Bugün itibariyle tarihe düþen kayýtlara baktýðýmýzda, 25 Eylül’de Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nde yapýlan Baðýmsýzlýk referandumunun yanlýþ bir siyasi karar olduðu, bizzat Bölgesel Hükümet'in yaptýðý "Ateþkes ve Diyalog" çaðrýsýyla bir kez daha doðrulanmýþ oluyor. Ne diyor Bölgesel Hükümet'in çaðrýsý? 1- Referandumun sonuçlarýný askýya alýyorum, 2- Mevcut anayasa çerçevesinde görüþmeler yapmaya hazýrým.
Bölgesel Hükümet'in aldýðý bu kararlar herkesten önce Türkiye’yi, Türkiye’nin Bölgesel Yönetim'e salýk verdiði siyasi tavsiye ve uyarýlarý, yerinde ve haklý hale getiriyor.
Bölgesel Yönetim'in yetkililerine Türkiye ýsrarla ne diyordu? Referandumu yapmaktan vazgeç! Eðer referandum yaparsan bu bizim için yok hükmünde olacaktýr! Nitekim þimdi Kürdistan Bölgesel Yönetim Hükümeti, referandumu askýya alarak, bir bakýma sonuçlarýný yok saymaya hazýr olduðunu ilan ediyor.
Türkiye’de bilinen bir özlü deyiþ vardýr: "Yanlýþ hesap Baðdat’tan döner" diye. Bu kez yanlýþ hesap Baðdat’a gitme imkaný bulamadan 'Kerkük'ten geri dönü. Anlaþýlan o ki, Kürdistan Bölgesel Yönetimi ve en baþýnda da Baþkan Mesud Barzani, siyaset ilminin kabul etmeyeceði büyük bir kumar oynamýþ. Reel-politik gerçekliðe tekabül etmeyen ve reel-politik durumun kabul etmeyeceði, riskten çok daha fazla maliyeti olan bir kamikaze davranýþýný, siyaset yerine ikame etmiþ.
Baðýmsýzlýk referandumu, zayýflamak isteyen insanlara fiziksel egzersizin mi yoksa boðazýnýza kilit vurmanýn mý daha iyi diyet biçimi olduðuna dair basit ve sonuçlarý itibariyle maliyetsiz bir tercih sorusu deðil ki. Hayýr; mesele bu kadar basit deðil. Bu mesele kaynamýþ yumurtayý nasýl kýracaðýmýzla da ilgili bir mesele deðil.
Bu satýrlarý yazdýðým sýrada Bölgesel Yönetim'e yakýn bir gazeteci dostum aradý. Dediðine göre günlerdir Baþkan Mesud Barzani istifa etmek istiyordu ama yakýn çevresi bu istifanýn önünü almak için ciddi çabalar sarf ediyordu. Nihayet dün gece ABD Dýþiþleri Bakaný Rex Tillerson ile yapýlan telefon görüþmesinde Mesud Barzani ikna olmuþ ve istifadan vazgeçmiþ. Bu haberi de paylaþmak istedim sizinle.
Bu haber bile alýnan kararlarýn yanlýþ olduðunu ve bu yanlýþ kararlarýn aslýnda kimi iþaret ettiðini açýkça gösteriyor.
Dolayýsýyla, önce yapýlmýþ olan bu büyük hesapsýzlýðý ve daha kýrký çýkmadan yanlýþlýðý ortaya çýkan bu yanlýþ siyasi kararýn altýný kalýn kalýn çizelim. Benim de aralarýnda bulunduðum birçok Kürt gibi, hepimiz bu siyasi kararýn yanlýþlýðýný önceden öngöremedik. Kendi adýma bu satýrlarýn aracýlýðý ile içtenlikle bir öz eleþtiri yapýyorum.
Ama bu kararýn yanlýþlýðý ya da benim yaptýðým gibi samimi bir özeleþtiri bizi, hepimizi sorumluluk almaktan azade etmiyor. Tam tersine bugün orta olan bu belirsizlik hali ve içerdiði büyük tehlikeler hepimize daha büyük sorumluluklar yüklüyor.
Ýlkin Kürdistan bölgesinde yaþayan Kürtler ile Türkiye’de yaþayan Kürtlerin ayný sosyolojik gerçeklerden beslenmediðini içimize sindirmeliyiz. Türkiye’de yaþayan Kürtler ekonomik, sosyal, siyasi ve kültürel olarak, entegrasyonun bir parçasý haline gelmiþlerdir. Sýrf bu sosyolojik durumdan ötürü PKK, þiddetten baþka bir alternatif üretemiyor. Türkiye’de yaþayan Kürtlerin büyük bir bölümü hak arayýþýný siyasal sistemin içinde ararken,"PKK’nin kendi iktidarý" için talep ettiði desteði de bulamýyor.
Sistem Türkiyeli Kürtlere açýk olduðu için, "PKK’nin kendisi için iktidar arayýþýna rýza" gösterecek büyük kitleyi bulamýyor ya da onlara ulaþamýyor.
Kürdistan Bölgesi'nde yaþayan Kürtler yaklaþýk 70 yýldýr Baðdat yönetimlerinden uzak, ona tabi olmadan yaþýyor. Dolayýsýyla Türkiye’de olduðu gibi ekonomik kültürel ve siyasi olarak bir entegrasyon süreci yaþamadýlar. Hele son 25 yýldýr Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nden baþka bir yönetimle de hiç tanýþmadýlar.
Tehlike þu, Kürdistan bölgesinde yaþayan nüfusun neredeyse yarýsý 25 yaþýn altýnda ve bu nüfus çok öfkeli. (Devam edeceðim)