Rahmet peygamberinin evinde: Medine...

Hacc yolculuğunda ilk menzilimiz Medine-i Münevvere'ye mülaki olduk. Medine, Hacc Seferi için

bir hazırlanma ve bir başlangıç otağı. İslam'ın görünürlüğe dair arzı endam edişi burada temellenmiş, nebevi hukukun saati burada kurulmuş. Burası şahadetin yani tanıklığın mekanı.

Keşke Resulullah Efendimizden (s) daha çok izler muhafaza edilebilseymiş diyorsunuz Medine ziyaretinizde. Mekansal hafıza, medeni aidiyete dair çok önemli bir yol haritası veriyor insana. Malesef Osmanlı'nın bu mukaddes beldelere gösterdiği iş'ari/imari hürmetin yerinde yeller esiyor. İzlerden iz bulamayınca, çaresiz siz de kalbinizdeki selavatlara teslim oluyorsunuz. Mucizevi bir iş, kalbinize dönüş. Orada yüzünü hiç görmeden sevip bağlandığınız birisi var, orada her hatırladığınızda gözlerinizi yaşartan bir hasret var, kanınızla birlikte akan, sesini hiç işitmediğiniz halde özlediğiniz birisi var orada; Sevgili Efendimiz sizin kalbinizde yatıyor... ''Riyasız seviyorsa şayet, insanın kalbi bir aşk türbesidir'' Medine'de öğreniyorsunuz. Bu yüzden anayurdunuza gelmiş gibi oluyorsunuz, Medine Müslümanları kucaklayan güzel şehir...

Medine'ye vardığınızda herşey geride kalıyor, tüm yolları buradaki kesişme için katettiğinizi farkediyorsunuz. Yollar yollara, gökler göklere, suretler suretlere akıyor, geçiyor ve siz de Medine'ye, tüm geçmiş zamanları, üstüste katlayarak giriyorsunuz. Kalbinizi Resulullah'a açıyorsunuz Medine'de. Sevgili Efendimizi ellerinde çiçeklerle ''tala al bedru aleyna'' ilahileriyle karşılayan çocuklardan birisi oluyorsunuz adeta...

Bir hasret mektebi gibi Medine, hacc yolculuğuna çıkmış kişilerin alfabesi gibi, hem öğretici ve davet edici, hem de kalpleri ürpertili rikkatli bir uyanışa sevk ediyor. Kimsin sen, nereden geliyorsun ey yolcu ve yürüyüşün nereyedir diye soruyor adeta... Nice ince ibretler, nazik dersler, nasihatlerle izzet ve şeref bahşettiği gibi, teselli ve dirençler ikram ediyor Medine'deki manevi birikim ziyaretçilere...

Ziyaret... Medine'nin anahtar kelimelerinden. Ten'e değen bir ürperti ile titreyiş, yetişemediğiniz halde oradan geçmiş birşeyin, büyük birşeyin izini sürmek. Velayetin kuşatıcılığını, taşıyıcılığını, bağlam kurma imkanını fark ediyorsunuz. Bir ihtiramlar, yaklaşmalar bahçesidir Ravza. Ziyaret, büyük bir lütuf. Dünyada yetişemediğinize, ahirette sizi bekleyeceğini umduğunuz kişiye bir selam, bir mektup, bir ahit, bir ısmarlanma gibi ziyaret...

Kalbinize doluyor Ravza'daki o tarifi imkansız güzel koku.Sanki sizden evvelkiler hep o bahçeye geçmiş, Sevgili Efendimizin (s) kanatları altına girmişler, sanki orada siyer-i nebi devam ediyor, asude bir başka hayat var sanki ırmağın öteki yanında... Ya Resulullah; çok kusurlu, çok aciz, çok aceleci birisi olabilirm, ama hep sizi tuttum ve sevdiklerinizin yanında durdum ben diyor insan özür dilerken, suyu bile rahat içemiyorsunuz, insan mahcup oluyor... Medine'deki tüm düşlerimde çocuk görüyorum kendimi de, sevdiklerimi de. Burada herkes çocuk, burada herkes ağlıyor. Asrımız insanı, bilimde, teknikte, iletişimde devrimlere imza attı ama yalnızlığımızı yenmeye bir çare bulamadık. Medine, asrın hüsranına bir cevap. Çünkü burada ''alemlere rahmet'' peygamberin, sevgiye, merhamete, güzel ahlaka dair büyük bir ders var. Burada ''Ümmet-i Muhammed'' bilincine eriyorsunuz.

Harem-i Şerif'te akşam namazında önümde duran hanımın sırtında ''Bosna'' yazıyor. Sanki Saraybosna'ya gidiyor namazın diğer ucu. Kulağına eğilip ensesinden doğru ''Aliya İzzetbegoviç'' diye fısıldıyorum, ok gibi dönüp boynuma sarılıyor. Dağıstanlı hanımlarmış, Arapça da İngilizce de bilmiyorlar, bu sefer de ''Şeyh Şamil'' diyorum, zaten boylu poslular, ağlaşarak sarıldıklarında kemiklerim birbirine geçiyor... Burkino Faso, Nijerya, Senegal, Somali, rengarenk giysileri ile Harem-i Şerifin bahçesini dolduruyoruz kadınlarla. Arakan'daki kardeşlerimizin mağduriyeti, uğradıkları soykırım kalbimizi dağlıyor, dua istikametimizi Arakan'ın kurtuluşuna çeviriyoruz.

Medine, ümmet bilinci demek. İslam kimliği demek. Aidiyetinizin mührü demek. Ve Medine bir geçiş ziyareti. Kendi nefsimizden, Alemlere rahmet Peygamberin güzel örnekliğine bağlanma, Sevgili Peygamberimizin önderliğine biat anlamında.        

Davetin ince sorumluluğunu yüklenmiş Diyanet İşleri Başkanlığımızdan Prof.Yavuz Ünal hocamıza ve değerli eşi Süheyla hanıma, Medine'deki mihmandarımız Ankara Müftü Yardımcımız Ali Gülden beyefendiye ve Gümülcine Başkonsolos Muavinimiz Osman Şahin Beyefendi (hattat) ve değerli eşi Ayfer Hanıma teşekkürlerimi sunuyorum.