Selahaddin E. ÇAKIRGÝL
Selahaddin E. ÇAKIRGÝL
Tüm Yazýlarý

'Putçu'lar da 'put'larýna 'þirk/ortak' koþulmasýný kabullenmiyor!

Tv. kanallarýnda bazýlarý, saatlerce süren tartýþma programlarý oluyor. -Herkesin kendi anlayýþýna göre- faydalý veya aykýrý konular..

Fýrsat bulursa, bazýlarýna ‘fakir’ de ister-istemez göz atýyor. 4 akþam önce, 5 tartýþmacýnýn bulunduðu bir program vardý HT kanalýnda.. Ayasofya, resmî ideolojinin kutsal bildiði ilkeler veya isimler ve son 150-200 yýllýk tarihimizle ilgili çeþitli konular tartýþýlýyordu.

Üstelik de hiç yeri bile deðilken, o tartýþmacýlardan bir eski m.vekili kiþi, Sultan 2. Abdulhamîd’in ‘ilâhlaþtýrýldýðý’ndan dert yanmaz mý?

Bu kiþi, hani, her siyasî kiþinin bir takým hatalarýnýn olduðundan söz edip, tarihe intikal eden kiþilerin hata veya doðrularýyla birlikte deðerlendirilmesi ve tarihten ancak bu þekilde ders alýnabileceðinden söz etseydi, üzerinde durulabilirdi.

Ama, anlaþýlýyordu ki, siyasî bir ölü kiþiyi ‘put’laþtýranlarýn, kendi ‘ilâhlaþtýrdýklarý kiþi’ye, rakib çýkacaðý, ‘þirk/ortak’ koþulacaðý hayaline bile tahammülleri yoktu. O kiþinin son 100-150 yýllýk tarihe dair diðer deðerlendirmeleri de hep kendi ‘put’unu daha bir yaldýzlamaya ve diðer herkesi ise karalamaya yönelik olduðu için, böyle birisiyle neyi ve nasýl tartýþacaksýn?

**

Bu vesileyle bu tartýþma programlarýna da deðinmekte fayda var.. Çoðu programlarda kanal sahibi sermayenin ve ‘sunucu’larýn kendi programlarýnýn câzib ve çok izlenebilir olmasý için kimleri çaðýracaðýný belirlemeleri ve izlenebilirlik ölçümlerine göre alacaklarý reklâmlarý hesab etmeleri gerekli..

Genelde, hükûmete veya muhalefete yakýn olarak bilinen kanallarýn, o siyasî odaklarca yönlendirildiði sanýlýr. Ama, yarým asra yaklaþan yazý hayatýnda olan bir kimse olarak, direkt siyasî bir hareketin yayýn organý dýþýndaki yayýnlarda, böyle direktif ve dikte uygulamalarýnýn genel bir yöntem olduðuna ihtimal vermiyorum. Ama, bu gibi müdahale ihtimallerinin ‘þüyûu, vukûundan beter’dir.

Ancak, temel yanlýþlýk þu olsa gerek: Genelde, iktidarý destekleyen yazar- çizer kesiminin mutlaka ‘iktidar tarafýndan kurulduðu’; muhalif olanlarýn ise, özgür düþünceli imiþ gibi kabul edilmeleri..

Dahasý, ‘aydýn’ sayýlmak için muhalif olmanýn gerekli olduðu gibi bir kanaatin, özellikle genç nesillerin beyinlerine pompalanmak istenmesi…

*

Bu açýdan yapýlan tartýþmalarda açýklanan fikirleri, -istisnalarý olsa bile- bütünüyle bazý odaklarca dikte olunan görüþler olarak düþünmek doðru olmasa gerek..

Ýstisna deyince..

Meselâ.. Böyle bir istisnaîliði, iktidarýn destekçisi havasýnda, kanaldan kanala koþan ve girdiði tartýþma programlarýnda bir taraftan da, resmî ideolojinin müdafîi görünümünde olan bir ‘politik-leng’ figür hakkýnda söylemek mümkündür. Özel kanallar, bu gibi ‘figür’leri çeþitli hesaplarla davet eder ve o gibiler de kendilerini destekledikleri siyasî gücün sözcüsü gibi gösterebilirler. Halbuki, o gibiler, ‘yumuþak demir’ hükmündedirler ve güçlü bir mýknatýs görünce o tarafa doðru yönelirler ve kendi siyasî veya ideolojik eðilimlerine bu yönelmelerden bir güç devþirmek ümidi içindedirler.

*

Ýdeolojik siyasî hareketler, dar çerçeveler içinde sýnýrlarý keskin duvarlarla çevrilmiþ ilkeler dairesinde hareket ederler; kitle partileri ise, toplumun tamamýný teþkil eden her kesin sözcüsü olmak iddiasýyla ve onlardan birilerine kendi bünyelerinde yer vermeyi tercih ederler.

Buna bir örnek vermek gerekirse..

Süleyman Demirel’in baþbakanlýðý sýrasýnda Meclis’te bir muhalefet m.vekili vardý ve Demirel’e, aðza alýnmayacak kadar çirkin lâflar ederdi. Fakat, o kiþi, bir seçim öncesinde kendi partisinden ayrýlýp Demirel’in partisi’ne geçmek istediðinde, parti içinde bir itiraz dalgasý oluþtu.. Demirel’e itiraz ettiler, ‘Efendim, öyle birisini nasýl kabul edebilirsiniz?’ dediler.

Demirel, ‘Ýyi ya iþte.. Orada durup bizim tarafa havlayacaðýna, bizim yanýmýzda durup o tarafa havlasýn..’ dedi.

Ne tarafa yöneleceði belli olmayan bu gibi tiplerin siyasî arenadaki yerlerini herhalde bu örnek daha iyi anlatýr.