Güney Kore markasý Hyundai’nin Türkiye tepe yöneticisi Ramazan ayý münasebetiyle þöyle bir mektup yazdý.
***
Sevgili Hyundai Ailesi
Ýslamýn þartlarýndan biri olan Ramazan ayýnda oruç tutmaya baþladýk. Ramazan ayý Hicrî takvime göre 9. ay, Cebrail A.S. aracýlýðý ile Hz. Muhammed'e Kuran-ý Kerim ayetlerinin gönderilmeye baþlandýðýný biliyorum. Bu ayda güneþin doðup batýmýna kadar yeme ve içmenin yanýnda sigara içmeye bile izin verilmediðini duydum. Geçen seneden baþlayarak ben de Hyundai ailesi ile ayný düþünceleri paylaþmak adýna oruç tutmayý alýþkanlýk haline getirdim. Ýlk günler çok etkilenmesem de günler geçtikçe iftar vaktini büyük bir arzu ile bekler oldum. Ben ofiste çalýþmama raðmen oruç tutmak kolay olmazken, üretim hattýnda çalýþan arkadaþlarýmýzýn su bile içmeden çalýþmalarý beni bir yabancý olarak hayretler içinde biraýtký. Memnuniyetimi dile getirip sizlerle gurur duyduðumu ifade etmek siterim. Beni en çok þaþýrtan ise oruu zorluk olarak görmeden, vazife olarak gönülden yerine getirmenizdir. Çalýþan arkadaþlarýmýzýno ruç tutmalarýný görmem sayesinde, Kuran-ý Kerim'in öðretisi olan yoksul ve ihtiyaç sahibi kimseleri anlamayý ben de oruç tutarak öðrenmiþ oldum.
Etrafýmýzda düþük gelirle yaþamaya çalýþan birçok insan mevcut. Bizim için olmazsa olmaz bu insanlar, bizlerin yapmaktan kaçýndýðý iþleri yapmakla meþguller. Ramazan vesilesi ile bizler için uðraþ veren bu deðerli insanlara teþekkür edip, onlarla paylaþmayý öðrendiðimiz bir Ramazan olmasýný ümit ederim.
Ramazan döneminde daha rahat çalýþmanýz için bu yýl da sizlere birçok uygulamalar hazýrladýðýmýzý duyurmaktan mutluluk duyuyorum. Bunlardan biri de Ramazan sofranýza katkýda bulunmak için daðýtýlan alýþveriþ çekleridir. Bu Ramazandafarklý bir uygulama ile seçmeli olarak çekler daðýtýldý. Üretim hattýnda da güvenli bir þekilde çalýþýlmasý için çalýþma kolaylýðý saðlayacak yöntem ve uygulamalar geliþtiriliyor, ekstra dinlenme alaný gibi geliþmelerin yanýnda iftara özel iftariyelikler menümüze eklendi. Ramazan boyunca çalýþma alanlarýndaki güvenlik kurallarýna ve tavsiye edilen saðlýk uyarýlarýna uymanýzý rica ediyorum.
Bu kutsal ayýn sonunda tüm Hyundai ailesinin gülücüklerle karþýladýðý bir bayram olmasýný diliyorum.
Ramazan bereketini evlerinize, hayrýný ailenize getirmesini temenni ederim.
***
Mektup enteresan…
Altýndaki imza Mong Hyun Yoon’a ait.
Bay Yoon öyle 30 senedir Türkiye’de yaþayan bir Koreli de deðil üstelik.
2016’da gelmiþ Türkiye’ye.
Þöyle bir mektuba tekrar geri dönüp göz attýðýnýzý görür gibiyim.
Evet, oruç tutan da kendisi, ayet paylaþan da, Ramazan’ýn önemini, faziletlerini, erdemlerini anlatan da…
Okuyunca sarsýldým.
- Bu ülkede müslüman futbolcunun oruç tutup tutamayacaðýný tartýþan biz mi Ýslam’a daha yakýnýz, yoksa Yoon mu?
