Ramazan'da ele geçirilen siperleri koruyamayanlar yenilgiyi kabullenmiş demektir

Önce... Ramazan Bayramı münasebetiyle, insanı, bedenî olarak perhiz ve de manevî olarak da çetin bir ruhî yüceliş imtihanına tâbi tutan oruç ibadetinin mâna ve mahiyetiyle kalbi bağı olanlara, bu kutlu ayda ele geçirdikleri manevî siperleri kaybetmemeleri temennilerimi ve tebriklerimi sunuyorum.

Evet, Ramazan geldi-geçti... Ramazanlarda, Müslümanlar yıllık muhasebelerini de yaparlar.

Geçen sene aramızda olup da bu Ramazan'da dünyamızdan kopanlar, bu arada aramıza yeni katılanlar, yıllık zekât durumlarının hesaplanması, bunlar insan hayatının tabiî halleridir.

Bu ibadeti, daha fazla yemek için değil, dünyanın maddî nimetlerini, ihtiyaç sahipleriyle âdilâne şekilde paylaşmak için, bir fırsat olarak değerlendirenler muhahhak ki imtihanı kazanmışlardır. Ama, sadece kendisini düşünen, materyalist anlayışların zebunu olanların anlayamayacakları bir ibadettir, Ramazan...

*

Bu vesileyle ben bir 'rûşendil' kardeşin satırlarından bir demet sunmak istiyorum...

Ancak önce 'rûşendil' kelimesini izah etmek gerekiyor.

Türkçedeki 'dil' kelimesi ile Farsçadaki 'dil' çok farklıdır ve gönül demektir.

Dilârâ, gönül ferahlatan..

Dilrubâ, gönül çalan..

Dilnevâz, gönül okşayan..vs.

Arabçadaki 'âmâ' kelimesi türkçe ve farsçada da vardır ama, 'âmâ' denilen görme engelliler' için 'rûşendil' kelimesi kullanılır.

Rûşendil, yani 'gönlü aydın, gönlü ışıklı..' mânâsında...

Nefîs bir incelikli tavırdır bu.

Maksadım, sizlere 'Rûşendil Bülend Bey'i takdim etmek.. *

Bülend Bey, 'rûşendil' kelimesini kendisinde her yönden tam temsil eden bir kardeş.

40'lı yaşlarında ve yüzde 95 görme engelli, sadece ışığı ve karanlığı fark ediyor.

Bu durumuna rağmen, tefekkür bakımından, kendisini mükemmel geliştirmiş.

Kitabları, kendisine kızlarının okuduğunu ifade ediyor.

*

Rûşendil Bülend Bey kardeşimin Ramazan yazılarından birkaç cümle aktarmak istiyorum:

* 'Oruç, gökte hilâli, yerde helâli gözetmektir..'

* 'Ramazan bir diyet değil, niyet ayıdır..'

* Oruç, kalıbımızdan kalbimize; bilgi ve bilgiçlikten irfana, şeytandan Rahman'a doğru bir yürüyüştür.

* Oruç, yoksulun açlık ve susuzluğunu karnında değil, kalbinde hissedebilme san'atıdır.'

Evet, böylesine 'rûşendil' olan Bülent kardeşimin bazı cümleleri böyle.

*

Evet, tekrar edelim, Ramazan'da kazandığımız siperleri koruyamazsak, Ramazan'ın hikmet ve hedefinden uzak düşmüş ve girdiğimiz nefsimizi kontrol altına alma savaşımızdan yenik çıkmışız demektir. O halde, bugün oruçla, düne göre bedenî ve ruhî arınmada müsbet bir noktaya gelebildiysek, onu gelecek Ramazanlara kadar korumak dikkatimizi yitirmemeli ve gelecek Ramazanlarda daha yeni siperleri elde etmeliyiz..

İnşaallah muvaffak oluruz..

*

Gelelim, bir başka konuya...

