Allah, eþler arasýndaki bir sorunu, kadýný erkeðe dövdürterek çözmek ister mi? Ayetin o günkü yorumuyla bugünkü arasýnda fark yok. Ayetleri belirleyen, zamanýn deðil insanýn þartlarýdýr. Sorun; hüküm ile hikmet arasýndaki iliþkiyi anlamamak.
ÝÇTÝHAD ETMEK DÝNDE REFORM DEMEK MÝDÝR?
Tartýþma yeni deðil. Ama son zamanlarda iyice yükselen ve insanlarý dinden soðutmak gibi bir sonuç doðuran “fetva görünümlü ifrazatlar”, Cumhurbaþkaný Erdoðan’ýn sert eleþtirisiyle gündeme oturdu. Malum, bazý “hocalar” Ýslam’ý kendilerine göre yorumluyor ve Allah ile kullarý arasýna girmeye cüret ediyordu. “Asansörde halvet”, “kadýnlar dövülür” gibi çirkin ve yanlýþ “fetva”larýný yaymaya kalkýyorlardý. Cumhurbaþkaný, bu saçmalýða müdahale ederek içtihat kapýsýný iþaret etti. Sonrasýnda bunu da suiistimal edenler çýksa da tartýþma nihayet doðru bir zemine çekilmiþ oldu. Biz de içtihadýn ne demek olduðunu, dinde reform demek olmadýðýný Ankara Ün. Ýlahiyat Fak. Kelam Anabilim Dalý Baþkaný Prof. Dr. Þaban Ali Düzgün ile konuþtuk.
- Cumhurbaþkaný Erdoðan 8 Mart Dünya Kadýnlar Günü’nde gündemdeki ilahiyat tartýþmalarýna tepki göstererek “Ýslam’ýn güncellenmesinden” bahsetti. Katýlýyor musunuz bu yoruma? Ýslam’ýn güncellenmesinden kasýt nedir?
Dinin yahut Ýslam’ýn güncellenmesi, dini düþüncenin güncellenmesi anlamýnda kullanýlmaktadýr ve Ýslam düþüncesinde içtihat olarak bilinmektedir. Ýçtihat, özgürce düþünce üretmeyi ve bu düþünceyi hiçbir engellemeye uðramadan paylaþmayý içerir. Bu özgür düþünce ortamý farklý düþünce sahipleri arasýnda bir diyalog-sentez sürecini tetikler ve nihayetinde bir tez/görüþ ortaya çýkar. Bu görüþe/teze siz kolektif karar yahut icmâ da diyebilirsiniz.
FABRÝKA AYARLARI
- Kuran’ýn yönlendirdiði bir þey midir bu?
Kur’an, yeni bir düþünce üretme çabasýnda yani içtihatta yönlendirici ilkelerden (hedy-hidayet) bahseder. Bunlar kök deðerlerdir. Kur’an’ýn Peygamberimizi tanýmladýðý þekliyle ümmîliktir/kök deðerlere baðlýlýktýr. Baþka bir ifadeyle bu kök deðerler insanýn fabrika ayarlarýdýr. Bu köklere baðlý olarak gerçekleþtirilecek her yenilenme, içinde her zaman ümit tohumlarý barýndýrýr.
Ýçtihat tek kiþinin özgür düþüncesi neticesinde ortaya çýkar. Ama deðiþtirici ve dönüþtürücü olabilmesi, kolektif bir karakter kazanmasýna baðlýdýr. Farklý içtihatlarýn tartýþýlmasý neticesinde ortaya çýkan kolektif bilincin sadece deðiþtirici ve dönüþtürücü etkisi olabilir. Bu da üretilen düþüncenin sosyal/kamu politikalarýnda bir karþýlýðýnýn olmasýyla doðrudan iliþkilidir. Baþka bir ifadeyle bir þeyin doðru olmasý yetmez. Ýlk olarak o doðruya destek verecek insanlarýn varlýðý saðlanmalý, ikinci olarak da o doðrunun hayata dokunmasýný saðlayacak sosyal politikalar geliþtirilmelidir. Bir hakikat kendini koruyacak mekanizmalarý yaratamazsa, hakikat olmasý onu kurtarmaya yetmez.
SUYA ÝHTÝYAÇ GÝBÝ
- Peki, hangi durumlarda devreye girer bu mekanizma?
Ýçtihadýn, dini düþüncede yenilenmenin gerekli olup olmadýðýna, öncelikle hangi deðerlerin hayatýmýzda soluklaþtýðýna bakarak karar vermemiz lazým. Yenilenme talebinin karþýlýk bulmasý, eksikliðini hissettiðimiz alanlarda karþýlýk bulabilir ancak. Ýnsan, ihtiyaç duymadýðýmýz, yokluðunu derinden hissetmediðimiz hiçbir eksikliði tamamlama çabasý içinde olmaz. Susamayan bir insanýn suya ihtiyaç duymamasý gibi.
