Yukarıdaki fotoğraf, Mısır’lı düşünür Zeynep Gazali ile öğrencisi ve Dr. Seyyid Kutup’un kız kardeşi Hamide Kutup’un 1965 yılında tutuklandıkları gün çekilmiş. Gazali 47 yaşında, Kutup’sa henüz 28’inde. 10 yıla mahkum oldular, 6 yıl çile doldurup çıktılar 1971’de. Suçları, İhvan-ı Müslimin’den olmaktı, Seyyid Kutup’un talebesi ve yoldaşı olmaktı. Gazali’nin zindanda kaleme aldığı bir tefsiri var; Nazarat-ı fi Kitabillah. Biz onu dilimize çevrilen “Zindan Hatıraları”ndan tanıyoruz. Zeynep Gazali’nin yukarı kaldırdığı şu baş parmağına bakar mısınız? Müslüman kadının izzet ve onurlu duruşu işte orada duruyor. Hamide ise öğretmeni ve ağabeyi Seyyid Kutup’un aynı celsede aldığı idam kararını gözyaşlarını sildikten sonra o pak alnına şehadet temennisiyle kaldırıyor. Unutmayın diye yazıyorum: Bu kadınlar, öncülerimiz, annelerimiz, kız kardeşlerimizdir. Tanımanızı istedim...
Bu fotoğrafsa evvelki gün çekildi. Halkın seçtiği Başbakan Mursi’ye karşı girişilen darbeyi kabul etmediği için Rabia Meydanı’nı dolduran kız öğrenciler parmaklıklar ardında. Geçtiğimiz 120 gün içinde Mısır’da darbeye karşı çıktığı için öldürülenlerin sayısı 3 bin 533, yaralananlarsa 11 bin 520 kişi. Demir kafesler içinde mahkemeye çıkarılan 21 kızdan 14’ü, 11 ila 15’er yıla mahkum oldular, içlerinde 20 yaşında olan yok, 7’si ise 15 yaşında! Hepsi de üniversite ve lise öğrencisi... Resimde Rabia işareti yapan kız, şehit Esma Biltaci’nin kuzeni, Teknoloji fakültesi 1.sınıf öğrencisi. İşaret parmağına dikkat ettiniz mi? Bir tespih taşıyor. “Ya Vekil Ya Allah” diyorsa şayet, zalimlerin yandığı gündür! Rabia’nın kızları avukat istemiyor. Çünkü onların haklarını müdafaa edecek Vekilleri Allah’tır...
Dikkat: Yeryüzünde Allah’tan başka bu kızları kimdir gören ve işiten? “Benim” dediğinizi duyar gibiyim. Türkiye’deki Rabia Gençliğinden başka kimse duymuyor onları çünkü... Yeryüzünü pespaye bir sessizliktir sarmış... Bu kızların hakkını dünyada sadece bir lider soruyor: Başbakan Recep Tayyip Erdoğan! Türkiye’yi istenmeyen ülke ilan etti Mısır Cuntası... Tersi olsa ağlamalıydık!
Onlar demir kafeslerde olsa bile, sesleri aramızda. Saraçhane’de, Erzurum’da, Kayseri’de, Diyarbakır’da...
Unutmayın diye yazıyorum: Şu bembeyaz kızlar, Hz.Yusuf’un kızları, o zindanlardan çıkıp, günü geldiğinde mührü tutacak ellerdir onlar. Öncülerimiz, kız kardeşlerimiz. Tanımanızı istedim.
Örtüleri hürriyetin, onurun ve iffetin sancağı...
Direnişleri, masumiyetleri, haysiyetleri ayet tefsiri: “Diri diri toprağa gömülen kız çocuğuna suçun neydi diye sorulduğunda”... Zalimler, Allah’a nasıl hesap verecek?
