Ramazan bize ne vermeli?” sorusunun cevabýný bulmak için, Ramazan’a girerken çýkýþta neye, nereye ulaþmak istediðimizin farkýnda olmamýz lâzým.
Bu, ilk teravihi kýlarken, ilk sahura kalkarken, ilk niyeti yaparken derûnî bir Ýslâm ikliminin içine girdiðimizin farkýnda olmak ve çýkýþta, ilk günün irade yoðunlaþmasýna baðlý meyveleri devþirme iradesini kuþanmak demek.
En baþta Sevgili Peygamberimiz’in, Ramazan’ýn sonunda Cennetlik insanlar haline gelmemizi istediðini bilmemiz gerekiyor. Þu, bizim için umut yüklü söz O’nun (s.a.v.) muþtusu:
“Ramazan orucunu inançla ve karþýlýðýný Allah’tan bekleyerek oruç tutanýn geçmiþ günahlarý affolunur.”
Bu sözü þöyle anlayabiliriz, diye düþünüyorum: “Öyle oruçlar tutun, Ramazan’ý öyle yaþayýn, Allah’a öyle teslim olun ki, kirlerinizden arýnýn, cennete lâyýk insanlar haline gelin.”
Bir iklimi yaþayacaðýz Ramazan’la... Ondan yeterince istifade edebilmemiz için ciðerlerimizi dolu dolu açmalýyýz Ramazan iklimini soluklamaya.
Hiç þüphesiz yýðýnla gündemi var ülkenin ve dünyanýn. Hiçbir insanýn kendisini bu yoðun gündemin dýþýnda tutmasý mümkün deðil. Ama o gündemler içinde savrulunursa, Ramazan’ýn gelip geçtiðinin farkýnda bile olunmayabilir. Onun için Müslümanýn Ramazan’ý gündemin baþýna almasý lazým. Çünkü belki tüm gündem maddelerine kendinden bir þey katacaktýr Ramazan...
Eðer 1.5 milyarlýk Ýslâm dünyasý, Ramazan’ý, Kutlu Önderleri’nin kendilerinden beklediði kývamda yaþarsa, bir yeni Müslümanlýk çizgisi doðacak... Bu gerek tek tek ülkeler planýnda gerek tüm Ýslam coðrafyasý planýnda en sýcak boyutlarda yaþanan gündem maddelerini etkileyecek bir geliþmenin yolunu açmaz mý?
Þöyle bir bakalým Ýslam’ýn Ramazan ve oruç dediðimiz disiplinine:
Bir arýnma ayý Ramazan...
Bir süzülme ayý... Ýmbikten geçmesi kiþiliðin... Tortulardan kurtulma zamaný...
Her oruç “Ýmsak”la baþlar. Ýmsak, disiplin demek.
Bu, içimizdeki potansiyel vahþetin zincirlenmesi, disiplin altýna alýnmasý demek. Bu, insaný gerçek insan kýlmak demek. Bu, insaný “Rahmeten lil alemin” olan Kutlu Önder’in izinde “Rahmet insaný” haline getirmek demek.
Hadi soralým: “Þeytanlarýmýzý zincire vurabiliyor muyuz?” Öfkelerimizi “Ben oruçluyum” diye gemleyebiliyor muyuz? Öyle ise bir yandan oruç tutup bir yandan öteki mü’minin boynunu vurmak Müslümanlýðýn neresine düþüyor?
Ramazan, namazý yeniden ve bir kere daha idrak ayý... Sahurlarla birlikte seherleri hayata katma ayý... Ýçimizdeki namaz bilincini ihya ayý... Rabbimizin Huzuruna taze bir yürekle, yeni ahidlerle günde beþ defa çýkma ayý.
Hadi soralým: “Rama≠zan’dan çý≠karken...” yüreðimiz hâlâ namazýn “Huzur hali” ile bütünlenememiþse, O’nun bizi her an gördüðü bilincini kuþanamamýþsak, Rabbin Huzuruna arýnmýþlýk duygusuyla çýka çýka yüreklerimizde yoðun bir arýnma duygusu oluþmamýþsa, içimizde cennet kokularý duyabilir miyiz?
Kur’an’ý idrak ayý Ramazan... Hayat kitabýmýzý ayet ayet, hece hece su gibi içip, damarlarýmýza, tüm varlýk alanýmýza bir hayat iksiri gibi taþýma ayý.
Hadi soralým: Kur’an sayfalarýndan rahmet emmeden geçerse bu ay, içimize bir Kur’an ýþýðý düþmeden gidiverirse. “Ramazan’dan çýkarken...” yanmaz mýyýz?
Ramazan insaný ve içinde yaþadýðýmýz toplumu idrak ayý... Kendimizi “Öteki” ile bütünleþtirme ayý. Açlarýn, yoksullarýn, kimsesizlerin, yetimlerin, dullarýn, evsizlerin, borçlularýn dünyasýna taþýnma ayý... Mahrumiyetleri paylaþma ayý.
Hadi soralým: Ramazan asýl bugün, þimdi, hemen, Türkiye’nin, Ýslam dünyasýnýn en birinci gündemi olmalý deðil mi? Bir damla tebessüme hasret insanlarýn günden güne çýð gibi büyüdüðü bu coðrafyada “Tebessüm sadakadýr” diyen bir Peygamber’in sesi duyulmalý deðil mi?
Hadi soralým: “Ramazan’dan çýkarken” hala bir yetim baþý okþamamýþsak, hala bir guraba evini þenlendirmemiþsek, bir yüreðe su serpmemiþsek, nasýl Allah Elçisi’nin “Amellerin en hayýrlýsý mü’minin kalbine sevinç taþýmaktýr” müjdesine lâyýk olduðumuzu düþünebiliriz?
Ýþin özeti Ramazan’ý gün gün, saat saat yaþamak...
Öyle ki oruç içimizde büyüsün büyüsün, namaz yüreklerimizi sarsýn sarsýn, zekat mallarýmýzý arýndýrsýn arýndýrsýn... Cennetlik insanlar olalým, cennetlik toplumlar olalým.