“Rahmetle geldi”

Halkın oylarıyla seçilen ilk Cumhurbaşkanının, ilk defa kullanılan A 330 uçağı ile, ilk seyahatinde ona refakat etmek üzere 8 gazeteci olarak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ndeyiz. Kıbrıs’tan sonra Cumhurbaşkanı Azerbaycan’a geçecek. Bu Türkiye’nin sembol jestleri. KKTC’nin ve Azerbaycan’ın üç devlet bir millet gibi bir özel yeri var Türkiye için...

Uçağımız Ercan Havaalanı’na iniyor, orada ellerde bayraklar sevgiyle karşılayan bir topluluğa hitap ediyor Cumhurbaşkanı ve oradan Lefkoşa’ya geçiyoruz.

Ziyaretin hemen başında Dr. Fazıl Küçük ve Rauf Denktaş’ın kabirlerinin ziyareti var.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a yol boyunca sevgi gösterileri yapılıyor. Kabir ziyaretlerinde yolunu kesenlerle birebir ilgileniyor, fotoğraf çektirme taleplerini geri çevirmiyor. Atılan sloganlar Türkiye’dekinden farklı değil. “Allah başımızdan eksik etmesin!”

Bize refakat eden Büyükelçilik görevlisi Zeynep Hanım’a genel atmosferi soruyorum. “Çok olumlu hava olduğunu söylüyor. Sayın Cumhurbaşkanı Türkiye’de olduğu gibi burada da popüler. Gerek Türkiye’den gelenler gerekse yerli Türkler farklı değil Sayın Cumhurbaşkanı’na yönelik ilgide.”

Başlıktaki ifade neyin nesi derseniz, Kıbrıs’a dokuz aydır ilk defa yağmur yağdı ve üstelik şakır şakır. “9 aydır  bir damla düşmemişti. Hava bulutlanır ama yağmazdı. Bugün yağdı işte.”

Böyle zamanlarda Türkiye’de ne denirse Kıbrıs’ta da o deniyor: “Rahmetle geldiniz!”

Tayyip Erdoğan ayağının uğuru ile geldi, yani.  

Böyle midir, bilmem.

Peygamberimiz “Tabiatta meydana gelen olayların insanların hüzünlü veya sevinçli günleriyle alakası olmaz” demiştir, oğlu İbrahim’in vefatında güneş tutulduğu ve etraftaki insanlar bununla Peygamberimizin oğlunun ölümü arasında alaka kurdukları zaman.

Hüsnü tefe’ül denir kültürümüzde buna. Güzel yorumlamak yani.

Bir Doğu - Güneydoğu seyahatimi hatırlıyorum. Diyarbakır’a indik, sonra Mardin, Midyat Kızıltepe, Batman konferansları için yola düştük. Konferans konusu “İslam ve Rahmet Toplumu.” Midyat’a akşam üzeri geldik ve gökten boşanırcasına bir yağmur başladı. Eğitim Birsen Başkanı Mehmet Bey, yol boyunca bana refakat ediyor. Yağmur başlayınca “İşte, dedi, hocam rahmet diye diye rahmeti getirdiniz.”

Böyle de bir olayı yaşadık.  

Yağmur rahmet diye kabul edilir bizim külkürümüzde ve Tayyip Erdoğan’ın bu ilk ziyareti de Kıbrıs’ta “Rahmetle geldi” diye yorumlandı.

Gün boyu Kıbrıs’tayız. Gece Ankara’ya döneceğiz.

İstanbul’dan çıkışta uçakta sayın Cumhurbaşkanı, sohbeti dönüşte yapacağını belirtti. O zaman bu sohbetle ilgili notlarımızı yarın sunmuş olacağız.

Cumhurbaşkanı, Başbakanlık’taki ekibini önemli ölçüde Çankaya’ya taşımış. İbrahim Kalın oradaydı, Erol Olçak, Mustafa Varank, Mücahit Arslan hakeza.

Cumhurbaşkanı’na Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu refakat ediyor. Uçakta kucaklaştık, tebrik ettim.

Yüzler gülüyor, seçimler, sonrasında tereyağından kıl çeker gibi gerçekleşen devir - teslimler, ve yeni bir yolculuğa çıkmış olmanın getirdiği sorumluluk duygusu var gözlerde. Şu sıralar kim ile karşılaşsam, “Allah utandırmasın” sözünü duyuyorum. Bunu, Cumhurbaşkanlığından Başbakanlıktan, alt kademeler kadar her yerde, onlara oralarda destek veren herkesin dilinde görüyorum. Bunu, altına girilen “Yeni Türkiye’yi inşa” sorumluluğunun bir yansıması olarak değerlendiriyorum.  

Hayırlısı diyelim.

Bugünlük bu kadar. Yarın, dilerim sayın Cumhurbaşkanı’nın dünyasından güzel kesitler sunmaya muvaffkat oluruz.