tedirgin eder.

Türk Akımı’nın çok önemli olduğunu biliyoruz ama bölgedeki denklemi nasıl değiştireceğini sizden dinlemek isteriz?

Türk Akımı’nın şekillendiği yıl 2014. Projenin gerisinde Güney Akımı projesi vardı. AB ile Rusya arasındaki ihtilaflar -Moskova’ya uygulanan yaptırımlar, Ukrayna krizi vb.- neticesinde Güney Akımı Moskova tarafından rafa kaldırılınca Putin alternatif olarak Türk Akımı boru hattı projesini ortaya koydu. Hidrokarbon meselesinde doğal gaz hatlarının nereden geçeceği meselesi sadece iktisadi değil aynı zamanda siyasi bir mevzu. Boru hattı meselesinin belirleyici olan, jeopolitik mücadeledir.

Türk Akımı’nı ekonomiden öte stratejik noktaya taşıyan mücadele de bu mu?

Elbette. Dün olduğu gibi bugün de doğalgaz ve petrol geçiş hatlarıyla ilgili küresel ve bölgesel güçlerin Türkiye’nin etrafındaki hidrokarbon kaynaklarının tüketiciye nasıl ulaştırılacağı konusunda ciddi bir mücadelesi var. Türkiye coğrafi konumuyla hem doğu-batı hem de güney-kuzey ekseninde kaynak ülkelerle tüketici ülkeleri birleştiren bir köprü niteliğinde. Bu da Türkiye’ye özellikle Avrupa’nın enerji arz güvenliği meselesinde ciddi önem kazandırıyor. Köprü pozisyonunda olmak bize avantaj da getiriyor, riskler de.

BU BİR ENERJİ SAVAŞI

 Türk Akımıyla Türkiye’nin eli nasıl güçlendi?

Proje iki hat olarak planlandı. İlki iç pazara yönelik. 14 milyar metreküp gaz alacağız. İkinci hat -ki esas arzumuz o- Avrupa’ya gidecek ve yaklaşık  49 milyar metreküp gaz taşıyacak. Bu gerçekleşirse Türkiye’nin merkez ülke olma rüyasının önü açılıyor.

Olmayabilir mi yani?

Tabi. Sebebi Türk-Rus ilişkileri değil Rusya-AB ilişkileri.

Açar mısınız?

Güney Akımı’nda Rusya ile örneğin Bulgaristan’ın anlaşması vardı. AB müdahale edip anlaşmayı feshettirdi, ilişkiler kesildi. Bulgaristan gibi Güney Doğu Avrupa’daki bazı ülkelerin enerji ve doğalgaz konusundaki bağımlılıkları Kuzey ve Batı Avrupa ülkeleri gibi değil, karşılıklı bağımlılıktan çok gerçek bağımlılık var. Bu ülkeler için Güney Akım önemliydi. Türk Akımı da önemli ancak ikinci hattın gerçekleşmesi için AB ile Rusya’nın anlaşması gerekiyor.

Türkiye ne yapabilir?

Bir Türk şirketi ile bir Rus şirketinin ortak girişimi üzerinde kafa yoruluyor ama Türk-Rus ilişkilerinin gidişatıyla ilgili değil bu. AB için bu mesele konjonktürel ve siyasi. AB Avrupa’nın Rusya’ya olan enerji bağımlılığını azaltmak için tedbirler geliştiriyor. Bu gidişat Türk Akımı’nın ikinci hattının kaderini belirleyecek.

Ruslarla yapılan Türk Akımı ABD’yi nasıl etkiliyor?

Amerika bundan rahatsız olur. Sadece enerji boyutunda Türk Akımı Projesi değil. Savunma iş birliğinde gelinen nokta da çok önemli. Artı nükleer santral meselesi var. Yeni değil ama NATO’nun ikinci büyük askeri gücüne sahip jeostratejik anlamda önemli bir ülkenin Rusya ile ilişkisini geliştirmesi, hatta sadece ticaret ve enerji boyutunda değil işbirliğini stratejik boyuta ulaştırması, savunma sanayi bakımından iş birliği vs. ABD’yi tedirgin eder. Muhtemelen biz bunun tepkisini de göreceğiz.

