Provokasyon dönemi

Bundan sonra neler olabileceğini tahmin için iki yol vardır. Birincisi son olayları incelemek ve bunun nereye doğru gideceğini tahmin etmektir. Diğer yol herhangi bir olay yaşanmadan olayları kontrol edecek güçlerin politikalarını ve bunu nasıl gerçekleştirebileceklerini tahmin etmek ve buna göre tedbirler almaktır. Ben ikinci yolu kullanırım. Öncelikle yapılması gereken iş, önümüzdeki dönemde bölgede etkin olan güçlerin hedefini tahmin etmek ve tedbirleri buna göre almaktır. Ancak bu yol pek kullanılmamaktadır, çünkü henüz önümüzdeki günlerde neler olacağını belirleyen görünür bir eylem yoktur ve bu nedenle de tahminin dayanacağı hiçbir somut delil olmadığı düşünülür.

Provokasyonun amacı karşı tarafın tepki göstermesi ve bunun intikamını almayı düşünmesidir. Provokasyonu yapan taraf karşı tarafı yönlendirmek ve onu zora sokacak eylemler yapmasını teşvik etmek ister. Mesela son bayrak indirme olayı önemiyle mukayese edilmeyecek tepkilere yol açmıştır. Bu da provokasyonda izlenen metodu göstermektedir. Şöyle ki provoke edilen tarafın en önem verdiği değerlere zarar vermek ve halkın planlanan düzeyde hareket etmesini sağlamaktır. Bir askeri  alana girmek ve oradaki bayrağı indirmek sadece bir gücün eseri olamaz ama gizli işler yapan ya da bu amaçla kullanılan kişiler tarafından yapılır. Planlayanın amacı halkın buna tepki göstermesi ve karşılığının verilmesini istemesidir. Yani provokasyon yapanların bir diğer amacı da kendisine karşı hiçbir tedbirin etkili olamayacağını göstermesidir. Bunun iki metodu vardır. Birincisi dışarıdan birini bu konuda yetenek ve duygu açısından eğitmek ve kullanmak. İkincisi saldırılan yapı içindeki birini bu iş için kullanmaktır. Bu kişiyi eğer saldırı için kullanmak isteseydiniz düşmanlık duyguları olan birini seçmek gerekirdi. Oysa bayrak indirmek kişisel gaddarlığın işareti değildir ve yönetime karşı olan herhangi birisi tarafından  bile yapılabilir. Bu olaydan şöyle mantıksız bir sonuç da çıkarılabilir: Mevcut yönetim tüm imkanlarına rağmen bayrağını koruyamamıştır denir ve bu siyasi bir farklılık nedeni bile olabilir.

***

Bölgemizdeki son dönem için tahminim şöyleydi: Büyük mücadelenin meydan savaşının yerinin ülkemiz olması muhtemeldir. Bölgemizde göründüğü kadarı ile yeni çatışma mezhep üzerine inşa edilmek istenmektedir ve tarafları Sünni ve Şii olarak ayrıştırmak eğilimi sezilmektedir. Muhtemel plana göre Türkiye Sünni tarafa alınacak ve buna Kürt çatışması eklenecektir. IŞİD’in ise bu çatışmanın aracı olarak kullanıldığını düşünüyorum. IŞİD’in temelinin El-Kaide olduğu söyleniyor ama bu örgütü kimin kullandığı bilinmiyor. Bana göre El-Kaide asıl büyük ilk eylemini 11 Eylül’de yapmıştır ama ben bunun bir terör eylemi olmadığını ve küresel sermaye ile ulus devletlerin çatışmasını gerçekleştirmek için yapılmış bir eylem olduğunu birçok kereler televizyon programlarında ve röportajlarda ifade etmiştim. Dünyayı yeniden şekillendirecek yeni dengenin ne olacağını ve eylemlerin bu projenin bir hamlesi olabileceğini düşünmeden, bir takım küçük güçlerin dünyayı yönlendirdiği söylenemez. Bu küçük güçlerin yaptığını düşündüğünüz eylemler büyük projenin parçalarıdır. Burada verilecek kararlar eylemlerin büyük projeler üreten bilgi ve deneyime sahip ülkelerle mi yoksa ne için savaştığını bile bilmeyen bazı silahlı kişilerce mi yönetildiğini düşünmek anlamına gelir. Bana göre eğer olay, büyük etki yaratmıyorsa küçük güçlerin, eğer dünya siyasetine yön verecek bir eylemse büyük güçlerin eseridir. Ulaşılan siyasi sonuçlar sadece eylemin eseri değildir. Olayların ya da provokasyonların medya tarafından bir felaket gibi aktarılması da yapılmak istenen tahrike artırıcı etki yapar.