Psikolojik eþik zorlanmadan

Sur, Cizre, Ýdil ve Nusaybin’de devam eden çatýþmalarýn siyasi, sosyal sonuçlarýyla mücadele ederken, psikolojik ortamý anlamaya çalýþmak son derece önemlidir. Dünkü yazýda bu psikolojik ortamý, iki farklý hissiyat ve kanaat üzerinden yorumlamaya çalýþmýþ ve otuz yýl süren çatýþma süreci, altýný çizdiðim ortaklaþmaya raðmen, bugün tehlikeli bir aþamaya varabilir demiþtim.

Söylemek istediðim þu ki, Türkiye henüz çok þükür etnik bir çatýþmanýn eþiðinde deðil. Kürtler, Türkiye’ye duyduklarý aidiyet duygusunu kaybetmediler, Ortadoðu’nun þu kanlý ortamýnda bile, Kürtler, demokrasiye ve eþitliðe dayalý bir geleceðe en yakýn ülkenin Türkiye olduðunu görüyor ve biliyorlar.

Türkler ise dünya ve Türkiye medyasýnýn baþ döndüren algý operasyonlarýna raðmen, devletin bugün teröre karþý sürdürdüðü mücadeleyi Kürt halkýna karþý deðil, uluslararasý bir konsorsiyuma dönüþmüþ ortak bir terör cephesine karþý verdiðinin farkýndadýr.

Kýrk yýldýr PKK ve Kürtler arasýndaki farkýn kamuoyu bilinci ve kanaatinde varlýðýný sürdürmesi, farklý ve çatýþmacý ulusal psikolojileri belli bir sýnýrda tuttu. Türkiye’yi etnik hýnç ve öfke sarmalýndan korudu.

Ama bu hep böyle, devam eder mi, edecek mi?

Bu sorunun muhatabý sadece hükümet deðil, sadece AK Parti deðil, Türküyle, Kürdüyle bütün bir halk, bütün bir millettir.

Böyle düþünüp baktýðýmýzda, katliamlar ve kuþatmalarla karþý karþýya kaldýðýmýz bu dönemde, çatýþmalarýn tarihi boyunca görmediðimiz bazý geliþmelere, olaylara rastlýyoruz.

Ýlçelerin kuþatýlmasý, her sabah, her gün ölümlerle karþý karþýya kalmamýz ve son Ankara katliamýndan sonra, dikkat çeken ve tehlike sinyalleri olarak algýlanmasý gereken sadece bir iki örnek vermek istiyorum.

Sayýn Baþbakan’ý dün grupta dinlerken, bir milletvekili arkadaþým, sosyal medyada dolaþan bir karikatürü gösterdi. Karikatürde karþýlýklý duran iki kiþi vardý, ayaktaydýlar. Birinin altýna Türk diðerinin altýna ise Kürt kelimeleri yazýlmýþtý. Karikatürü çizilen bu iki kiþi yüzlerini birbirlerine dönmüþtü. Türk olaný esas duruþta öyle sakin ve pasif bir halde beklerken, Kürt’ü temsil eden kiþi elinde bir tabanca tutuyor ve Türk’e ateþ ediyordu. Kuþkusuz, bugün yaþadýðýmýz böyle bir þey deðil. Kürtler ellerinde silah Türklere ateþ etmiyor. Devlet, uluslararasý çapta bir terör saldýrýsýyla karþý karþýya ve elinde silah olan PKK, Kürtler deðil. Ama bu karikatürü çizen dahil, belli ki bu þiddet ve terör olayýný, Kürtlerle Türklerin çatýþmasý, daha kötüsü, Kürtlerin, eli kolu baðlý Türk halkýna ateþ etmesi gibi göstermek isteyenler var ve bu çok tehlikeli bir durum.

Ýkinci örnek ise Ankara katliamýndan sonra yaþandý. Katliamý gerçekleþtiren kiþi adýna þehirlerde taziye çadýrlarýnýn kurulmasý. Taziye çadýrýnýn kurulmasý da ayný ölçüde korkutucu bir geliþme. Bu kiþinin ailesinin intihar ederken baþkalarýnýn da hayatýna son vermiþ oðlu için bir taziye çadýrý açmýþ olmasýndan söz etmiyoruz. Siyasi bir mesaj gibi, birçok þehirde ve kurumsal bir tavýrdan söz ediyoruz. Siyasi bir sahiplenme, bir katliama imza atmýþ bir kiþi üzerinden, bu çatýþmanýn, Kürtlerle Türkler arasýndaki bir çatýþma olarak sunulmasýdýr tehlikeli olan..

Savaþýn þehirlere taþýnmasýnýn, bizi bambaþka bir psikolojik ortama sürüklemekte olduðunun erken bir zamanda farkýna varýlmazsa, psikolojik ortamý yönetmek ve normalleþtirmek korkarým her geçen gün biraz daha zorlaþacak.