ABD Ortadoğu’yu parçalı halde bırakmak istiyor. Birkaç senedir Batı menşeili yazılarda şu var: “Ortadoğu düzelmez. Büyük güçler buraya hâkim olmak için çok emek sarf etmemeli. Bunun iki istisnası olabilir; biri terörizm-DAEŞ vs, öbürü petrol geçiş hattının güvence altına alınması. O nedenle seçici angajman yapılabilir”. Şuan Obama yönetiminin Ortadoğu’da yaptığı bu.

Türkiye’nin Ortadoğu ülkesi değil Avrupa’nın parçası bir NATO ülkesi olduğunu neden görmüyor ABD?

Bence ABD uzun süredir Türkiye’nin potansiyelinin farkında. Türkiye Ortadoğu’daki akışkan ve sürekli değişen ittifakları izlemekte. Bölgede zemin çok kaygan ve sürekli dış politikamızı bu değişen ittifaklar karşısında reset ediyoruz, yeniden konumlandırıyoruz. 65. Hükümet bunu yaptı, başarılı hamleler ilk meyvelerini verdi. Bunların biri Rusya ile, diğeri İsrail ile normalleşme sürecinin tamamlanması. Bu sayede Ankara sadece enerji kaynaklarını değil kaygan mücadele zemininde siyasi hamlelerini yapabileceği ülkeleri de çeşitlendiriyor -ki tek çaremiz bu. Sadece bölgenin merkezi hükümetlerini parçalı bırakmıyor ABD, bu boşluktan faydalanan radikal güçleri de var ediyor. Düne kadar DAEŞ’ti, bitti (bitirecekler) şimdi kalan boşluğu PKK ile dolduruyor.

Müttefiki Türkiye’ye bunu niye yapıyor Amerika?

Türkiye’yi güçlü kılmama politikaları var çünkü. Örneğin, Türkiye’nin hava savunması konusunda boşluğu var, bunu biliyorlar. Türkiye onlardan şunu istiyor yıllardır: teknolojiyi müttefikin olan benle paylaş ki açığımı kapatacak kabiliyeti üreteyim”. Vermedi ABD teknolojisini. Bunun üzerine biz de -ekonomik gücümüz var- Çin’e gidince başımızı ağrıttılar.  Şimdi kapı kapı dolaşmak durumunda bırakıldığımız konuda Rusya seçenek oldu bizim için. Rusya bir diğer NATO ülkesi olan Yunanistan’a da S-300’ler vermişti.

HAMLELERİMİZ DOĞRU

Darbeden 40 gün sonra Fırat Kalkanı’nı yapabilen ve Rusya ile stratejik ilişki kuran bir ülke Türkiye. ABD bizi daha ne kadar zorlar?

Şu an zorluyor. Bunu sadece Türkiye’yi zorlamak için değil istediği Ortadoğu için de yapıyor. Musul’da Türkiye’nin dışlanması bununla ilgilidir. Hikaye burada bitmiyor elbette. Türkiye gibi devlet olma bilincinde, belli bir iktisadi sosyal ekonomik güçteki hiçbir aktör oyunu burada bırakmaz. Ulusal çıkarını maksimize etmek için mücadele eder. Türkiye Fırat Kalkanı ile bunu gösterdi. Bu coğrafyada, bu oyunda olacağını gösterdi. Üstelik ABD’nin PYD argümanını çürüterek. Türk Akımı’nda da golü attı. Avrupa ve ABD’ye düşünmeleri gereken bir şey vererek. ABD’nin tüm yarattığı zorluklara rağmen İsrail ve Rusya normalleşmeleri Türkiye’nin bugün bölgesinde ilişki çeşitlendirmesi yapabileceğini, oyunun zorluğuna rağmen hem yalnız hem de hiç yalnız olmadığını gösterdi. Mücadele bitmedi.