Adaletin, merhametin, sevginin, baþkasýyla hemhâl olmanýn/empati kurmanýn, özgür düþüncenin dindarlarýn yaþamýnda son derece soluklaþtýðý maalesef bugün genel bir kanaat. Dikkat ederseniz, eksikliðini hissettiklerimizin bir kýsmý dinî özellikli bir kýsmý deðil. Bilimde, sanatta, estetikte hülasa toplumsal yaþamýn temel dokusu durumundaki kültürde bir düzelme olmazsa, varlýðýný bu dokuya yaslanarak saðlayan dini düþüncede de bir düzelme beklememeliyiz. Bütün bu alanlarda kolektif bir deðiþim ve dönüþüme ihtiyaç duyduðumuzu açýktýr. Türkiye’de dindarlar, dinle ilgili tartýþmalardaki seviyenin dini ve dindarlarý tarihin rotasýnýn dýþýna attýðýnýn farkýna varýr da bunu durduracak bir talepte bulunurlarsa, yenilik arayýþlarýnýn/içtihadýn bir karþýlýðý olabilir.
ÝLK KURBANLAR
- Güncelleme olmazsa sonuçlarý ne olur?
Kur’an’ýn ‘bölünüp parçalara ayrýlmayýn’ (velâ teteferrekû) aksi halde bütün enerjiniz biter” (3/Al-i Ýmran, 103) talebini ýskalayan sekteryan/bölüp parçalayan/ötekileþtirip mahkûm eden bir tutum Türkiye’deki gruplarýn tipik sosyolojik özelliði hâline geldi bugün. Kur’an’ýn yönlendirici ilkeleri (merhamet, temel haklarda eþitlik, toplumsal rollerde hakkaniyet, yargýda ve yönetimde adalet, insan onuru, vs.) ve bu ilkelerin saðladýðý toplumsal yapý (can güvenliði, mülkiyet hakký, düþünce özgürlüðü, din özgürlüðü, vb.) bu sekteryan tutuma verdiðimiz ilk kurbanlar durumunda. Dini korumak adýna hareket eden insanlarýn ilk kurbanlarý, dinin en temel yaþam ilkeleri maalesef.
Toplumsal tarihin en temel kuralý þudur: “Umutsuz kitleler baþlý baþýna bir tehlikedir.” Umudu Kur’an önümüze koyuyor: “Unutma ki her kolaylýk, zorluðun içine gömülüdür” (94/Ýnþirah, 5) ve ‘Yarýnýnýz bugününüzden daha hayýrlý olacaktýr.” (93/Duha, 4).
ÝÇTÝHADIN ALANI NE?
- Ýçtihat kapýsýnýn açýk-kapalý olmasý tartýþmasý da var malum?
Siz içtihat kapýsý kapandý deseniz de, dinin hayatýn akýþ ritmine eþlik etmesi gerektiðini ve bu konuda her çaðýn insanýnýn Kur’an’ýn doðrudan muhatabý olduðunu kabul ediyorsanýz, örtük bir þekilde içtihadýn çalýþtýðýný da kabul etmeniz lazým. Ahmet Cevdet Paþa baþkanlýðýnda toplanan komisyonun 10 yýllýk emeðinin neticesinde ortaya çýkan mecelle, içtihadýn ete kemiðe bürünmüþ en iyi hallerinden biridir. 1917 aile kanunun kararnamesi de öyle. Ýçtihadýn illa da din alanýnda olmasý gerekmez. Belki de en büyük hata içtihat konusundaki bu indirgemeci tutumdur.
KADININ ONURU
- Kadýnlara kötü muameleyi tavsiye eden hoca görünümlü þahýslar var. Ýnsaný yücelten Ýslam’ýn kitabýndan bu sonuçlarý nasýl çýkarýyorlar Allah aþkýna?
Kur’an yorumundan kaynaklý tartýþmasýz. Kur’an ayetlerindeki lafýzlarý tahlil ederek bir dünya görüþü kurulmaz. Önce tasavvurlar dünyamýzý inþa etmemiz lazým. Yarattýklarýna merhametli davranmayý kendine zorunlu bir ilke olarak belirleyen (6/En’am, 12); insaný onurlu bir varlýk olarak tanýmlayan (17/Ýsra, 70) Allah, karý-koca arasýndaki bir tartýþmayý, kadýný erkeðe dövdürterek çözmek ister mi? Kesinlikle, 1400 küsur yýl önce inen bir ayeti bugün farklý yorumlamalýyýz, demiyorum. Ayetin o günkü yorumu ile bugünkü yorumu arasýnda zerre kadar fark yok. O gün de dövün demiyordu, bugün de. Zira o günün kadýnýnýn da onuru dikkate alýnarak bir hüküm konuluyordu, bugünkünün de. Ayetlerin inmesini belirleyen zamanýn þartlarý deðil, insanýn þartlarýdýr. Allah zamana ve mekâna deðil, insana indirdi o metni. Hüküm ile hikmet arasýndaki iliþkinin tam kavranamamasýndan kaynaklý bir sorun var önümüzde.