- Çalýþanlarýmýza tuttuklarý oruçtan dolayý düþen performanslarýnýn hesabýný yapan, namaz kýldýklarý süreleri mesaiye ekleyen, Cuma namazlarýna çýkarmayan Türk patronlar mý Ýslam’a daha yakýn, yoksa Yoon mu?
- Kendisi oruç tuttuðu için tutmaya, kendisi tutmadýðý için de tutana zorbalýk yapan þehir magandalarý mý Ýslam’a daha yakýn, yoksa Yoon mu?
- Öfkesini dýþarý salýp önüne gelene saldýran, önüne gelene sayýp söven ve sonra da “Oruçluyum, sinirliyim” diyen mi daha iyi kavramýþ Ramazan ayýný, yoksa Yoon mu?
- Zengin sofralarýnda zengin aðýrlayýp network yapan, kendine yarayacak isimleri iftar bahanesiyle toplayýp gelecekte iþi düþeceði zamana yatýrým yapanlar mý iftarýn güzelliðini fark etmiþ, yoksa Yoon mu?
- Çalýþanlarýnýn maaþýný haftasonu da repoda tutup Pazartesi veren, bir haftasonu bir aileyi garip býrakmanýn ne demek olduðundan, o maaþýn o aile için ne anlama geldiðinden bihaber patronlar mý Ýslam’ý daha iyi anlamýþ, yoksa Yoon mu?
Daha çok uzar gider bu liste.
Ramazan ayýnýn yarýsý gitti bile, kalan yarýsý için belki farkýna vardýrýr bir þeylerin bu mektup.
Keþke vaktin olsa da Ramazan programlarýný sen sunsan Bay Yoon.
Bize saðlam bir ders verdin þu mektubunla. Bu da benden, 대단히 감사합니다.
***
Sahibinden ve Letgo
Türkiye’nin yurtdýþý ithalatý, ihracatýnýn oldukça altýnda. Bunu bilmeyen yok.
Buna da cari açýk deniyor zaten, artýk çocuklar bile biliyor.
Ama bilmediðimiz bir þey var, o da boþ takýntýlarýmýzýn bu açýðý arttýrdýðý.
Hani ölüme inanýrýz da, en yakýnlarýmýzýn öleceðine bir türlü ihtimal vermeyiz ya…
Hani israftan þikayet edip kendi israfýmýzý görmeyiz ya…
Hani musluðu “þorrrr” diye açýp ayný anda yanýmýzdakine “dünyanýn su kaynaklarý hýzla tükeniyormuþ netciyoda izledim” diyoruz ya…
Ýþte bu da böyle.
Bir bisiklet, bir televizyon, bir mobilya, her neyse...
Ýlla ambalajýndan ilk biz çýkaracaðýz, illa el deðmemiþ olacak.
Biz o kadar zengin miyiz? Dünyanýn tüm büyük devletleri “kendim dýþýndakine ne satarým” diye düþünürken biz “Ne alsak, bir konteynýra doldurup ne getirsek” derdindeyiz.
Çözüm kullanýlmýþ almak.
Çözüm evleri çöp-eve çevirmemek.
Ýhtiyacýmýz olmayaný satmak, satamýyorsak ihtiyacý olaný bulup hediye etmek.
Ahmet’in ihtiyaç duyduðuna Mehmet sahip ve artýk ihtiyaç duymuyor.
Mehmet ihtiyaç duymadýðýný satmadýðý ya da ihtiyaç duyana vermediði için Ahmet gidip sýfýrýný alýyor.
Hem sýfýr alýnana harcanan para zarar, hem depolarda çürüyen zarar.
Hem evde, hem iþyerinde, ne alacaksak önce bakalým pazaryerlerine.
Reklam olacaksa da olsun; Sahibinden ve Letgo.
Þöyle bir bakýn etrafýnýzda, ihtiyaç duymadýklarýnýzý satýn gitsin.
Paraya ihtiyacýnýz yoksa da sembolik bir rakam yazýn.
Verin kurtulun dostlar, ekonomimiz kazansýn.
Haydi hayýrlý haftalar!