Cübbemi de sarýðýmý da çýkartýp, sivil kýyafetlerimle karþýnýzdayým. Hani ‘Bir görsem de yüzüne yüzüne þunlarý söylesem, þunlarý bir sorsam’ dediðiniz anlar vardýr. Ýþte karþýnýzdayým. Her þeyi sorasýnýz, her þeyi rahatlýkla konuþabilelim diye...”
Cübbesini ve sarýðýný çýkartarak, üzerinde sivil kýyafetlerle gelen (Gerçi kravatý da çýkartýp gelseydi daha iyi olurdu ama) Diyanet Ýþleri Baþkaný Prof. Dr. Mehmet Görmez’di...
Geçen hafta Salý akþamý yani Ramazan’a birkaç gün kala, 40 kadar gazeteci Diyanet Ýþleri Baþkaný Prof. Dr. Mehmet Görmez’in konuðu idik.
Bir araya gelme nedenimiz Diyanet’in bu Ramazan ayýnda baþlatacaðý “Hiç kimse kimsesiz kalmasýn” üst baþlýklý ‘merhamet’ kampanyasýydý.
Prof. Görmez “Biz bu kampanyayla kimse kimsesiz kalmasýn derken, sadece maddi anlamda ki bir kimsesizlikten bahsetmiyoruz” diyerek, varlýk içinde yokluk çekenleri, kalabalýklar içinde kimsesiz kalanlarý kastettiklerinin altýný özellikle çizerek ‘Kaliforniya Sendromu’ndan bahsetti.
***
Elbette ki IÞÝD’den Ýslam dünyasýnda yaþananlara varýncaya kadar güncel konularda konuþuldu. Hatta hazýrladýklarý ‘Ýslam Dünyasý’na Sekiz Dilde Barýþ Saðduðu ve Kardeþlik Çaðrýsý’ baþlýklý bildiriyi daðýttýlar.
Prof. Görmez, gece teheccüt namazý kýlacak kadar takva sahibi birisinin tekbir getiren baþka bir din kardeþini yine tekbir getirerek katletmesi sorununa deðinerek, “Ýslam dünyasýndaki Sünni-Þii alimlerle bu hususlarý görüþüyoruz. Önümüzdeki günlerde bütün bunlarý konuþacaðýmýz bir toplantýya evsahipliði yapacaðýz” dedi.
Doðrusunu söylemek gerekirse, benim davete katýlma sebebim, dikkatimi asýl çeken husus ise Diyanet’in “yalnýzlaþma” sorununu gündemlerine almýþ olmalarýydý.
Türkiye toplumu, Pakistan’ýn Pencap’ýndan Türkiye’nin Yozgat’ýna kadar yardýmlaþma konusunda oldukça duyarlý. Elbette ki Diyanet’in yaþlýlar, yetimler, mülteciler -ki Türkiye artýk neredeyse “mülteciler” ülkesi haline geldi- sokak çocuklarý ve yoksullar konusunda bir farkýndalýk, duyarlýlýk oluþmasý için çaðrýda bulunmasý, hatýrlatmalarda bulunmasýndan daha doðal hiçbir þey olamaz.
Sonuçta Prof. Görmez’in de dediði gibi “Evet devlet yetimhane yapar, ancak bir yetimin baþýný okþayamaz. Yaþlýlarýmýz için bakýmevleri yapar, ancak bir yaþlýnýn yalnýzlýðýný gideremez.”
El hak doðrudur.
Ancak...
Benim için toplantýyý çekici kýlan Diyanet’ten gelen davet mailinde ki “Öbür yanda, her türlü lüks, konfor ve bolluða raðmen, kalabalýklar içerisinde yapayalnýz yaþayan insanlar” cümlesiydi.
Yalnýzlaþan insanlar. Yalnýz yaþayan insanlar.
Adýna ister ‘kendi seçimim’ diyerek üzeri örtülsün, ister ‘hayat þartlarý, çalýþma koþullarý’ denilsin.
Yalnýzlýk sanýldýðý kadar kolay olmadýðý gibi aslýnda bulaþýcý bir mutsuzluk hastalýðýdýr. Ve bundan birkaç yýl önce ABD’de bu hastalýða Kaliforniya Sendromu denilerek adý konuldu.
Kaliforniya ABD’nin en büyük ekonomik gücü haline gelmiþ bir þehir, internetin kalbi Silikon Vadisi de orada, sinemanýn kalbi Hollywood da.
Ama o þehrin insanlarý bu “her þeyin var olduðu” þehirde yalnýzlar ve mutsuzlar.
Görmez yalnýzlaþma sorununa Kaliforniya Sendromu örneðini verdi.
Yani ne kadar çok konfor o kadar yalnýzlýk, ne kadar teknoloji o kadar iletiþimsizlik, ne kadar biliþim o kadar biliþimsizlik!
Henüz Ýstanbul Sendromu diye bir hastalýk yok. Ama yakýndýr.
***
Bence ‘kimsesizlik ve merhamet’ baþlýðý altýndaki ‘yalnýzlaþma’ sorununa daha fazla yer ayrýlmalýydý.
Modern çaðýn en büyük hastalýðýnýn temelindeki sebepler irdelenmeli, bir insaný yalnýzlaþmaya götüren sebepler ve bu hastalýða iliþkin sorulara cevap aranmalýydý. Elbette ki birkaç saatlik bir toplantý bunun için yeterli deðil. Ancak belki elde ettikleri veriler üzerinden bizleri aydýnlatabilirlerdi.
DÝB, sosyologlarýn, psikologlarýn ve ilahiyatçýlarýn katýlýmýný saðlayarak ‘yalnýzlaþma’ sorunuyla ilgili bir çalýþtay düzenlemeli.
Zira yalnýzlaþmanýn en önemli sebeplerinden birisi manevi boþluktur.
Diyanet Ýþleri toplumsal zemini yakaladýðýmýz þu dönemde Alevi vatandaþlarýmýzýn sorununa da el atmalý, yalnýzlaþma ve merhametsizleþme sorununa da...
Cübbesini çýkartýp gelen Diyanet Ýþleri Baþkanýmýza maruzatým bundan ibarettir.
Hamiþ: Sayýn Görmez toplumsal meselelerde daha fazla konuþarak toplumu aydýnlatmalý. Özellikle biz “paralel örgütün” devlete paralelliði üzerinde dururken DÝB olarak dine paralelliði konusunda toplumu aydýnlatmalý.