Her açýdan iptidai, çocuk müsameresini andýran dekor ve anlayýþla çekilmiþ saçma sapan bir film, boyundan büyük bir siyasi baþarýya imza attý. Mýsýr ve Libya’da gösterilen abartýlý tepki, filmin vermeye çalýþtýðý mesajýn daha geniþ kitlelere ulaþmasýna, dünya siyaset sahnesinin sarsýlmasýna yol açtý.
Arkasýnda kim olursa olsun kabul edelim ki iþini iyi yaptý, dünyayý bir kez daha din ekseninde bölmeyi, Arap dünyasýnda esen deðiþim rüzgarlarýna verilen desteðin ne kadar akýllýca olduðunu sorgulatmayý, rakibine oranla Müslüman dünyaya çok daha sempati ile bakan Obama’nýn seçilme þansýný azaltmayý baþardý.
***
Zamanlamasý da harikaydý. 11 Eylül’ün 11’inci yýldönümünde Amerika’ya bir travma daha yaþattý, Libya Büyükelçisi çalýþanlarýyla birlikte öldürüldü. Þimdi her þeyin yeniden düþünülmesi, belki biz de dahil pek çok ülkenin Ortadoðu stratejisinin gözden geçirmesi gerekecek.
Çünkü Amerika ve Avrupa filme deðil gösterilen tepkiye bakacak, tepkiler sürdükçe de kanaat önderleri demokratikleþmeye verilen desteðin mantýðýný sorgulayacak, eski otokratlarýn özgürlük yerine düzeni öngören anlayýþýný hasretle anacak. Washington Post’da, Independent’da ve daha pek çok yerde gördüðümüz eleþtirel yazýlarýn sayýsý artacak. Bu filme, daha doðrusu gösterilen tepkilere eminim en çok Esad ve Romney sevinmiþtir. Esad, Suriye’de sürdürdüðü düzenin çökmesi halinde neler olabileceðini Amerika’ya gösterebildiði için sevinmiþtir, Romney ise Obama’ya saldýrabileceði yeni bir mecra bulduðu için. Netanyahu’nun da hem sevindiðini, hem de irkildiðini söyleyebiliriz.
Netanyahu, bir yandan Obama zorlanacak ve Filistinliler’den neler çektiðini dünya daha iyi anlayacak diye sevinmiþtir, diðer yandan komþularýndaki deðiþimin kendisini ve ülkesini ne kadar etkileyeceðini, Camp David düzeninin artýk sürdürülemeyeceðini gördüðü için endiþelenmiþtir.
Ancak “Müslümanlarýn Masumiyeti” adýný taþýyan ve ABD’de yaþayan Mýsýr asýllý bir Hristiyan tarafýndan finanse edildiði söylenen bu film, endiþe ve sevincin ötesinde de sonuçlar doðuracaða benzer. Özellikle de Bangladeþ, Endonezya, Lübnan ve Katar’a sýçrayan gösteriler sürecek olursa. Çünkü:
1. Batý dünyasý ile iyi geçinmeye çalýþan, dengesini Amerika ile kurduðu iliþkilerde bulan pek çok Arap rejimi sarsýlacaktýr.
2. Mýsýr baþta olmak üzere farklý din mensuplarýnýn azýnlýk olarak yaþadýklarý ülkelerde din çatýþmalarý çýkacaktýr.
3. Suriye’deki Baas rejimine destek veren etkili Hristiyan azýnlýðýn Esad’ýn etrafýnda daha sýký þekilde kenetlendiði görülecektir.
4. Obama’nýn seçilme þansýný ciddi bir þekilde azaltacak, dünyanýn en güçlü ülkesi bir kez daha siyaseti din üstünden okuyan bir insan tarafýndan yönetilebilecektir.
5. Obama’lý ya da Obama’sýz Amerika 6 Kasým sonrasýnda da Suriye sorununa pek fazla dokunmak istemeyecek, Türkiye ile olan iliþkilerini soðutmayý tercih edebilecektir.
6.Türkiye zor tercihler yapmak zorunda kalabilecektir.
Tüm bu ve benzeri nedenlerden dolayý Türkiye’yi yönetenlerin sorunu ciddiye almasý, provokasyon deyip geçiþtirmemesi, Ýslam dünyasýndaki etkisini kullanarak, en azýndan kanaat önderlerini, siyasi liderleri etkilemeye çalýþmasý gerekmektedir.
Baþbakan Erdoðan dün Kýrým’da söylediklerini daha yüksek sesle tekrarlamalý, daha çok vurgulamalýdýr.
Erdoðan, dünya Müslümanlarýna dine hakaretin insanlara saldýrmanýn gerekçesi olmadýðýný tekrar tekrar hatýrlatmalýdýr. Bu mesajý Arap dünyasýndaki karizmasýyla en etkili þekilde verebilecek insan odur. Zaten bu bölgede demokrasi yerleþecekse, bölge dýþý güçler yeni diktatörleri desteklemekten vazgeçecekse ancak Türkiye modeli sayesinde olacaktýr.