Bu yazıyı Refah Kapısı’ndan yazıyorum. Hakan Albayrak’la karşılaştık. Arap Birliği Bakanlar Konseyi’nin çağrısıyla Türkiye, Irak, Lübnan, Mısır, Sudan, Filistin, Fas, Kuveyt, Tunus, Suudi Arabistan’ın Dışişleri Bakanları Gazze’yi ziyaret edecekler. Halen Refah’tayız...
Siz bu yazıyı okuduğunuzda benim rüyam çoktan tabir olmuş olacak.
Rüyamda Gazze’yi görmüştüm dün sabah: Deniz kenarındaymışız birkaç küçük çocukla. Sonra kumsalda oynayan çocukların topu suya kaçmış, ablukayı geçemedikleri için toplarını alamıyorlarmış. Rüyalar böyledir ya aniden su yükselmeye başlıyor sonra, yükseliyor, yükseliyor... Kaçan topu, kucakladığı gibi benim ve çocukların olduğu tarafa atıyor. Çok seviniyoruz çocuklarla. Dönüp çocuklara baktığımdaysa, hayret, benim oğullarım oluveriyorlar. Sonra biraz tepelik bir yere tırmanıyoruz onlarla, bir ara durup arkaya doğru bakıyoruz. Mor sümbüllerin arasından deniz gözüküyor. Öyle güzel ki... Sanki hayatın tüm yollarını oradan Gazze’ye bakmak için yürümüşüm gibi geliyor...
Oysa Gazze’nin haber ajanslarından seyrettiğim hiçbir resminde ne sümbül var, ne de kumsalda gülerek top oynayan çocuk yüzleri... Orada patlayan bombalar, yıkılmış evler, enkaz altlarında emzikleri yarım kalmış toza batmış bebekler var. Orada kafileler halinde geçen cenazeler o cenazeleri gülleriyle ve gözyaşlarıyla bezeyen anneler var. Her şeye rağmen yaşamın umutlu çarklarını, ısrarla döndürmeye çalışan yüksek ruhlu insanlar onlar... Orada üzerlerine kapatılan mermerleri hayatın onurlu gücüyle, sanki bir karanfil dalıymışçasına delip yeşerten Gazzeliler var... Orada bize kıymetini pek de bilmediğimiz şu hayatın, aslında çok saygıdeğer olduğunu öğreten şeref sahibi insanlar var...
***
Birleşmiş Milletler ve Bölgesel işbirliği teşkilatları, maalesef ki gözlerimiz önünde cereyan eden katliamlara, bozgunculuğa, zulümlere bir çözüm üretemiyor. İnsanlığın vicdanının gelip dayandığı bu çıkışsızlık yalnızca Gazzelilerin değil tüm dünyanın sınavı haline dönüşmüş durumda. “Kötülüğün şeffaflaşması” diyordu Baudrillard, İsrail aracılığıyla bir aşama daha kaydederek “kötülüğün pervasızlaşması”na gelip dayanmıştır iş...
Dışişleri Bakanımız Ahmet Davutoğlu’nun, Arap Birliğince davet edildiği Gazze’ye doğru yola çıktık. Kahire’ye indiğimiz uçağın yaklaşık üçte biri Türkiye’den Gazze’ye geçen kimselerdi; yardım kuruluşları, iş adamları, doktorlar, gazeteciler. Sabaha kadar Kahire’den Süveyş Kanalı istikametine doğru ilerledik. El-Ariş’ten Gazze’ye geçeceğiz.