Radikalleþtirilen Ýslam

Eðer bir adamýn karþýsýna geçer ve onun tüm kutsallarýna küfür ederseniz en hafifinden o da sizin kutsallarýnýza hakaret eder. Eðer kötü sözle kalmaz ve adamýn kutsal kitabýný onun gözü önünde yakar, kutsal kitabýnýn üzerine çiþinizi yaparsanýz kesin kavga çýkar. Bununla yetinmez karþýnýzdakine “terörist” diye baðýrýr, peygamberini terörist olarak resmeder, peygamberini sapýk, çocuk tacizcisi ve eþcinsel olarak lanse eder, onun dinini tüm kötülüklerin kaynaðý olarak gösterirseniz, bir de müstehcen görüntülerin üzerine onun kutsal kitabýndan ayetler yerleþtirirseniz yüzünüzün ortasýna bir yumruðu yersiniz.

Ne yazýk ki 11 Eylül 2001’den bu yana Müslümanlara karþý yapýlan budur, hatta çok daha fazlasýdýr. Hollanda’dan, Ýsrail’den, ABD’den veya Danimarka’dan bir ahlaksýz çýkýyor ve sözde fikir özgürlüðü çerçevesinde 1,5 milyar insanýn tüm kutsallarýný ayaklar altýna alýyor.

Danimarka’da peygamber efendimizin iðrenç karikatürleri çizilirken de, Hollanda’da ‘Fitne’ adlý kýþkýrtýcý bir film çekilirken de, ABD’de Kuran-ý Kerim bir papaz tarafýndan yakýlýrken de, en son hakaret dolu film çekilirken de herkes bu eylemlerinin Müslümanlarý ne kadar çok kýzdýracaðýný, gösterilere, hatta þiddet dolu eylemlere dönüþebileceðini biliyordu. Zaten bu hakaretler Müslümanlar çileden çýksýn, kontrolsüz davransýnlar diye yapýlýyor. Sanki birileri Müslümanlarý radikalleþtirmeye çalýþýyor, sinir uçlarýna dokunuyor.

Saldýranlar da biliyor ki Müslümanlarýn kýþkýrtmalara direnme eþiði oldukça zayýftýr. Bunun bir nedeni eðitimsizliktir, bir diðer nedeni fakirliktir. Ayný þekilde savaþlar ve iç çatýþmalar nedeniyle Müslüman kitlelerin sinirleri liðme liðme edilmiþtir, kolayca kutuplaþabilirler, kolayca sokaða dökülebilirler. Ýþgal altýndaki Kudüs ve onlarca yýldýr Filistin’de hakaretlere uðrayan Müslümanlarýn hali diðer Müslümanlarý utanç içinde býrakmýþtýr. Kýsacasý Müslümanlarýn kýþkýrtmalara kolayca gelmesinin dini deðil sosyal, ekonomik ve siyasi nedenleri vardýr. Ýþte hakaretçiler de bu arka plana oynamaktadýrlar.

Sistematik kampanyalar

Bu çerçevede Ýslam’a ve kutsallarýna yapýlan hakaretleri tesadüf olarak görmek, bireylerin hatalarý olarak deðerlendirmek imkânsýzdýr. Özellikle 2001’den bu yana sistematik kampanyalar yürütülmektedir. Bu kampanyalar sonucunda oluþan ve bazen de þiddet içeren Müslüman tepkileri ise Batý’ya ‘Ýslam düþmanlýðý’ olarak geri dönmektedir. Hakaret kampanyalarýný düzenleyenler Batý kamuoyuna dönerek “görüyorsunuz Ýslam bir þiddet dinidir. Tahammülsüzdür. Hatta teröristtir. Yahudi ve Hristiyan düþmanýdýr. Bu þiddetin ve kötülüklerin kaynaðý dinin kendisidir” mesajlarýný vermektedirler. Ne yazýk ki bu mesajlar Batý kamuoyunda geniþ bir alýcý kitlesi ile karþýlaþmaktadýr. Kýsacasý karþýmýzda Ýslam-Batý düþmanlýðýný körükleme mühendisliði durmaktadýr.

Söz konusu kampanyalar sonucunda neredeyse tüm Avrupa Birliði ülkelerinde Müslüman düþmanlýðý inanýlmaz bir hýzla arttý. Hollanda ve Danimarka gibi geçmiþte azýnlýklara hoþgörünün sembolü olan ülkelerde dahi Müslüman düþmanlýðý sýradan bir siyaset haline geldi. Ýsviçre gibi demokrasinin en iyi uygulandýðý düþünülen ülkelerde dahi Müslümanlar ‘Ýsviçre’den atýlmasý gereken kara koyun’ olarak gösterildi ve bu anlayýþ ana siyasi akýmlardan biri haline geldi. Ekonomik krizle birleþince Ýslam düþmanlýðý daha fazla müþteri buldu. Ýþsiz kalan Avrupalýlara bunun nedeni Müslüman göçmenler olarak gösterildi.

ABD’de ise George Bush baþkanlýðý boyunca Müslümanlarla savaþ neo-conlar tarafýndan ‘haçlý savaþý’ olarak görüldü. ‘Haçlý’ kelimesi Bush’un aðzýndan kaçýrdýðý bir kelime deðildi. Tam aksine Hristiyan Siyonistler’in Müslüman dünyasýna temel bakýþ açýsýydý.

Bu bilgiler ýþýðýnda diyebiliriz ki Müslümanlarýn bugünkü sorunu dincilik deðildir. Ýslam dünyasýnda dincilik sandýðýmýz pek çok hareket ekonomik ve sosyal kalkýnma ile birlikte ortadan kalkar. Ancak asýl tehlike hýzla yükseltilen Siyonist Hristiyan fundamentalizmidir.