Racon meselesi ve medya

Cumhurbaþkaný Erdoðan, genel baþkaný seçildiði günden beri AK Parti’yi 2019 seçimlerine, Türkiye’yi ise AK Parti iktidarý eliyle 2023 ve 2071 hedeflerine hazýrlamaya çabalýyor.

Bu amaçla, parti kamuoyunun dikkatle, muhalif çevrelerin iþtahla takip ettiði tespit ve uyarýlar da yaptý. Bunlarýn baþýnda “metal yorgunluðu” geliyor.

Ýstanbul’da önceki gün yaptýðý “racon” açýklamasý da bana kalýrsa böyle bir ilandý. Çünkü medya, racon ikazýný medyadaki bazý isimlere yapýlmýþ gibi yorumlasa da bence mesajlarýn yöneltildiði hedef kitle birden fazla. Evet, kendisi adýna “racon kesen”leri boþa düþürüyor ama asýl parti teþkilatýna, tabanýna ve muhalif kesimlere “benden ve sözcülerimden duymadýðýnýz hiç bir söze itibar etmeyin, beni baðlamaz” da diyor.

Bakýn aynen þöyle konuþuyor Erdoðan:

“Kardeþlerim, zaman zaman kamuoyunda, medyada, partimiz içinde kesinlikle arzu ve tasvip etmediðim tartýþmalarýn yaþandýðýna þahit oluyoruz. Genellikle sosyal medya hesaplarý veya kimi köþe yazarlarý üzerinden baþlatýlan bu tartýþmalarda, birilerinin þahsýmýn adýna adeta racon kestiði, herkese ayar vermeye çalýþtýðý anlaþýlýyor.

Burada bir kez daha açýk ve net olarak ifade ediyorum; benim, milletimle, partimle paylaþacaðým bir düþüncem, bir teklifim, bir hissiyatým varsa, bunun yollarý bellidir. Kimsenin racon kesmesine de ihtiyacým yoktur. Eðer racon kesilecekse, bu raconu bizzat kendim keserim. Bu da böyle bilinmeli.

Cumhurbaþkanlýðýyla ilgili hususlarda Cumhurbaþkanlýðý sözcümüz, hükümet meselelerinde Baþbakanýmýz ve hükümet sözcümüz, partiyle ilgili konularda da parti sözcümüz gereken açýklamayý yapýyor. Þahsýmýn ve sözcülerimin dýþýnda yapýlan hiçbir açýklamanýn benimle, partimle ilgisi yoktur. ‘Efendim þu köþe yazarý þöyle, þu köþe yazarý böyle yazmýþ, þu yazarýn Cumhurbaþkaný ile þöyle dostluðu var.’ Hiçbirisi beni baðlamaz. Bunlara da ihtiyacým yok. Ben derdimi anlatmaktan aciz de deðilim.”

AK Parti kulislerini takip eden gazeteciler bilir. Cumhurbaþkaný'nýn tarif ettiði durum dolayýsýyla Parti içinde ciddi bir rahatsýzlýk vardý. Rahatsýzlýðýn zaman zaman farklý isimlerce Cumhurbaþkaný’na iletildiði, onun da bahsi geçen kiþilerle ilgili “tanýmýyorum/bir kez gördüm, adýma konuþamaz” dediði biliniyordu.

Cumhurbaþkaný Erdoðan’ýn partisine yeniden format attýðý þu günlerde, durumu bu netlikte ve sertlikte vuzuha kavuþturmasý partilileri rahatlatmýþ görünüyor.

Fakat biliyoruz ki medya-siyaset iliþkisindeki sorun raconcularla sýnýrlý deðil.

Medya-siyaset iliþkisi, geçiþkenliði sebebiyle dünyanýn her yerinde sorunlu bir alandýr.  Türkiye'de de basýn tarihi bunun örnekleriyle dolu. Lakin yakýn dönem için de þu üç durumdan bahsedilebilir.

Ýlkini, öteden beri var olan ama AK Parti iktidarlarý döneminde sömürge valiliðine dönüþen "vesayet denemeleri" oluþturuyor. Bu kategoride, medya ya da akademide edindikleri itibar ya da þöhreti kullanarak iktidara medya üzerinden siyaset dayatanlar var.

Ýkincisi bir tür "fýrsatçýlýk". Gazetecilik -Alper Görmüþ'ün ifadesiyle- bir "temas ve mesafe mesleði" lakin gazeteci sýfatýyla kurduklarý iliþkileri þahsi kazanýma çevirmeye kalkanlar sýkýntýlý ve ayýplý bir durum yaratýyor.

Üçüncüsü ise ahlaki olmaktan çok kriminal: Medyanýn operasyon alanýna çevrilmesi. Bunlar kimlerdir, hangi güç odaklarýnýn hizmetindedirler? Çýplak gözle tespiti ve takibi zor. Ama Türkiye'nin yoðun bir saldýrýya maruz kaldýðý, FETÖ'nün operasyon gazeteleri çýkarmaya baþladýðý tarihlerden ve biraz geriden bakýldýðýnda medyada aniden varlýk gösteren ama gazeteci geçmiþleri olmadan bilgi-algý-olgu-duygu oluþum süreçlerinde aktif hale getirilen ve sureti haktan görünüp kendisini Hükümet-AK Parti-muhafazakar kesimin sözcüsü ilan edenlerin varlýðýný doðal ve saðlýklý bulmak ne kadar mümkündür?

Hele de Türkiye her alanda operasyona maruz kalýrken ve muhalif medyanýn tarlasý -bile- bu amaçla her türlü sürülmüþken "hükümete yakýn medya"nýn operasyonun dýþýnda kaldýðýný düþünmek fazlaca saflýk olmaz mý?

Bütünüyle kuþkudayým.