Somali’nin baþkenti Mogadiþu’da Türk Heyeti’nin kaldýðý otele bombalý araçla intihar saldýrýsý yapýldý. Saldýrýda beþ Somali vatandaþý hayatýný kaybetti. Saldýrýnýn El Þebab adlý radikal Selefi örgüt tarafýndan yapýldýðý yönünde kanaat oluþtu. Bu örgüt daha önce de Somali’deki Türk Büyükelçiliði’ne saldýrýda bulunmuþtu.
Daha önce IÞÝD Türkiye’nin Musul Büyükelçiliði’ni basarak elçilik çalýþanlarýný rehin almýþtý. Sultanahmet’te intihar bombasý eylemi yapan kadýnýn IÞÝD baðlantýlý olduðu yönünde kanaatler var. Eðer bu üç eylemi bir arada düþünürsek, “radikal Selefi örgütler” Türkiye’yi ne düzeyde hedef alabilir sorusu anlamlý hale gelir.
IÞÝD, El Þebab, El- Kaide gibi radikal Selefi örgütlerin Erdoðan ve Davutoðlu tarafýndan yönetilen Türkiye’yi “aktif hedef” haline getirip getirmemesi dört parametre ile iliþkili.
Öncelikle bu örgütlerin yönetici eliti, Türkiye’ye saldýrýlarý meþru hale getirebilirler mi? Galiba bu sorunun cevabý evet. Çünkü bu örgütlerin zihin dünyalarý siyah beyaz. Harici tarzlarý ile kolayca tekfir edip, dýþlayýcý olabiliyorlar. Bu sebeplerle de, hem Türkiye’yi hem de Erdoðan/Davutoðlu ikilisini düþmanlaþtýrmalarý zor deðil.
Ýkincisi, Türkiye’ye geliþtirecekleri tutum Ýslam dünyasýndan aldýklarý tepkiler ile de iliþkili. Erdoðan/Davutoðlu önderliðindeki Türkiye’nin Ýslam Coðrafyasýnda derin bir meþruiyeti var. Geniþ halk kitleleri Erdoðan ve Davutoðlu ikilisini sevip saygý duyuyor. Filistinliler Erdoðanlý bir Türkiye’ye yakýndan sempati duyuyor. Bu sebeple bu örgütlerin Türkiye karþýtý halleri için halklardan onay almalarý veya Türkiye karþýtý eylemlerini meþru hale getirmeleri zor.
Radikal Selefi gruplarýn Türkiye’yi hedef alýp almamalarýný belirleyen diðer bir unsur ise, Türkiye içinde veya dýþýnda Türkiye ile çatýþma içine girmektir. Bu durum ya Türkiye’nin Suriye içinde güvenli alanlar oluþturma için eyleme geçtiðinde veya Türkiye içinde bu örgütlerin eylem yapmasý durumunda oluþur. Eðer böyle bir fiili durum olursa, sýcak ve aktif çatýþma süreci oluþabilir.
Radikal Selefi örgütlerin Türkiye ile aktif bir mücadeleye girip girmemelerini belirleyecek dördüncü unsur ise “vekalet savaþlarýdýr”. Vekalet savaþý yürütmek, bir örgütün bizatihi kendi gerekçeleri ile deðil de, kendilerini etkileyen daha büyük bir gücün etkisiyle mücadele etmesidir. Örneðin IÞÝD veya El- Kaide’nin bölgedeki baþka bir devletin aracý haline gelerek Türkiye ile aktif mücadeleye girmesidir.
Vekalet savaþýný diðer bir formu ise taþeronluktur. Özellikle bombalama veya intihar türü eylemlerde, bu türden örgütlerin birimleri yabancý istihbarat örgütlerinin taþeronu haline gelebilirler. Ýnancý uðruna kendini feda ettiðini düþünen bir intihar bombacýsýnýn pimi, karþýt olduðu bir ülkenin istihbarat elemanýnýn elinde olabilir.
Tüm resmi bir araya getirdiðimizde, radikal Selefi örgütlerin Türkiye karþýtý bir söylem kurabilecekleri, ama ancak “sýnýrlý hedef” veya “sýnýrlý düþmanlýk” üretme kapasitesine sahip olabileceklerini söyleyebiliriz.
Ýþin ilginç yaný, PKK gibi seküler örgütler Türkiye’yi “radikal Selefi örgütleri” desteklemek ile suçlarken, radikal Selefi hareketler ise Türkiye’yi yeterince Müslüman olmamakla ve batý ile iþbirlikçilikle suçlayarak, Türkiye’ye karþý eylem yapabiliyorlar. Bu durum, her iki kesimin sözlerinin hakikat deðil de, siyasal mücadele söylemi olduðunu gösteriyor.