9 Mayıs Rusya için, yeni bir 'zafer günü' olabilir...

9 Mayıs yaklaşıyor.. Rusya'nın en büyük zafer bayramlarından.

Çünkü, İkinci Dünya Savaşı öncesinde Hitler'le Stalin'in Dışbakanları Von Ribbentropp ve Molotov arasında, 25 Ağustos 1939 günü Avrupa'nın nasıl bölüşüleceği konusunda bir anlaşmaya varılmış ve 1 hafta sonra da, 1 Eylûl 1939 günü, 2. Dünya Savaşı başlamıştı.

Ama, 1941 sonunda, Hitler Almanya'sı ile Stalin'in Komunist Rusya'sı arasındaki ittifak kopmuş ve iki taraf savaşa tutuşmuş, Alman Orduları Rusya içinde, taa Hazar Denizi'nin kuzeyindeki, Volgagrad'a kadar 3 bin km. ilerlemişlerdi.

Ama, Pasifik'teki Amerikan Üssü Pearl Harbur, Japon saldırısıyla çökertilince Amerika da savaşa girip, Almanya aleyhinde Normandia sahillerine 1,5 milyon asker çıkarınca, Hitler ordularını bölmek zorunda kaldı ve savaşta gerileme başladı ve Müttefik Ordular, Hitler'in Berlin'deki sığınağını bile kuşattılar. Ama, orası çok güçlü savunuluyordu.

Amerikalılar, o sığınağa ulaşmak uğruna, en az 50 bin asker kaybına uğrarız hesabı yapınca, savaşın Berlin Cephesi'ni Sovyet Rusya'ya bıraktı.

Denilir ki, Amerikalı komutan, Rus komutana, 'Hitler etrafındaki savunma hatlarını kırmak için ne kadar kayıp verdiniz?' diye sorunca, Rus komutanın cevabı korkunç bir rakamdır: 250 bin kadar asker!

Ve o 8-9 Mayıs gecesi, Hitler, ele geçmek üzereyken, hanımı Eva ile birlikte intihar eder. Ve adamlarına da cesetlerinin yakılmasını söyler. Ünlü Propaganda Bakanı Goebbels de hanımı ve çocuklarıyla birlikte intihar ederler.

Ve, Nazi Almanya'sı kayıtsız -şartsız teslim teslim olur.

İşte o gün, Rusya'nın en büyük zafer bayramı olarak büyük gösterileriyle kutlanır.

Rusya şimdi Ukrayna'yı 65 gündür ezmeye devam ediyor... Beklemediği şekilde bir direnişle, Putin'in hesapları değişse bile, Donbass bölgesini yutmaya kesin kararlı gözüküyor . Ve, muhtemelen 9 Mayıs günü, Ukrayna'nın Dinyeper Nehri doğusunda kalan bölgelerinin Rusya'ya iltihak etmek istedikleri açıklanacak ve Putin de bu durumu lûtfen kabul edecek!

Ancak, Amerikan Başkanı Biden da, ilk kez kesin kararlı konuşuyor ve 'Rusya Ukrayna'yı işgal etmeyi başaramayacaktır.' diyor. Temsilciler Meclis Başkanı Nancy Pelosi hanım da evvelki Cumartesi gün Kiev'e geldi. Hattâ, Biden'ın, 3. Dünya Savaşı'nı ve hattâ nükleer bir savaşı bile göz ardı etmediği söyleniyor, Amerikan diplomatik mahfillerinde.

Ancak Putin geçen sene, 'Gençliğimde Petersburg'da öğrendim, kavga olduğunda ilk yumruğu ben atarım..' demişti.. Ukrayna'da da öyle yaptı. Yarın, Amerika ile daha büyük bir çılgınlık için de ilk yumruğu vurmaya kalkışır mı?

Öyle bile olsa, iki tarafın, birbirlerine karşı nükleer silah kullanmayacakları tahmin ediliyor. Yani, filler tepiştikleri zaman, çimenler ezilecek.

BM Gn. Sekr. Antonio Guteress, durumun giderek daha da kritikleştiğini hissediyor. Bu yüzden Ankara'ya gelip, Erdoğan'la görüştükten sonra Moskova ve Kiev'e gitti. Ama, net bir sonuç elde edemedi.