Putin dünyaya ne söylüyor?

Vladimir Putin’in kritik Türkiye ziyareti üzerine konuþmayý sürdürelim. Bunu yaparken de Moskova’nýn dünyaya nasýl baktýðýný daha doðru anlamaya çalýþalým. 

Rusya, dünyanýn yeniden þekillenmesinde belirleyici rol oynamak üzere sahneye çýkmýþ durumda. Bunu yaparken de Soðuk Savaþ döneminin bitiþi, sonrasýnda ortaya çýkan ‘düzen’ ya da ‘düzensizlik’ üzerine son derece sert eleþtiriler getiriyor. Putin’in geçtiðimiz Ekim ayý sonunda yaptýðý bazý deðerlendirmeleri aktaralým ve Rusya’nýn ‘yeni’ dünyaya nasýl baktýðýný görelim:

‘Dünya bugün çeliþkilerle dolu.  Ne yazýk ki mevcut küresel ve bölgesel güvenliðin bizi bu tür çalkantýlardan koruyacaðýna dair herhangi bir güvence veye netlik sözkonusu deðil. Bu sistem ciddi biçimde zayýfladý, parçalandý ve deforme oldu.’

Putin, II. Dünya Savaþý sonrasý kurulan dünya düzeninde, ‘kurucu babalar’ýn birbirine gösterdiði saygýyý öne sürerek, Soðuk Savaþ sonrasýnda ortaya çýkan tek merkezli küresel sistemin, dünyayý büyük çatýþmalarla karþý karþýya býraktýðýný ifade ediyor. Soðuk Savaþ’ýn kazananý olarak kendisini ilan eden ABD’nin, dünyayý kuralsýz ve bir sisteme dayanmadan yönetme arzusunun, bugünkü tablonun sorumlusu olduðunu söylüyor özetle. ABD’nin tavrýný, yeni yetme zenginlerin görgüsüzlüðüne benzetiyor. Þu deðerlendirmesinin de altýný çizelim:

‘Dünya siyasetine dair birbiriyle çeliþen yorumlar ve keyfi suskunluklar dönemine girdik. Uluslararasý hukuk, yasal nihilizmin saldýrýsý sonucunda geri adým atmak zorunda kaldý. Ayný zamanda küresel kitle medyasýnýn topyekün denetimi, arzu edildiðinde beyazý siyah, siyahý da beyaz olarak betimlemeyi mümkün hale getirdi.’

Kuþkusuz Putin, bir bakýma Soðuk Savaþ sonrasýnda yok sayýlan Rusya’nýn öfkesini; diðer yandan mevcut çatýþma ortamýnda kendisine duyulan ihtiyacýn keyfini yansýtýyor bu deðerlendirmelerde. Dünyayý para, medya, tehdit ve þantajla kontrol eden güce, oturup kendimizi gözden geçirelim ve sistemi yeniden kuralým çaðrýsý yapýyor.

Uluslararasý kurumlara, mevcut sisteme ve onun temsilcilerine Türkiye’nin sýkça ve kuvvetle, özellikle son beþ yýlda Cumhurbaþkaný Recep Tayyip Erdoðan eliyle dile getirdiði eleþtiriler, kuþkusuz burada yeniden hatýrlanmalý. Türkiye’nin yakýn coðrafyasýnda ya da ilgi alanýnda ortaya çýkan hemen tüm kriz alanlarýnda Birleþmiþ Milletler ve NATO baþta olmak üzere uluslararasý örgütler yetersiz kaldý. Hatta sorunlarý daha da derinleþtiren roller üstlendi. 

Dünya Bankasý ve IMF gibi kurumlarýn ise bu istikrarsýzlaþtýrmanýn farklý araçlarý olduðunu da dile getirdi Türkiye. Nitekim bu araçlarýn ekonomik baskýsýný reddetttiði andan itibaren, Türkiye’ye yönelik operasyonlarýn peþpeþe geldiðini de not edelim.

Coðrafi olarak kuþkusuz çok daha yakýnýmýzda, ABD merkezli dünya düzeninin iflasýný, sistemin yeniden kurulmasý için kendi varlýðýnýn olmazsa olmaz olduðunu ilan eden bir Rusya var artýk. Kendisinin Soðuk Savaþ döneminde olduðu gibi karþý kutup veya þeytan ilan edilmesine izin vermeyeceðinin de altýný çiziyor.

Ýþte böyle bir Rusya ile Suriye ve Kýrým baþta olmak üzere pekçok konuda neredeyse taban tabana zýt görünen tezlerimizle, ama giderek artan muazzam bir ekonomik iþbirliðinin zemininde biraraya geliyoruz. Þaþýrtýcý sonuçlara hazýrlýklý olalým. Küresel ölçekte þekillenen ve bizi doðrudan vuran kaosu aþmak için Tayyip Erdoðan’dan sürpriz hamleler beklediðimi de not edeyim.

Sadece kiminle ve hangi þartlar altýnda konuþacaðýmýza dair soðukkanlý notlar aktardým size. Ziyaret gerçekleþtikten sonra konuþmaya devam ederiz. (Putin’in 25 Ekim 2014’de Global Research’de yaptýðý konuþmanýn çevirisi için Turquie Diplomatique Gazetesi’nin 15 Kasým 2014 tarihli sayýsýndan yararlandým.)