"Ýç barýþ, iç barýþ, iç barýþ. Tepeden týrnaða herkesin en duyarlý olmasý gereken konu budur. Bu alanda sancýlýyýz. Yaralarýmýz var. Ve doðrudan Cumhurbaþkanlýðý zemininde iç barýþ projesi üzerinde çalýþýlmalýdýr.”
Dünkü yazým böyle bitiyordu. Bu paragraf aslýnda yeni bir yazýnýn baþlangýç cümleleriydi. Oradan devam edeceðim.
Dün, Sabah’tan Okan Müderrisoðlu’nun sütununda Cumhurbaþkaný Erdoðan’ýn, 10 Aðustos 2014’te, halkoyu ile seçildiði gün yaptýðý konuþmadan bir parça yer aldý. “Tedavi mi? Ýþte reçete” baþlýðý ile sunulan yazýdaki o parçayý benden de okuyun. Þöyle diyor Sayýn Cumhurbaþkaný:
“Kardeþlerim, hepimiz ayný ecdadýn, ayný kültürün, ayný medeniyetin, ayný tarihin evlatlarýyýz. Siyasi görüþlerimiz farklý olabilir, yaþam tarzlarýmýz farklý olabilir, inançlarýmýz, mezheplerimiz, deðerlerimiz, etnik köken ve dillerimiz farklý olabilir. Ama biz, hepimiz bu ülkenin evlatlarýyýz. Hepimiz bu ay-yýldýzlý bayraðýn gölgesi altýndayýz. Her birimiz bu devletin sahipleriyiz. Müslüman, Hýristiyan, Musevi, Süryani, Ezidi’den önce Türkiyeli vardýr. Alevi’den, Sünni’den önce Türkiyeli vardýr. Türk, Kürt, Arap, Laz, Gürcü, Boþnak, Çerkez, Roman, Pomak’tan önce, Rum, Ermeni’den önce Türkiyeli vardýr. Bugünden itibaren yeni bir toplumsal uzlaþma anlayýþýyla farklýlýklarýmýzý zenginlik olarak görerek, ama farklýlýklarý deðil ortak deðerlerimizi öne çýkararak yeni bir istikbali inþa etmek istiyorum...
...Býrakalým aracýlarý, býrakalým tercümanlarý, býrakalým fitne ve nifak odaklarýný birbirimizin gözüne bakalým gözüne... Birbirimize gönlümüzü açalým, birbirimize gönül diliyle konuþalým. Farklý bir Türkiye’yi, güçlü bir Türkiye’yi gelin hep birlikte kuralým!”
“Reçete” tanýmlamasý elhak týpatýp uyuyor bu cümlelere.
Müderrisoðlu, bu parçanýn hemen önünde, “Cumhurbaþkanýnýn devletin birliðini temsil ettiðini” belirtiyor ve içeriðin “uygulamalarla hayata yansýmasý” gereðine iþaret ediyor. Bu benim, yukarda söylediðim “Doðrudan Cumhurbaþkanlýðý zemininde iç barýþ projesi üzerinde çalýþýlmalýdýr” çaðrýsýna denk düþüyor.
Yaþanan trajik geliþmelerin bir sistem deðiþikliði arayýþý ile ayný zamanda gerçekleþtiðini, yeni sistemin merkezine Cumhurbaþkanlýðý’nýn oturduðunu düþünürsek, Cumhurbaþkaný’nýn toplumsal karþýlýðýnýn çok hayati hale geldiðini görürüz. Müderrisoðlu Cumhurbaþkanýný “Devletin birliðini temsil” konumunda görüyor. Anayasada da Cumhurbaþkaný (deðiþen metin dahil) “Devletin baþý ve milletin birliðini temsil” konumunda görülüyor. 10 Aðustos konuþmasý da Cumhurbaþkaný’nýn kuþatýcý ruh halini yansýtýyor.
Aslýnda bakýldýðýnda Ak Parti’nin seçim zaferleri peþinden “Balkon”a taþýdýðý mesajlar da, hep bu kuþatýcýlýðý seslendirmekteydi.
Þu da söylenebilir ki, Ak Parti iktidarlarý, Alevi Açýlýmý ile Kürt vatandaþlarýmýza yönelik çözüm arayýþlarý ile ve devletin dindar toplum kesimlerine yönelik keskin rezervlerini ortadan kaldýrmasý ile, dindar bir kadronun iktidarýnýn toplumsal barýþýn inþasýna nasýl emek verebileceðinin örneðini ortaya koydu. “Hayat tarzý tartýþmalarý”nýn sürüp geldiði doðrudur, ancak her seferinde iktidar dilinin, “Ne haliniz varsa görün” tarzýnda meydan okumayý deðil, ihlali onaylamayan nitelikte olduðunu itiraf etmek gerekiyor.
Ancak bir süredir Cumhurbaþkanlýðý sistemi tartýþmalarýnýn yaþandýðý zeminde iklimin bir hayli sýkýntýlý hale geldiði gözleniyor. Bunda olaðanüstü hal ile sistem deðiþikliði tartýþmalarýnýn iç içe geçmesinin de etkisi var.
Ben yeni düzenlemede “Cumhurbaþkaný’nýn partili olmasý”nýn birliði temsil boyutunu bir hayli sarsabileceðine iþaret ediyorum. Þu an Türkiye iklimine bakýldýðýnda
10 Aðustos 2014 ikliminin uzaðýna düþtüðümüz gözleniyor. Bunun için ona “Reçete” diye bakýyoruz.
Zorluk “Reçete”nin baþlangýçtaki inanýlýrlýðýný saðlamada yatacak gibi gözüküyor.
Ýktidar olmak sorun olmayabilir ama toplumsal barýþ baþka bir kategoridir.
Bence bu konu önemsenmeli ve çözümü gerekli bir sorun olarak görülmeli.