Suriye diplomasisinin kazanan tarafý Putin olmuþ gibi bir izlenim var. Suriye yönetimini elindeki kimyasal silahlarý teslim etmeye ikna eden ve bu yolla bir askeri müdahaleyi engelleyen Rusya oldu.
Gayet tabi Suriye’yi ikna edecek devlet Rusya olacaktý, baþka hangi devletin Suriye üzerinde Rusya kadar etkisi var. Dolayýsýyla Suriye konusunun Rusya devreye girmeden zaten herhangi bir yöne seyretmesi mümkün deðildi.
Ancak Rusya ve Putin’in hanesine bu kadar övgü yazmaya gerek olmayabilir. Zira Þam yönetimini kimyasal silah kullanmaya varacak kadar cesaretlendiren ülke Rusya’ydý. Kullanýlan konvansiyonel silahlarýn da Suriye yapýmý olmadýklarý biliniyordu. Kýsacasý Suriye’de yaþanan insanlýk dramýnda Rusya’nýn hiç dahli yokmuþ gibi düþünmek mümkün deðil.
Rusya’nýn Suriye’yi ikna edip diplomasi masasýný öne getirmesi, Putin’i savaþ karþýtý bir pozisyona da sokmuþ gibi gözüküyor. Diðer bir ifadeyle Obama savaþ yanlýsý, dünyayý iþgal etmeye meraklý birine dönüþürken, Putin barýþ yanlýsý oluverdi.
Oysa fiili durum böyle olmayabilir.
Obama’nýn baþarýsý
Obama, deðil Suriye Libya müdahalesine bile taraftar olmamýþtý; öncelikle bunu hatýrlamak gerekir. Fransa ve Birleþik Krallýk askerleriyle Libya’ya koþtuklarýnda, ABD bir anlamda mecbur kalarak bu operasyonda yer almýþtý. Mýsýr’da ise ABD, bir askeri müdahale senaryosu üzerine kafa yormak yerine darbe konusuna eðilmiþti. Dolayýsýyla Obama, Ortadoðu’ya askeri müdahale yapmadan deðiþim yaratýlmasý stratejilerini tercih etmiþti; Suriye konusunda da farklý bir politika uygulamadý.
Muhtemelen Þam yönetimi bu politikayý gayet iyi okuduðu için kimyasal silah kullanabildi.
Ortadoðu’ya yönelik bir askeri müdahaleden sürekli olarak kaçýnan Obama’nýn sonunda bunun olabileceðini dile getirmesi ise savaþ konusunu gündeme getirdi. Ancak savaþý konu etmek, her durumda savaþ yapmak anlamýna gelmez. Obama’nýn olasý bir müdahaleyi dünyaya duyurmasý, Doðu Akdeniz’deki savaþ gemilerinin sayýsýný artýrmasý esasen tam da Suriye’yi ablukaya almak anlamýna geliyordu.
Ablukaya alýnan Suriye olmakla birlikte, Obama daha çok Rusya’ya yönelik bir gövde gösterisinde bulunmuþtu; hala da bu uygulama devam ediyor.
Danýþýklý dövüþ
Obama’nýn savaþ baskýsý olmasa idi, muhtemelen Putin’in Þam yönetimini herhangi bir konuda ikna etmek için uðraþmasý gerekmeyecekti. Taraflar, dolaylý oyuncular üzerinden mücadele edip duracaklardý. Obama uyguladýðý bu politikayla Rusya’nýn Suriye’ye müdahale etmesini saðladý. Ayrýca, Suriye konusunu diplomasiye çeken tarafýn da Rusya olarak görünmesini istedi.
Rusya’nýn ‘iyi polis’ rolünün sorunun çözümü açýsýndan son derece olumlu olduðuna kuþku bulunmuyor. Ancak bundan daha önemlisi, Rusya ile ABD’nin iþbirliðinin deðiþen çehresine de iþaret ediyor.
Putin ve Obama’nýn gazete makaleleri üzerinden birbirleriyle gerilim yaþýyor gibi görünmeleri bile bu yeni durumu açýklar nitelikte.
Ýki lider ‘savaþ-barýþ’ ikilisinin farklý taraflarý gibi gözükme siyasetlerini kararlýlýkla sürdürüyorlar, böylece zaten üzerinde uzlaþmýþ olduklarý Suriye yol haritasýnýn hem Suriyeliler hem de baþkalarý tarafýndan kabullenilmesini saðlýyorlar. Zira iki lider arasýnda ortaya çýkabilecek daha büyük bir gerilimin Ortadoðu’daki her sorunu sýfýr toplamlý oyun haline getireceði diðer oyuncular tarafýndan gayet iyi anlaþýlmýþ durumda.
Kehanette bulunmak yanlýþ olabilir, ama askeri gerilimler için Ortadoðu’ya deðil Uzakdoðu’ya bakmanýn daha uygun olduðu söylenmeli.