Protein diyetinin bedeli ağırdır

Et ve et ürünleri yiyerek kilo verileceği yönünde yanlış bir inanış var. Protein ağırlıklı diyetler uzun vadede karaciğer ve böbrek fonksiyonlarında tahribata yol açıyor.

Yediğimiz yiyeceklerin mide ve bağırsaklardan emilimi vücudun kullanabilme yeteneğine bağlı olarak yarar ve zarar sağlar. Bu konu sağlıklı yaşam açısından oldukça önemli bir faktördür. Sağlıklı beslenme tüm besin gruplarından yenecek miktarda tüketmek anlamına gelir ve bu dengeyi vücut her zaman tolere eder. Yani yarar ve zarar risk analizini vücut dengeler. Bunun yanında aklımızdan çıkartmamamız gereken en önemli konu sağlıksız beslenmenin olumsuz etkisi 1-2 ay gibi kısa bir sürede değil en az 2-3 yıllar sonra tahribat geri dönüşümsüz olarak karşımıza çıkar. 

Tansiyonu alt üst ediyor

İngiliz Diyetisyenler Birliği 2013 Kasım ayında yayınladıkları raporda; sürekli et ve et ürünleri, bol yağ ve tütsülenmiş peynir yiyen az sebze-meyve tüketenlerde böbrek ve karaciğer fonksiyonlarının bozulma süresinin diyeti uyguladıktan en az 2 yıl sonra ortaya çıktığı dikkatçekiyor. Ancak böbrek ve karaciğer fonksiyonları bozulmaya yavaşça sağlarken yüksek protein diyetleri ilk olarak bu iki organın fonksiyon bozulmasından önce insülin direncinin aynen yüksek karbonhidratlı yeme gibi yüksek proteinli yemede de oluştuğunu bildiriyor. Sürekli hayvansal ürünlerle beslenme vücutta sıvı ve elektrolit dengesini bozar tansiyon düşüklüğü ataklarına neden olur, bağırsak hareketlerinde azalma ile kabızlık, kabızlığa bağlı fistül oluşumu ve daha uzun süre yüksek proteinli yeme ile nefroliyasiz ortaya çıkarr. Yine İngiltere’de yapılan farklı bir araştırmada sürekli hayvansal ürünler ve yağlı besleme uygulayanlarda kan kolesterolünde ciddi artış bağlı koroner kalp hastalığı, kanda ürik asit düzeyi yükselmesi ile gut ve kardiyak aritmilerle ölüm risklerinin olduğunu kanıtlamıştır.

Kas ve su kaybı tehlikesi

Ekmeği kesip fazla et ve hayvansal ürünler yiyerek zayıflamaya çalışanları büyük tehlike bekliyor. Yüksek protein diyeti uygulayan ve kilo da veremeyen hastalarda dengeli diyete başlamadan önce yaptığım önemli testler sonucunda triptofan ve insülin metabolizmasındaki bozulmalar nedeniyle beyinde serotonin düzeyinde azalmaya bağlı olarak derin depresyon ile duygu durum bozukluğunun olduğunu gözlemledim. Araştırmamda; vücut analizleri sonucunda kilo kaybının neredeyse yüzde 60’ının su kaybı olduğunu kaydettim. Sonuç olarak hayatınızı çeşitlilik ve denge üzerine beslenme önerileri ile renklendirmeli sadece bir besin grubunu yükleyerek zayıflama ya çalışmamalısınız.