Ferudun Niğdelioğlu
Ferudun Niğdelioğlu
Tüm Yazıları

Raconsuz futbol çağı

Beşiktaş-Galatasaray derbisinin kazananı Galatasaray oldu. Derbide iki takımın oynadığı futbolun kalitesinden çok, maç sonrasında Galatasaray'ın sosyal medya paylaşımı ve bu paylaşıma Beşiktaş Kulübü'nün verdiği tepki konuşuldu. Bir kere daha gördük ki, diğer kulüplerimize örnek olmasını beklediğimiz büyük kulüplerimizin yönetimleri henüz ergenlik çağlarını geçip olgunlaşamamış. Galatasaray şampiyonluğu kaybederse bu iletişim seçimi yüzünden olduğunu hatırlamalı. Çünkü öyle bir kin ve nefret tohumu ektiler ki ülkede herkes karşı safa geçti.

Nerede geçmişin büyük başkanları ve yönetimleri, nerede bugünküler?

Süleyman Seba hayatta olsa Galatasaray yönetimi böyle bir paylaşım yapmayı aklından geçirir miydi?

Ya da Alp Yalman-Faruk Süren Galatasaray'ın bugünkü başkanı olsaydı Galatasaray böyle bir paylaşım yapar mıydı?

Tabii ki böyle bir şey asla olmazdı. Futbolda bu gibi büyük adamların gidişiyle racon değişti.

Bu konunun müsabaka sonrasında bu kadar yoğun tartışmaya açılmasının bir başka nedeniyse Beşiktaş'ın sahaya sürdüğü takıma eski yönetim zamanında alınmış yanlış parçalarının, yeni yönetim tarafından devre arasında doğruları ile değiştirilmemiş olmasından da kaynaklandığı inancındayım. Beşiktaş tarafınca maç sonrasında yaratılan gerginlikle yapılmak istenen bu gerçeklerden kaçış stratejisi de olabilir. Her ne olursa olsun, bunlar artık görmeye alıştığımız kısır çekişmeler.

DEMİREL'E YAPILAN AYIP

Fenerbahçe ise Hatay deplasmanında doğru kadrosu ile kolay bir galibiyet elde etti. İsmail Kartal, belli ki kupadan elenişin ardından doğru olanı yaparak yenilgiden kendisine dersler çıkarmış. Sakat Fred'in de iyileşmesi ve takıma katılmasıyla birlikte Fenerbahçe'nin geniş kadrosunun gücü bir kez daha ortaya çıktı. Maç sonrasında özellikle Volkan Demirel'e yöneltilen sosyal medya eleştirileri de bu sezonun yeni akım kulüp kurumsal iletişimlerinin adeta bir örneği. Artık alıştık ve bıktık!

Galatasaray maçlarının ardından rakibin teknik adamları ve futbolcuları Fenerbahçe tarafından; Fenerbahçe'nin maçlarının ardından ise rakibin teknik adamları ve futbolcuları Galatasaray tarafından maç satmak ile suçlanıyor. Bu süreçleri başlatanlar da hep aynı trol hesaplar. Trol hesaplar onlara para ile işveren kurumsal kulüp yapıları olmasa ayakta kalamazlar. Onları ayakta tutan, kazanmak için fıtrat tanımayan ergen kulüp yönetimleridir. Özetle spor ve teknik konuşulması gereken yerler, ergen yönetim zihniyeti ve trollerce işgal edilmiştir.

FENERBAHÇE'YE TEŞEKKÜR

Gelelim Türk Futbolunun geneline. Yayın hakları 218 milyon USD (KDV dâhil) Bein'e 3 sezonluk süreyle bir kere daha satıldı. Hayırlı uğurlu olsun. Aziz Yıldırım'ın Kulüpler Birliği Başkanlığı döneminde alınan 500 milyon USD'den, Ali Koç'un Kulüpler Birliği Başkanlığı döneminde alınan 218 milyon USD'ye...