TÜRKÝYE’NÝN SOFT GÜCÜ; DOÐU-BATI’NIN FÜZYONU
- Ýslam’ýn Türkiye’de yaþanan pratiði nasýl bir pratiktir?
Türkiye’nin Selçuklu ve Osmanlý’dan devraldýðý büyük bir siyasal, sosyal ve kültürel miras var. Üzerine inþa edilen 90 yýllýk demokratik-cumhuriyetçi mirasý da koyduðumuzda Türkiye’nin askeri ve ekonomik bir güç olmasýndan çok daha önemli bir soft/yumuþak güç olduðunu görürüz. Doðu ile Batý’nýn sadece coðrafi olarak deðil, zihinsel olarak da füzyona uðradýðý coðrafyamýz bütün Ýslam ülkeleri için ön açýcý ve ön alýcý bir güçtür tartýþmasýz. Diðer Müslüman ülkelere Ýslam’ýn Semerkant baþlamak üzere akla, saðduyuya, vicdana yani insanýn fýtratýna gömülü deðerlere yaslanan yorumunu takip etme konusunda örneklik teþkil edebiliriz.
Çetelere karþý oto sansür uygulayan hocalar
- Cumhurbaþkaný Erdoðan Diyanet’teki ve Ýlahiyatlardaki hocalar konuþmadýðý için istismarcý yanlýþ insanlara ortam doðduðundan yakýndý. Katýlýr mýsýnýz?
Sayýn Cumhurbaþkaný sadece siyasal kimliði ile deðil dini duyarlýlýðý olan biri olarak serzeniþte bulundu kanaatindeyim. Türkiye’de ara dönemler yaratmak için dinin pejoratif bir dille cinsiyet üzerinden dibe çekildiðinin ve kitlelerin provokasyonunda kullanýldýðýna yakýn dönemlerde þahitlik ettik. Sanýrým Sayýn Cumhurbaþkanýnýn sert bir þekilde meselenin taraftarlarýna yüklenmesinde bu tecrübenin de etkisi var.
Meselenin tarafý olan Ýlahiyatlarýn ve Diyanetin doðru ve sahih bilgiye sahip olduklarýnda hiç kuþkum yok. Ama ülkemizde Cumhurbaþkanýnýn da þikayet ettiði gruplarýn saldýrýlarýndan çekinerek kendilerine oto-sansür uygulayan insanlarýn varlýðý da bir hakikat. Konuþmanýn deðil susmanýn daha güvenli görüldüðü bir ortam yaratýldý Türkiye’de.
Kur’an (9/Tevbe, 109) insanlardan toplumlarýný rýza ve takva üzerine kurmalarýný aksi takdirde çöküþe sürüklenecekleri uyarýsýnda bulunmaktadýr. Rýza, insanlarýn birbirine müdahil olmadýðý, görüþlerine saygý duyduðu/razý olduðu çoðulcu bir toplumsal yapý talebidir. Takva da insanlara dair bütün tasarruflarýmýzda her zaman bir üst mercinin/Allah’ýn her þeyin hesabýný görecek bir kudret olarak her þeyin kaydýný tuttuðunu bilerek hareket etmektir. Türkiye’de dinle ilgili bütün söylem ve eylemlerimiz sadece bu iki kavram etrafýnda þekillenmeye baþlasa muhteþem bir baþlangýç yapmýþ olacaðýz.
HAYAT SÜRDÜKÇE ÝÇTÝHAD SÜRER
- Ýçtihat kapýsý hala açýk mý tartýþmasý bir yana, o kapý kapanýrsa ne olur?
Hayat devam ettikçe ve hayata uyum gösterme ihtiyacý ekmek su gibi bir ihtiyaç olarak hissedildikçe içtihat vardýr. Buna o adý vermesek de o var… nefes almayan bedene ne olursa, kendini yenilemeyen topluma da o olur. Tarihin dýþýna itilir. Varlýðý ve yokluðu birbirine eþit hâle gelir. Dünyada bugün ülkelerden büyük bir kýsmýný çýkarýp atsanýz, insanlýk farkýna bile varmaz? Bu acý gerçek Ýslam ülkelerinin çoðu için geçerli bugün maalesef.
ÝSLAM, EÞLERÝ VELAYETLE BAÐLAR
- Kadýnýn kalbini inciten bir din midir Ýslam?
Kadýn-erkek arasýndaki iliþkiyi kültürel mirasýmýz (dinimiz deðil) nikâh akdinden baþlayarak bir mülkiyet iliþkisi olarak kurmuþ. Boþanmayý bile erkeðe vermiþ. Oysa Kur’an’ýn eþler arasýndaki iliþkiyi kuran ana terimi ‘velayet’tir. Yani eþler sonuna kadar birbirinin hak ve hukukuna riayet eder ve karþýlýklý olarak birbirlerini ve de haklarýný korurlar. Kur’an kadýn ve erkeði eþit saysa da her birine verilen ayrý üstünlüklerin kullanýldýðý bir toplumsal yapý önerir (4/Nisa, 32).