Bugün paþa gönlüm biraz yalakalýk etmek istiyor.
Onun için, hazýr denk de gelmiþken oturup þu “RTE kîni ve nefreti” nereden ileri geliyor suali üzerine iki satýr îmâl-i fikreylemek geldi içimden.
Pek de eðlenceli bir konu olmadýðý için, sýrf zabýtlara geçmesi amacýyla, nisbeten telgraf üslûbuyla sýralamayý deneyeceðim:
- Çeteler geniþ ölçüde yokedildi.
- Finans sektörü geniþ ölçüde toparlandý ve Türkiye, dilenci devlet pozisyonundan, yeryüzünde muhtaç ülkelere kalkýnma yardýmý yapan dördüncü ülke sýrasýna girdi.
- Þâyân-ý dikkat bir ekonomik geliþme trendi yakalandý.
- PKK/Kürd Problemi, yüzde 50’den epeyi yüksek bir oranda hallolundu.
- Ýçimizde bulunan ve Ýsrâil ile kucak kucaða, dudak dudaða Türkiye’nin canýna okumak isteyen üniformalý ve üniformasýz alçaklara hadleri bildirildi.
- Türkiye’yi behemehâl savaþ düzeyinde bir silahlý çatýþmanýn içine çekerek bütün gücünü oraya yöneltmesi ve böylece diðer tehlikelere karþý meflûç kalmasý tuzaðýný kuran ve geniþ ölçüde bir önceki maddede zikretdiklerimle “identique” olan hýyânet odaklarýnýn çanýna ot týkandý.
- Ve nihâyet Türkiye, onyýllarca süren bir gaflet ve hattâ dalâlet uykusundan uyanarak “Batýlý Dostlarý”nýn (!) dikte etdiði “ezik köle sadâkati” nevrozundan kurtulup kendi öz dýþ politika önceliklerini hatýrlamak ve bunlarýn gereðini uygulamak yoluna yöneldi
Bütün bu baþarýlanlarý yok saymak, o bir yana küçümsemek demek, eðer kasdî bir nankörlük deðil ise, en azýndan bir tür hamâkat alanýna girer.
Yukarýya sýraladýðým ve aðýr yenilgilere uðradýklarýný not etdiðim unsurlarýn tabii ki birer dýþ ayaklarý da var. Yâni RTE yýllardýr sâdece “hâne halký”ndan bir dizi haytayla uðraþmýyor, onlarýn “komþu evler” hattâ bayaðý “uzak mahalleler”de oturan azmettirici ve destekleyicileri ile de boðuþmak zorunda kalýyordu ve hâlâ kalýyor. Çünki, ummadýklarý bu direnç ve üstelik karþý hamleler yüzünden afallamýþ ve kýsmen gardlarý düþmüþ olmasýna raðmen, onlar da Türkiye gibi yaðlý bir lokmadan öyle kolay kolay vazgeçeceðe benzemiyorlar.
Eh, ben de olsam, tam kendimi sofraya oturup peçeteyi boynuma dolamýþ ve çatalýmla býçaðýmý elime almýþ farzederken aç açýna kaldýrýlýp kapý dýþarý edilmeyi öyle güm diye kabullenemezdim doðrusu!
Demem o demek ki öfkelenir, hýrslanýrdým, söylenirdim, hiç deðilse pes perdeden biraz mýy-mýy ederdim.
Nitekim edenler ediyorlar da...
Ýnanmayan dýþ basýný izlesin!
Burada benim aðzýmý açýp da müdâfaa bâbýnda tek kelime söyleyemeyeceðim husus,
Ýktidar Partisi ve yöneticilerine dâir yolsuzluk, çalýp çýrpma iddialarýdýr.
Hani derler ya, bâzý þeylerin þüyû’u vuqû’undan beterdir diye; iþte bu da tam öyle bir mesele!
Ben burada, doðru olup olmadýklarýný kendi imkânlarýmla kat’iyyen saptayamayacaðým iddialar konusunda nasýl görüþ beyân edeyim?
Burada söyleyebileceðim, hem de kesin bir ýsrarla söyleyebileceðim tek husus; baþda RTE olmak üzere bütün ilgililerin, iddiayý derhâl adlî makamlara tevdî ederek titizlikle araþtýrýlmasý için de ellerinden gelen her türlü desteði saðlamalarý mecbûriyetidir.
Böyle bir durumda hiç bir politikacý, hele RTE gibi mümtaz mevkýyde bulunan politikacýlar, baþka tarzda davranamazlar!
Kaldý ki ayrýca bir de bu bâdireden yüzünün akýyla çýkmýþ bir RTE’nin elde edeceði “üstüne üstlük” prestiji tasavvur ediniz!
Milletçe bir sonraki bölüme kilitlenmiþ bekliyoruz!
DÜZELTME: Birkaç gün önce “Türkiye’de sol saðdýr, sað ise sol.” sözünün Cemil Meriç’e âid olduðunu kaydetmiþdim. Yanýlmýþým. Ýdris Küçükömer’e âid olduðunu bir dizi okuyucum derhâl belirtdi. Ne mutlu benim gibi kaliteli okuyuculara sâhib olana!
Hepsine buradan bir kere daha teþekkür ederim.
Ha, unutmadan: Cemil Meriç Aðabeyimizin de güzel bir sözü varmýþ ki ben de bu vesîleyle öðrendim:
“Türk Milleti iki bölüme ayrýlýr: Nâmuslular ve nâmussuzlar.”