Gol aslýnda biraz geç geldi ama; Beþiktaþ bu süreyi telaþa kapýlmadan, sinirlenmeden, kendi tasarladýðý düzenini sürdürerek, hep maç içinde kaldý. Oysa karþýlýklý faullerde, Beþiktaþ’ýn aleyhine oluþan ters kararlar yüzünden, hakeme kýzýp oyun disiplininden kopabilirdi. Bu hataya düþmedi.
Hatta kendisi hiç pozisyon üretemezken, Rize iki atakta neredeyse golle buluþacak noktaya gelmesine raðmen, hiç telaþlanmadý. Tedirgin olabilirdi. Zaaf göstermedi. Bence esas baþarý burada!
Konuk takým iyi direndi, hatta diþlerini gösterdi. Rakibinin orta sahada gereksiz ve amaçsýz þekilde top çevirmesi sýrasýnda kaptýðý toplarla, etkili sokuldu. Cenk’in rakip savunma içinde hiç deplase olmayan, sürekli sabit kalan tavrý; kolay kontrol edilmesini saðladý. Arkadaþlarý da, onu açýða çýkaracak giriþimlerde bulunmadýðý için, forveti devre dýþý kaldý.
Evet, Beþiktaþ sinirlenmeden, telaþlanmadan ve oyun disiplininden kopmadan oynuyordu ama; beklenen gol sadece bunlarla gelmez. Bir ataðýný ilk kez seri, keskin, sert ve organize paslarla tamamladýðýnda, nihayet Gökhan’ýn golü geldi. Etkili þut atmadan, pozisyona girmeden, savunma arkasýna sarkmadan iyi oynamanýn anlamý yok ki!... Gol olursa, efektif oynamýþ sayýlýrsýn.
Rakibi kolay çözememiþ olmak, kendi saha ve seyircisi önünde sýkýntýya da neden olmadý deðil... Gerçi seyirci, maçýn skorundan son derece emin/coþkulu/keyifliydi. Onlar da golün biraz geç kalýþýna kafayý takmadý. Hatta gol sonrasýnda, Rize’nin sonuç arayan tehlikeli sokuluþlarýný bile dert etmediler. Maçý, sanki takým 4-0 öndeymiþ gibi mutlu bir havada izlediler. Mücadelede biraz kendi kafasýna göre oynayan Quaresma; oyundan alýnýþýnda gene öfkeli/huzursuz/tepkili davranýþlar sergiledi. Adam uslanmýyor. Yeter!