Referanduma doðru 10: Meþru olmak!

Bir siyasi parti düþünün; kurulduðu andan itibaren girdiði 5 genel seçimi kazanmýþ olsun. Bu yetmesin, girdiði 3 yerel seçimleri de kazanmýþ olsun. Bunlar da yetmesin, 2 referandum ve bir cumhurbaþkanlýðý seçimlerini kazansýn ve hala meþruiyeti tartýþmalý olsun! 2002’den 2017 yýlýna kadar kesintisiz þekilde devleti yönetsin, sayýsýz hükümetler kursun, baþta AB aday üyeliði olmak üzere yüzlerce uluslararasý sözleþmenin altýna imza atsýn ve hala ''sýr'' gibi saklanan bir gizli ajandasý olmakla suçlansýn!

Bir siyasi lider hayal edin; 1976 yýlýnda, yani 22 yaþýndayken partisinin gençlik kollarý baþkaný olarak siyasi hayata merhaba desin, 1984 yýlýnda ilçe baþkanlýðý, 1985 yýlýnda il baþkanlýðý yapsýn, 1986 yýlýnda yapýlan ara seçimlerde milletvekili adayý olsun ve seçimi kaybetsin. 1989’da belediye seçimlerini ve 1991 yýlýnda milletvekili seçimlerini yine kaybetsin.

1994 yýlýnda Ýstanbul belediye baþkanlýðýna seçilsin ve Ýstanbul’u 4.5 yýl boyunca yönetsin. O’nun yönetiminde Ýstanbul ilk kez rahat bir nefes alsýn. 2001 yýlýnda yeni partisini kursun ve kurduðu yeni partisiyle girdiði ilk seçimleri kazansýn. 2003 yýlýnda 2014 yýlýna kadar kesintisiz Baþbakanlýk yapsýn ve sonra 2014 yýlýndan cumhurbaþkanlýðý makamýna seçimle, iþbaþýna gelsin ve hala cumhurbaþkanlýðý makamýnda oturuyor olsun.

Þimdi soru; Hangi akýl, hangi zihin, hangi ahlak ve hangi yöntem, bu açýk verilere raðmen böyle bir partinin meþruiyet sorunu olduðunu iddia edebilir?

Ayný þekilde, hangi akýl, hangi zihin, hangi ahlak ve hangi yöntem, bu siyasi parti geleneðinin eðitip lider haline getirdiði böyle bir siyasetçiyi otoriter eðilimler ya da daha kötüsü diktatörlük heveslisi olarak yaftalayabilir?

Bütün ömürlerini darbe ve darbeci þakþakçýlýðýyla geçirenleri bir tarafa koymak kaydý ile Türkiye'de hangi siyasi kültür ve akademik dünya böyle bir partiyi ve onun siyasi liderini demokrasi dairesinin dýþýnda demokrasi karþýtý bir odak olarak deðerlendirebilir?

Seçimlerin saðladýðý ahlaki ve insani meþruiyet zemininde iktidar olanaðý saðlayan parti, siyasi rakiplerine karþý da her zaman açýk siyasi legal koþullarda mücadele yürüttü. Hem meþru hem de demokratik olmanýn kaidelerine sýký sýkýya sarýlan bu partinin karþýlaþtýðý muamele ise kelimenin tam anlamýyla antidemokratikliðin ikonik örnekleridir. Ýktidar olduðu ilk beþ yýlda sayýsýz darbe planý ve darbe komplolarýnýn ardý arkasý kesilmedi.

2007 yýlýnda açýk bir askeri muhtýraya muhatap oldu. 17-25 Aralýk'ta bir devirme giriþimiyle karþý karþýya kaldý ve nihayet 15 Temmuz 2016'da bir darbe kalkýþmasýna halkýn muazzam desteði ile karþý konulup darbe ve darbeciler defedildi.

Þimdi tam da burada ikinci soruyu sormak lazým; elinizi vicdanýnýza koyun, bu tablo içinde kim demokrasiyi temsil ediyor, kim demokrasi düþmaný diktatörlük peþinde doludizgin koþuyor.

AK Parti ve onun kurucu baþkaný Recep Tayyip Erdoðan’ý diktatörlük heveslisi olarak yaftalayanlarýn iyi niyetli masum deðerlendirmeler yaptýklarý söylenebilir mi? Hayýr bin kez hayýr. Türkiye siyasi tarihinin son 15 yýlý tanýktýr ki, AK Parti ve onun lideri demokraside ýsrar ederken siyasi muhalifleri her seferinde demokrasi dýþý güç ve odaklardan medet umuyorlar.

AK Parti'nin düþüncelerine katýlmayabilirsiniz, Recep Tayyip Erdoðan’ýn liderlik üslubuna itirazlarýnýz olabilir. Bunlar makul de karþýlanabilir ama AK Parti ve liderini demokrasi dýþý diktatörlük heveslisi olarak yaftalamak en hafif deyimle hem gerçeði inkar etmektir hem de vicdan ve ahlaktan yoksun olmak demektir.