Rakamda büyük bir düşüş olsa da her iki ihalenin yapıldığı dönemleri kıyaslarsak, ekonomik parametrelerin ve futbolun kalitesinin aynı olmadığı gerçeğini göz ardı etmeyelim. Türk Futbolunda yayın haklarının kulüplerin lehine olacak biçimdeki satış başarısı böylece iki Fenerbahçe Başkanına nasip oldu. TFF'nin de, diğer kulüplerin de Fenerbahçe'ye ve başkanlarına bir teşekkür borcu var.

Bu konuyu bir espri ile sonlandırıp günümüzün güzel geçmesine vesile olayım. Fenerbahçe eski yöneticisi Burhan Karaçam bugün görevde olsaydı 500 milyon USD'yi o günkü düşük TL kurundan çarpar, 218 milyon USD'yi ise bugünkü yüksek TL kurundan çarpar ve sonuç olarak "Bugünkü Kulüpler Birliği eskisinden daha başarılı" derdi. Ha diyeceksiniz ki, "Olur mu öyle bir hesap şekli?" Neden olmasın? Fenerbahçe'nin eski yeni borçları bu şekilde sunuluyor.

İnanan da buna inanıyor...

HABERİMİN ARKASINDAYIM

Geçen hafta MHK'nin haberimi yalanlaması ile ilgili de birkaç sözüm olacak. Adım verilmeden yapılan açıklamaya konu haberimde Fenerbahçe-Kasımpaşa maçında VAR hakemine "ulaşılarak" Jayden Oostervalde'ye yapılan penaltıyı müsabaka hakemine bildirmemesi sebebiyle uyarıldığı ile ilgiliydi. Benim Taktikmania kanalındaki açıklamalarım daha sonra bu köşede yayınlanan yazımda da aynı şekildeydi fakat bir ilave ile yayınlandı. İlave edilen husus, müsabakanın yardımcı hakemi Aleks Taşçıoğlu'nun maçın son saniyelerinde Intercom vasıtasıyla müsabaka hakemine faul uyarısı yaptığı, buna karşın ilgili hakemin bu uyarıya kulak asmadığıydı. MHK açıklaması benim haberimin ilk bölümü ile ilgiliydi, haberimin ikinci bölümüne ise MHK tarafından bir cevap verilmemişti. Ben haberimin arkasındayım. MHK'nin "Evet müsabaka sırasında VAR hakemine ulaşılmış ve uyarılmıştır" demesini bekliyorsanız çok saf olmalısınız. VAR protokolüne dayalı açıklama gayreti ise idareyi maslahat.

Unutmadan, Intercom konusunda da MHK'nin bir açıklama yapması gerekmez mi?

Açıklama falan yapamazlar, kayıtları da çıkaramazlar. Çünkü benim haberim doğru. Bu konuya ilişkin bir konu daha dikkatimi çekti. Bunu da sizlerle paylaşayım. TFF'nin ve özellikle de MHK'nin doğruluğuna, dürüstlüğüne dair sosyal medya paylaşımları ile gündeme gelen TFF'nin ve MHK'nin güvenilmez olduğu için istifa etmesi gerektiğine dair kendini Fenerbahçe yönetiminden daha fazla öne atan bir gazeteci kardeşimiz, MHK'nin yaptığı bu açıklama ile benim haberimin yalanlandığını ve özür dilemem gerektiğini yazmış. Kendisine 'Sen çocuk musun?' diye sormakla yetiniyorum.

Son olarak, Sadettin Saran'ın 'Tuttur' isimli resmi sanal bahis sitesini ve Saran Holding'e ait yatırımlarını satışa çıkarmaya karar verdiği iddiasına yeniden dikkat çekmek istiyorum.

Bu hamlenin başkanlık adaylığıyla ilgisi olmadığı düşünülebilir mi? Belli ki Saran adaylığı ciddiye alıyor ve benim bu sütunlardan uyardığım gibi arkasında iz bırakmadan başkanlık yarışına soyunmak istiyor.

Ne diyelim hayırlısı olsun.