Bir dilin zenginliðini meydana getiren en önemli unsurlardan biri o dildeki tâbirlerdir, deyimler...
Bilindiði üzere deyimler bir fikri yâhut durumu düzayak bir ifâdeyle deðil, biraz daha dolambaçlý bir yoldan ve çoðu kez biraz da mizâhî bir tarzda ifâde etme yoludur.
Meselâ “rahatýn batmasý” sözü buna tipik bir örnek olarak görülebilir. Burada “batmak” fiili direkt anlamýnda deðil mecâzî anlamda kullanýlmýþdýr. Çünki “rahatlýk” denilen kavram maddî bir varlýk ifâde etmediðinden herhangi bir yere yâhut þahsa “batmasý” da tabii ki sözkonusu olamaz.
Ama rahat yine de batabilir!
Nasýl batar?
Meselâ þöyle:
Büyük, dipdiri, kabýna sýðamayan ve sür’atle geliþirken kendi içindeki sâhici veyâ mevhum çeliþkileri de barýþçýl yollardan gidererek yoluna devâm eden bir ülkeyi yönetmektesinizdir. Bu ülke, târihî geliþmesi ve bundan edindiði tecrübeler sonucu, birbiriyle uyuþmayan durumlardan da yeni harmoniler yaratma kapasitesine sâhibdir.
Meselâ bin yýla yakýn süre Ýslâmiyetin þekillendirdiði bir medeniyetin vârisi olmasýna raðmen bünyesinde Ýslâmî olmayan unsurlarý da pekâlâ barýndýrabilen ve bundan kavga deðil deðiþik yeni âhengler çýkarmayý beceren bir toplumdur sözkonusu olan.
Bu toplumda halkýn tamâmýna yakýn bir bölümü Müslüman ve onlardan da fevkalâde yüksek bir bölümü “praktikant” yâni uygulayýcý Müslüman olmasýna raðmen alkol kullanýmý da anormal bir durum olarak karþýlanmamakda herkes meþrebine göre isterse namazýný kýlmakda isterse rakýsýný içmektedir. Hattâ ayný þahsýn her ikisini birden yapdýðý da sýk sýk görülmektedir.
Bu ülkede otuz Ramazan orucunu tutan akþamcýlarý kimse yadýrgamaz.
Þimdi siz eðer böyle bir düzen ve âheng içinde yaþayýp giden bir topluma ansýzýn ve damdan düþercesine alkolle ilgili birtakým kýsýtlamalar getirir ve üstelik bunlarý da, tam olarak uygulamanýz imkânsýz olduðundan, “turistik bölge” yok “turistik olmayan bölge” gibi mâhiyeti tam olarak zâten tesbît edilemeyecek birtakým sýnýflandýrmalara tâbî tutarsanýz, üstelik bunu yýlda 30 milyon turist aðýrlayan ve önümüzdeki beþ yýlýn sonuna kadar 50 milyon turist aðýrlayacak olan bir ülkede yaparsanýz iþte tam burada size rahatýn batdýðý söylenebilir!
Bu tâbir burada tam cuk oturmaktadýr!
Derler ki akýlsýz dost akýllý düþmandan beterdir!
Bu sözün doðruluðu için de bundan âlâ örnek bulmak zor olsa gerek!
AK Parti gibi bir kitle örgütü içinde her tür zekâ seviyesinde adam bulunmasý tabiidir. Bunlardan bâzýlarýnýn, sýrf yukarýya yaranmak amacýyla, yâhut haydi daha yumuþak söyleyelim, iyi niyetle ama adamakýllý da gabâvetle ortaya hiç yokdan böyle bir sorun atmalarý, Parti’nin yönetici zirvesi tarafýndan muhtemelen pek de sevinçle karþýlanmasa gerek. Ya da ben fazlaca iyimserim.
Üstelik yabancý basýn organlarýnda Türkiye’yle yarý dalga geçen ilk yorumlar yayýnlanmaya baþladý bile!
Meselâ cumartesi günki gazetelerde...
Onlar bir yana, AK Parti’nin bu davranýþý acabâ kendi sempatizaný olan çevrelerde nasýl karþýlanacak?
Türkçede buna uyan bir baþka deyim de kendi dizine mermi sýkmakdýr.
Ýyi hoþ ama insan kendi dizine mermi sýkýnca acýrmýþ, öyle diyorlar...
Ne lüzum var?