Proje partisi CHP darmadağın…

CHP'de aday gösterilmeyenlerin başlattığı bir tepki ve isyan dalgası var.

Bu şahıslara ilk söylenecek laf, elbette "daha önce neden sustunuz?" olur.

Ancak bu itiraz, açıkladıkları gerçeklerin önemini azaltmaz.

CHP; Kılıçdaroğlu'nun, Baykal'a kurulan kaset komplosu ile genel başkan koltuğuna oturduğundan beri ABD Başkanı Biden'ın açık desteği ile aleni bir proje partisi haline getirildi.

Projenin hedefi, Erdoğan'ı devirmek olarak ilan edildi. Hatta Biden, İstanbul seçimlerini İmamoğlu'nun kazanmış olmasını örnek göstererek "başarabilirsiniz" diye de umut verdi.

Sonra projeye 6'lı masa dâhil oldu. Artık işin cılkı çıkmıştı. AK Parti'de başbakanlık, bakanlık yapmış isimler, oy tırtıklama partileri kurdular.

Hatta Karamollaoğlu, bir TV yayınında "biz onların yüzde 15-20 oy koparacaklarını umuyorduk" bile dedi. Daha 10 ay önce DEVA partisi için "doğru dürüst AK Parti'den bile oy alamamış bir parti." hayıflanmasında bulundu.

Mayıs seçimlerinde Kılıçdaroğlu'nun da 6'lı masanın da bütün projelerin, milletin oyları ile sandıkta berhava olduğunu gördük.

Öyle ki 6'lı masanın müdavimleri hala kendilerine gelemediler.

Bilhassa CHP, darmadağın, paramparça...

CHP, düze çıkayım diye Kılıçdaroğlu'nu, Özgür Özel-Ekrem İmamoğlu'nun "değişim" tezgâhı ile devirdi.

CHP artık üçe bölünmüştü. İmamoğlu, Özgür Özel'i eş başkan statüsüne itti. Kılıçdaroğlu da 1 Nisan'dan sonra hesaplaşma adına habire işaret veriyor.

Gelelim aday olmayanların, CHP içinden açıkladıkları gerçeklere.

Partinin eski genel sekreteri Gürsel Tekin'in 13 Şubat'ta istifa ederken dedikleri:

"Ne yazık ki CHP, Atatürkçü ve sosyal demokrat bir parti kimliğinden uzaklaştırılmış, hiçbir objektif koşul, liyakat ve ehliyetin olmadığı, parti içi hemşericilik, gruplaşma, ekipleşme ilişkileri ile makam ve mevkilerin dağıtıldığı, Genel Merkezin kendi açıkladığı kural ve talimatlara bile uymadığı, ahbap - çavuş, eş, dost, akraba ilişkilerinin her düzeyde belirleyici olduğu bir yapı haline dönüşmüştür."

Evet, geç de söylense, bir harcanmışlık tepkisi ile de söylense, bunların hepsi doğru.

Bu doğruların önemi nedir?

Özgür Özel, CHP'nin en kısa ömürlü genel başkanı olmaya namzettir.

Özgür Özel bir hayal dünyasının siyasetçisidir. Öyle değişim vaatlerinde bulundu ki, kurultayda kendisine inananlar şimdi aldatılmış duygusu ile perişan durumdalar.

Bugün Özgür Özel, kendi partilileri tarafından yalan söylemekle itham ediliyor.

Adana'da yeniden aday gösterilmeyen Çukurova Belediye Başkanı Soner Çetin, CHP'den istifa ederken şunları söyledi:

" Bu dönem aday adayı olmak için başvuruda bulunduğumda ön seçim yapılacağı söylendi. Bu bizzat Özgür Özel'in partililere sözüydü. Daha sonra ise Özel, 'Ön seçim yapamıyoruz ama mevcut başarılı belediye başkanlarını yeniden aday göstereceğiz. Kurultayda kime oy verdiği önemli değil' dedi. Ancak sonrasında gördük ki bunların hiçbiri doğru değilmiş."

CHP bütün bu olanlardan sonra belini zor doğrultur.

Çünkü Özgür Özel, eş başkan muamelesi gören, sözüne güvenilemeyen bir genel başkan konumunda.

Anlaşıldı ki, o ve İmamoğlu, "liyakat" derken yakınlarını korumuş.

Ankara Çankaya'da, Özgür Özel'in avukatı, Malatya Milletvekili Veli Ağbaba'nın akrabası olan Hüseyin Can Güner aday yapıldı.

İstanbul Bakırköy'de Ekrem İmamoğlu'nun doktoru olan Ayşegül Ovalıoğlu aday oldu.

CHP'nin Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenen toplantısında tanıtılan İstanbul'un 39 ilçe belediye başkan adayının 13'ü, İstanbul Büyükşehir Belediyesi kadrolarından seçildi.

Bu toplantıya, Özgür Özel'in katılmaması dikkat çekti.

CHP'de değişim, görüldü ki yeni bir politbüronun oluşması demekmiş.