Ýngiliz gazeteci Tim Marshall, Coðrafya Mahkumlarý kitabýnda "Putin'in uykularýný kaçýran yer Ukrayna'nýn düzlükleridir." diyordu.
Bugünkü Rus aklýný anlamamýz için biraz geriye gitmemiz lazým. Primakov'un realist dýþ politikasý ve yakýn çevre doktrini Ruslarýn yeniden sahneye çýkýþýný saðladý.
Gençliðinde Pravda gazetesinin muhabiri olarak Ortadoðu'da bulunan Primakov Kiev'de doðmuþ bir KGB ajanýydý. Gerçek adý Yevgeny Finkelstein'dý ancak bu isimle Müslüman ülkelerde rahat edemeyeceði için Yevgeny Primakov adýný almýþtý. Ortadoðu'da bulunduðu sürede Saddam ve Kaddafi gibi liderlerle temas kurabiliyordu.
Sovyetler daðýldýktan sonra Duma'da derin bir sarsýntý vardý. Parçalanmanýn yarattýðý travma Rusya Federasyonu'na acý bir tablo býrakmýþtý. 5 milyon km2 toprak kaybedilmiþti. Baltýklarda ve Karadeniz'de stratejik üstünlük kaybedilmiþti. Hazar, Baltýk ve Karadeniz havzasýndaki doðal kaynaklar kaybedilmiþti. Ýstikrarsýz ve zayýf yeni komþular ortaya çýkmýþtý. Avrupa'ya kara geçiþinde birçok ülkenin aþýlmasý gerekiyordu.
Ýþte burada Primakov'un doktrini öne çýktý. "Batý ile iliþkiler ABD temelinde deðil Avrupa temelinde geliþecektir. Rusya Federasyonu-Almanya-Fransa üçgeni inþa edilecektir. Çok kutuplu dünya tezi desteklenecektir. Ýslam dünyasýyla iliþkiler güçlendirilecektir. Yakýn Çevre politikasý hayati hale gelecektir. Balkanlar ve Orta Doðu'daki krizlerde inisiyatif alýnacaktýr."
Primakov 1996-1998 arasýnda dýþiþleri bakanlýðý 1998-1999 tarihlerinde ise baþbakanlýk yaptý. Hem komünistlerin hem de liberallerin sevdiði Primakov'u popülaritesi sebebiyle Yeltsin görevden aldý. Bir süre sonra ise Putin sahneye çýktý. Primakov 2001-2011 arasýnda Rusya Sanayi ve Ticaret Odasý baþkanlýðý yaptý ve Putin'i destekledi.
Ukrayna-Rusya krizinde taraflar son kartlarýný masaya koyuyorlar. Avrupa Birliði'nin dinamosu Almanya zaten sýcak çatýþma ihtimalinden rahatsýz ve Kuzey Akým-2'nin açýlmasýný istiyor. Macron, bu boþluðu deðerlendirdi ve yaklaþan seçimleri de düþünerek pozisyon almaya çalýþtý. Biden ise Macron'u öne sürerek mesajlarýný iletmeye çalýþtý. Ancak Macron'un Moskova ziyareti dünya kamuoyunda alay konusu oldu.
Soðuk savaþ sonrasý nüfuz alanlarý çatýþmasý yaþamaktayýz. Taraflar kendi havzalarýnda baþkasýný istemiyorlar. ABD, Güney Amerika kýtasýnda Rusya'nýn varlýðýna niye tahammül etmiyorsa Rusya da ayný gerekçelerle karþý çýkýyor.
Putin Moskova'ya sadece 7 dakikada düþebilecek füzelerin yerleþtirilmesini istemiyor. Ukrayna'nýn üyeliðini kýrmýzý çizgi politikasýyla reddediyor. Polonya, Romanya, Yunanistan üsleri ise NATO'yu Ukrayna'yý kurtarmak için teknik olarak kâfi deðil.
AB ülkeleri ve ABD Ukrayna'yý bu gerilime hazýrladý ancak sert güç kullanarak bu krizin bitmesi mümkün deðil. Çatýþma ise farklý araçlarla zaten çoktan baþlamýþtý. Þimdi Avrupa'nýn gazýný kesen Putin, Çin'e sevkiyatýný artýrýyor. Yani Çin'in dev fabrikalarý 24 saat enerji sorunu yaþamýyor.
Putin Almanya çatlaðýndan sonra Türkiye çatlaðý yaratarak NATO'yu yarmak istiyor elbette. Ankara ise oyun içinde oyunu yakýndan takip ediyor. Çünkü mevcut dünya sisteminden her iki lider de memnun deðil. Ortak çýkarlar zaman zaman ortak tutumlarý doðuruyor.
Ukrayna'nýn toprak bütünlüðü tabi ki Türkiye için önemli. Gelinen süreçte Kiev'le Ankara arasýnda stratejik anlaþmalar ve yatýrýmlar planlandý. AB liderlerinin karþýsýnda Erdoðan'ýn anahtar rolü dünya kamuoyunda daha çok konuþulacak.