Putin ve Erdoðan’sýz dünya arayýþý

Rusya’yý devraldýðýnda, “anayasal” olarak Rothschilds bankacýlýk sistemine dahil edilmiþ Rusya Merkez Bankasý’nýn rezervi, 12.6 milyar Dolar’dý!.. Sovyetler’in yýkýlmasýndan sonra Yeltsin’in ABD’nin açýk desteðinde baþa geçirilmesiyle Rusya, bir çeþit “köle devlet” haline getirilmiþ, “oligarklar” üzerinden kurulan yeni vesayet rejimi, Rusya’nýn büyük çöküþe sürüklendiði ortamý oluþturmuþtu. 

Rus ordusu daðýtýldý, bilimsel-teknolojik araþtýrma laboratuvarlarýnýn kapýsýna kilit vuruldu, Ruble’nin deðerini ise Rothschild emperyalizmi belirler hale geldi. Spekülator Soros ise, bizdeki FETÖ benzeri yapýlanmayý “paralel devlet anlayýþý” ile elini-kolun sallayarak kuruyordu. 

Vladimir Putin, böyle bir Rusya’nýn baþýna geçti. 

Bugün güçlü ordusuyla Batý’nýn manevra alanýný daraltan, kasasýnda 367 milyar dolarý olan, bir dönem yýllýk ekonomik üretiminin yüzde 92’sine ulaþmýþ borçlarýný yüzde 17 oranýna düþürmüþ, Rothshildlere tüm borcunu ödemiþ, bankacýlýk sisteminde yürüttüðü “millileþtirme” politikasý ile Londra-Washington hattýnýn Rus ekonomisine müdahalesini önlemiþ Rusya ile karþý karþýyayýz. 

Bitmedi… Geçtiðimiz Salý gününden itibaren Çin’e petrol satýþýný, Çin’in Þangay’da kurduðu petro-yuan ile satan, bir Rusya da var artýk… 

Yani, Batý için, Putin’in günah katsayýsý hayli yüksek!.. Girdiði her seçimi kazanýyor ve 90’lý yýllarda Rus devletinin içine sýzdýrýlmýþ tüm Batý baðlantýlý unsurlarý da sistemli bir þekilde temizliyor,Soros artýk o coðrafyada yok, FETÖ de.. 

Bu nedenle, “Ukrayna-Kýrým bahanesiyle” ekonomik ablukayla karþýlaþtý, þimdi de Rothschildler’in kontrolündeki Ýngiltere’nin öncülüðündeki kampanya ile diplomatik yalnýzlýða itiliyor. 

Batý’nýn derdi belli: Putin’siz bir Rusya’da, eski vesayet rejiminin devamý için hazýr bekleyen bir kadroyu yeniden Kremlin’de görmek istiyor!..

 

Putin-Erdoðan mutabakatý

Erdoðan’ýn devraldýðý Türkiye’yi bilmem anlatmama gerek var mý? Ekonomik açýdan dizleri üstüne “çökertilmiþ”, kurumlarý vesayet rejiminin kontrolünde, bilim-teknoloji kurumlarý iðdiþ edilmiþ, terörle mücadelesini bile oradan buradan binbir rica ile aldýðý çürük-çarýk Heronlara baðlamýþ, alt yapýsý sýfýrlanmýþ bir Türkiye… 

Bugün, bölge coðrafyasýnda yeri geldiðinde Batý’ya kafa tutan, emperyalist vesayet rejimin” kontrolünden her geçen gün biraz daha çýkan, içimize yerleþtirilmiþ vesayet ajanlarýný (FETÖ) deþifre edip temizleyen bir Türkiye’de yaþýyoruz. 

Putin ve Erdoðan her girdikleri seçimi kazanýyorlar, ama Batý’daki siyasi tanýmlarý: Diktatör!..

Artýk þunu iyi anladýk: Sýrtýný seçmen çoðunluðuna dayamýþ ve ulusal çýkarlarý için Batý ile eþit koþullarý arayan her hedef ülkenin lideri diktatör!.. (Diktatör dedikleri þahýs, Varna’da Avrupa Birliði’ne büyük bir kapý araladý ama, bakýn, görmezden geldiler. 1-Diktatörler AB’ye girmek için çaba gösterir mi, 2-Madem Türkiye’deki demokratikleþmeyle bu kadar ilgilisiniz, destek versenize…)

Hedeflerinin ne olduðu bellidir: Erdoðan’sýz Türkiye…

Putin iktidara gelene kadar, Rusya’yý tüm kurumlarýyla kuþatýp, planladýklarý ekonomik çöküntüyle birlikte “Yugoslavyalaþtýrmak” ve daðýlacak devletin zengin kaynaklarýný bölüþmeyi planlýyorlardý, olmadý. 

Erdoðan iktidara gelene kadar, Türkiye’yi hem içerdeki iþbirlikçileriyle hem de çevre kuþatmasýyla bölüp, yeniden yapýlandýrýlacak iki kanadýný da “köle devlete” çevirmeyi düþünüyorlardý, olmadý. 

Özellikle, 15 Temmuz bunun için yapýldý, bu vahim saldýrýda Türkiye’nin Rusya’yý yanýnda bulmasý ise asla tesadüf deðildi. O giriþim gerçekleþseydi, Türkiye, kaþýnacak “Kýrým meselesi” nedeniyle Rusya ile tüm köprüleri atmýþ, ABD’nin (ve PKK’nýn yanýnda) Suriye’de Rusya’ya karþý cepheleþmiþ, bugün de Rus diplomatlarýný sýnýr dýþý eden bir devlet olacaktý!.. 

 

Bürokrasi ve finans sistemine dikkat!

“Baðýmsýz Türkiye” yolunda iki büyük riskle karþý karþýyayýz: “Bürokratik oligarþi” ve “açgözlü finans sistemi…”

Bürokrasi, vesayet rejiminden gelen tüm hastalýklarý taþýmayý sürdürüyor, eyyamcý ve kripto FETÖ’cü kimliðiyle Türkiye’nin hýzlý yükseliþinin fren pedalý görevi görüyor. 

Finans sektörü, yüksek faiz oraný ve yüksek hizmet maliyeti ile Türkiye’yi yükseltmekten çok sömürmeyi tercih ediyor, bu, bütçelerinden bellidir. 

1- Bürokrasiye “Sovyet yapýlanmasý” getiren 1965 tarihli o kanunu deðiþtirmek, 2- Finans sektöründeki Türk ekonomisini Wall Street’e baðlayan “neo-liberal” anlayýþtan uzaklaþýp, düzenleme mekanizmalarýný güçlendirmek zorundayýz. 

Saðlam duruyoruz ama yapacak çok þey var, özellikle “FETÖ ile mücadele bitti” gibi açýklamalara da kulak asmayýn…