MUSUL’DA DENKLEM ÇOK DEĞİŞKEN

Türkiye Musul konusunda sahada-masada olmak istiyor, ABD ise denklem dışı tutmak. Durum ne?

Rusya daha rengini belli etmedi! ABD bölgede tek hâkim güç istemediği için Türkiye’yi İran ile dengeliyor. Suriye’de biz de Rusya’yla karşı karşıyız iyi ilişkilere rağmen. Musul girift bir mesele. Washington henüz Türkiye’nin de katılacağı Musul askeri harekâtına evet demedi. Türkiye S.Arabistan, Rusya ve Katar ile kurduğu ilişki ağını Musul üzerinden Irak meselesinde de çıkarlarının zedelenmemesi için harekete geçirir. İş askeri hesaplarla bitmiyor; Irak mücadelesinin parçası olmak zorunda olan Ankara için mücadelenin bir ayağı askeri, diğeri diplomatik.

Rusya stratejik açıdan gayet başarılı: NATO’yu bölüyor!

Rusya SSCB dönemi konumunu mu kazanıyor?

Rusya uzun zamandır belirli bölgelerde ABD’nin ve Batı’nın gücünü bir şekilde kısmak istiyor. 90’lardan beri NATO’nun kendi sınırlarına doğru gelmesinden ve Ortadoğu’daki ABD varlığından rahatsız. Bu etkiyi A2/AD(askeri terminolojide kullanılan alan kontrol kapasiteleri) yeteneklerine dayanan stratejilerle bünyesinden atmak istiyor. Kırım ilhakından sonra gelişme sağladı. Batı’nın belirli alanlara girmesini durdurdu. Nükleer güç sonuçta. NATO’nun girişini çıkışını kapatabiliyor. Rusya elindeki imkânların ne olduğunu biliyor ve şuana dek bunu başarıyla kullandı. Elinde sadece askeri kuvvet de yok, diplomatik ve ekonomik manivelalar da var. BM ve Avrupa enerji piyasalarındaki manevralarla sadece Batı ve Avrupa’yı bölmüyor. Rusya’nın bir hedefi de NATO’yu bölmek.

Rusların stratejisi NATO’ya karşı mı başarılı?

Jeo-stratejik anlamda çok önemli bir NATO ülkesiyle şuan stratejik ilişkide Rusya...

Son haftalarda ABDRusya restleşiyor. Gerginlik çatışmaya dönebilir mi?

Sanmam ama şundan korkuyorum: Ya bu iki küresel güç anlaşırsa. Böyle bir risk var her zaman. Belli konularda anlaşmazlar ama bazı konularda da bir anda anlaşabilirler. Suriye’de gördük.

DAEŞ’İ BİTİRECEKLER

Rusya Musul konusunda ağırlığını terazinin Türkiye tarafına koysa ABD ikna edilebilir belki. ABD planından vazgeçmiyor, boşluktan faydalanan  PKK oluyor. Ama DAEŞ’i bitirecekler.

Suriye’de biz Fırat Kalkanı ile Amerika’nın oluşturmak istediği PYD koridorunu engelledik. ABD de Türkiye’yi Fırat Kalkanı’nın güneyinden kuşatmaya çalışıyor. PKK’ya Musul’da da alan açmaya çalışıyor.

AMERİKA KAYBEDİYOR

ABD’nin Ortadoğu’da belli alanlarda hareketsizliği ve seçici angajman politikasında sorun var. Libya müdahalesine okey diyor ama Suriye’yi getirdiği duruma bakın. Suriye ve Irak’ta Washington PYD gibi devlet dışı aktörlerle işbirliği yaptı. Bunu üstelik müttefikine karşı yaptı. Tüm bunlar çok karmaşık ama Türkiye de gardını almak zorunda. Rusya ABD’nin hareketsizliği neticesinde Suriye’ye yerleşti.

RÖPORTAJIN TAMAMI İÇİN TIKLAYIN