Türkiye 1974 yýlýnda garantörlük haklarý çerçevesinde Kýbrýs’a çýkarma yaptý. Zira adadaki soydaþlarýmýz Rumlarýn megalo idealarý nedeniyle zulme uðruyorlardý ve sonunda Türkiye onca yokluða raðmen Kýbrýs’a çýkarma yaptý.
Kýbrýs Barýþ Harekatý Türkiye’yi ekonomik olarak çok geriye düþürmüþ olabilir. O gün Libya’nýn ambargoyu delmesi ile ancak silah bulabilen Türkiye, müttefiklerinin yoðun baskýsýna maruz kalmýþtýr ve fakat Kýbrýs’a çýkarak 1923’ten sonra ilk kez Anadolu dýþýna taþmýþtýr. (Hatay’ýn Türkiye’ye katýlmasý baþka bir baðlamdadýr)
Kýbrýs Barýþ Harekatý sýrasýnda ve sonrasýnda Türkiye’nin hem NATO hem diðer müttefikleri tarafýndan nasýl köþeye sýkýþtýrýldýðýný, nasýl tehdit edildiðini biliyoruz. Ve o dönem ile birlikte yerli silah sanayi ve savaþ ekipmanlarý konusunda nasýl mücadele edildiðine de þahidiz.
PKK/PYD koridoruna karþýyýz
Suriye iç savaþýnýn kritik aþamasýndayýz. Türkiye “ýlýmlý muhalefet” olarak nitelendirdiði gruplara ilk günden bu yana destek veriyor.
Son dönemde “Rojava romantizmi” ile geliþen ve güneyimizde bir PKK/PYD devletine dönüþme riski olan bölgenin Akdeniz’e baðlanmasý meselesinde Türkiye yüksek perdeden itirazlarýný sýralýyor.
Tam da böyle bir süreçte 24 Kasým’da Rus savaþ uçaðýný sýnýr ihlali nedeniyle düþürdük. Ýþte o kriz ile birlikte Türkiye’nin savaþ kabiliyetini, savunma kabiliyetini ekipman olarak sorgulama noktasýndayýz.
O günden sonra Suriye’deki DAEÞ mevziilerine yönelik hiçbir hava harekatý gerçekleþtirmediðimizi de hatýrlamak gerekir.
Bayýrbucak'a gerekirse harekat yapýlmalý
Bayýr Bucak Türkmenleri ile ilgili bu köþede daha önce yazýlar yazdým.
“Türkiye, Bayýr Bucak’ý ilhak etsin” de diyen benim…
“Ankara anlaþmasýna göre Suriye Türkmenlerinin garantörü hala Türkiye’dir” diyen de benim. (Sözün burasýndaTürkmendaðý’nda önceki gün þehit düþen MHP Fatih Ýlçe Baþkan Yardýmcýsý Ýbrahim Küçük’e rahmet diliyorum. Dün onu Fatih camiinden ahirete uðurladýk. Mekaný cennet olsun.)
Þimdi geldiðimiz aþamada, savaþ kabiliyeti açýsýndan ekipman eksiklerimizi bilerek…
Kýbrýs Barýþ Harekatý sýrasýnda müttefiklerimizin uyguladýðý ambargoyu hatýrlayarak…
Yeni bir önerim olacak.
Cenevre görüþmeleri istediðimiz þekilde geliþmez ise…
Özellikle PKK/PYD koridoru konusunda Türkiye’nin tezleri ve çekinceleri kabul görmez ise Suriye’ye askeri harekat öneriyorum.
Çünkü PYD, Türkiye’nin haklý itirazý sonucunda doðrudan deðil ama bir hülle maharetiyle Cenevre’ye dahil edildi.
Demokratik Suriye Meclisi masada olacak. Demokratik Suriye Meclisi’nin içinde PYD’de de var.
PYD fiziki olarak masada yok ancak ruhu orada!
O halde, o masadan Türkiye aleyhi bir karar çýkma olasýlýðý var.
O zaman önerimi tekrarlýyorum. Türkiye garantörlük kapsamýnda Bayýr Bucak’a harekat düzenleyebilir.
Rusya’yý karþýmýzda bulabiliriz.
Müttefikimiz Amerika bize silah ambargosu uygulayabilir.
Birleþmiþ Milletler'de aleyhimize karar çýkartýlabilir…
Lakin “göbeðimizi kendimiz kesmemiz gerekiyorsa” bunu da yapmaktan geri durmamalýyýz.
Türkiye tezlerinin özellikle güney sýnýrýmýz ile ilgili kýsmý kabul görmezse bu kriz çok güçlü bir þeklide sýnýrlarýmýzýn içine yansýyacaktýr... Zaten kýsmen yansýmaktadýr da!
Türkiye sýnýrlarý içindeki terörle mücadelesinde büyük bir baþarýya imza atmýþtýr. “Þehir savaþý” konseptine göre hendek, çukur, dehliz, snaypýr ve bubi tuzaklarý üzerinden baþlatýlan terör, güvenlik güçlerinin muazzam baþarýsý ile sona gelmiþtir.
Yoksa, HDP’lilerin daha önce þýmarýkça tutumlarýnýn bugün Baþbakan Davutoðlu’nun Meclis koridorunda önünü kesmeye varan cüretkarlýðý evrilmesi mümkün müydü?
Þimdi sýra, sýnýrýmýzýn öbür tarafýndaki terörle mücadelededir.
Türkiye, Kýbrýs Barýþ Harekatý’ndaki gibi kendi göbeðini kendi kesmek durumunda kaldýðýnda, “ekipman eksiðim var” endiþesi ile müdahaleden geri durmamalýdýr.
Aksi takdirde uzun vadede çok daha büyük kayýplar yaþayacaðýmýz muhakkaktýr.
Ha Gülen ha Ruhani yersen adý 'dinlerarasý diyalog'
Ýran Cumhurbaþkaný Hasan Ruhani, Vatikan’da Papa ile bir araya gelip “Benim için dua edin” demiþ. Aslýnda Ruhani ile Papa’nýn buluþmasýnýn bir benzerini biz daha önce de gördük. Bir zamanlar “dinlerarasý diyalog” adý altýnda Papa ile görüþen biri daha vardý. Fakat iki eksiði vardý onun: Sakal ve sarýk.
Fethullah Gülen, bugün Hasan Ruhani’nin yaptýðýnýn bir benzerini yýllar önce yaptý. Aslýný sorarsanýz, Gezi, 17/25 Aralýk darbe süreci tamamlanabilseydi… Belki de bugün Hasan Ruhani ile Papa’yý ziyarete gidenlerden biri yine Fethullah Gülen olabilirdi! Hem de Türkiye’yi temsilen!
Abarttýðýmý sanýyorsanýz, dünün Ýran düþmanlarýnýn bugün nasýl Ýran yandaþý olduðuna bir bakýn yeter!