Rahmet ve lanet aynı yerde durmaz

Hepimiz duyuyoruz.Her gün binlerce bu mesajı okuyoruz.

“Felanca yerde şehit düşen polis-askeri rahmetle anıyorum.Teröristlere lanet ediyorum.”diye.

Lanetlemek iyi bir şey olmasa gerek ki; lanet bir ertesi günü yine ortaya çıkıyor ve aynı cümlelerden temennilerden payını alıyor.

Millet olarak “lanet”ve lanetleşmeden uzak kalmamız gerektiğini düşünüyorum.Belkide tepkilerimizin sahiciliğini ve yapmamız gerekeni unutturan bir yaklaşımı da bünyesinde barındıran bir duyguya sebep oluyor bu durum.

Lanetliyoruz ve geçiyoruz.

Şehitler için rahmet dilemek’e gelince bu da çok uygun bir durum değil.Ol kişilerki şehit olmakla sonsuza dek diri olacaklarının müjdesini almışlardır.Ayetinde buyurduğu gibi “biz onları göremiyoruz”.

Ve aslında bilemiyoruz.

Bu yüzden önerim sade bir yakarış olacaktır.

“Ülkemizde şehit olan Şahit isimli kulunun şehitliğini kabul ve makbul eyle.”

Sadece bunu söylemek en doğrusu..

Rahmetin içinde yer aldığı bir temenniye lanet kelimesi uygun değil diye 

Anlatabildim herhalde.

BİLGİ HAMALI CAHİLLERE DAİR

Şimdi bizim aydınımızın türlü halleri vardır.Bunu bilirdik..Rahmetli Oğuz Atay enfes anlatır.Bir çokları daha bahseder aydınımızın özgüvensizliğinden batı hayranlığından.

Kısırdır aydınımız.Eşeysiz üreyen canlılar misali bir halleri vardır.

Coğrafyalarından ,tarihlerinden,yaşam tarzlarından bihaber yaşarlar.

İşte bu aydınlarımızdan bir zevat ülkelerinde olup bitenleri idrakten yoksun bir ruh haliyle bir bildiriye yansıtmışlar.

Kıyım varmış,zülüm varmış,gözlemci gelsinmiş.

Ve gerçekle ilgisi olmayan hakikate gözlerini kapamış ihanete varan bir aymazlık.

Şimdi bunların bir kısmı ile ülkenin önemli sorunları ile ilgili de istişare edilmiş.

İsyan ve şiddet somut bir yeri yok ederken bu zevat bir toplumun aklını ruhunu dizayn etmeye çalışıyor.

Asıl tehlikeli olan da  budur.

SİSTEM ARAYIŞLARI VE HÜKÜMETİN TUTUMU

Dün Ak parti  İstanbul Danışma Toplantısında Sayın Başbakan önümüzdeki üç seçimi kazanmak için “var mısınız?”şeklindeki o imdada yetişici sorsunu teşkilata  yöneltti.Fakat dikkatelerden kaçanı hatırlatmak isterim.Bu soruyu sorarken önümüzdeki üç seçimi tekrarladı.Yeni anayasa,başkanlık seçimi vb. bir içerik yoktu.

Liderin özellikleri sistem değişikliklerinde başat sebeplerdendir.

Yine mevcut şartlarda önemli sebeplerdendir.

Tarih bunu gösteriyor.

Bu nedenle mevcut sistemin evrilmesi bir zorunluluktur.Bu zorunluluk uzun vadede Sayın Başbakana da lazım olacaktır.Tayyip Erdoğandan sonraki Başkanın Sayın Başbakanın olacağı kuvvetle muhtemeldir.